STK’lar: Scholz hükümetinin aşırı sağla mücadelesi yetersiz

STK’lar, aşırı sağ, ırkçılık ve antisemitizm ile mücadelede yetersiz kalmakla eleştirdikleri Alman hükümetine “Aşırı sağ tehdidi artıyor. Verdiğiniz sözleri hayata geçirin” çağrısını yaptı.

STK’lar: Scholz hükümetinin aşırı sağla mücadelesi yetersiz

Scholz liderliğindeki koalisyon hükümetinin ilk yılında aşırı sağ, ırkçılık ve antisemitizm ile mücadelede attığı adımları yetersiz bulan STK’lar, aşırı sağ tehdidine karşı stratejik ve kapsamlı bir mücadele yürütülmesi çağrısını yaptı.

Amadeu Antonio Vakfı, Göçmen Örgütleri Federal Konferansı (BKMO) ve aşırı sağcı şiddet mağdurlarına danışmanlık hizmeti veren çatı kuruluşu BMB temsilcileri, bugün düzenledikleri ortak basın toplantısında, Alman hükümetinin iktidardaki ilk yılında aşırı sağ tehdidine karşı yürüttüğü mücadeleyi değerlendirdiler.

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokratların (FDP) oluşturduğu koalisyon hükümetini, iktidarı devralırken verdikleri sözleri hayata geçirmemekle eleştiren STK temsilcileri, aşırı sağ ve ırkçı şiddetin oluşturduğu tehdit konusunda uyarılarda bulundu.

“Verilen sözler henüz yerine getirilmedi”

Amadeu Antonio Vakfı Genel Müdürü Timo Reinfrank, ülkede neredeyse her gün şiddet eylemleri ve ırkçı saldırıların yaşandığını, güvenlik birimlerinde de çok sık aralıklarla aşırı sağcı sohbet gruplarının ortaya çıkartıldığına dikkat çekti.

Bunların Almanya’nın karşı karşıya bulunduğu tehdidin boyutunu ve ciddiyetini gözler önüne serdiğine dikkat çeken Reinfrank, “Tüm bu gelişmeler, bu tehdide karşı kapsamlı ve stratejik bir mücadele stratejisi ihtiyacı üzerinde gittikçe artan baskıyı gözler önüne seriyor” dedi.

“Kapsamlı mücadele stratejisi geliştirilmeli”

Hükümetin koalisyon sözleşmesinde, toplumsal dayanışma ile demokrasinin güçlendirilmesi hedeflerine yer verirken aynı zamanda aşırılığın önlenmesine yönelik bir strateji geliştirilmesi vaadinde de bulunduğunu hatırlatan Reinfrank, “Ancak aradan bir yıl geçmesine rağmen bu strateji geliştirilemedi. Oysa belirlenecek önlemlerin hayata geçirilmesi için bu stratejinin hemen belirlenmesi gerekiyor” diye konuştu.

Aşırı sağ, ırkçılık ve antisemitizm ile mücadelenin önemine “Bunu şiddet mağdurları ve kurbanlarına borçluyuz” sözleriyle vurgu yapan Timo Reinfrank, sivil toplum kuruluşları olarak yeni saldırıları önlenleyebilecek stratejilerin geliştirilmesine de katkı sunmak istediklerini aktardı.

Reinfrank, “Federal hükümetin bu stratejinin belirlenmesinde, bizlerle çalışmasını umut ediyoruz” dedi.

“Hükümet sivil toplumun sesine kulak vermeli”

BMB Sözcüsü Heiko Klare de bu beklentinin altını çizdi. Klare, hükümetin koalisyon sözleşmesinden STK’lara “önemli partner” olarak yer verdiğine ve “yeni bir işbirliği kültüründen” söz edildiğine, bu hedefler ilk açıklandığında da verilen bu sözlerden büyük memnuniyet duyduklarını aktardı.

Bununla birlikte Klare, “Ancak aradan geçen bir yılda hayal kırıklığına uğradığımızı söylememiz gerekiyor çünkü ne bu kapsamda çalışmalar başlatıldı ne de ufukta böyle bir işbirliği görünüyor” dedi.

Aşırı sağ ile mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının mali kaynak sıkıntısından güvenliğe uzanan pek çok alanda sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Klare, hükümetin bu sorunların çözüme kavuşturulması için sivil toplumun sesine kulak vermesi gerektiğini söyledi.

Heiko Klare, hükümet ile daha düzenli bir işbirliği yürütmek istediklerini aktararak “İşbirliğinden hükümet kazançlı çıkacaktır. Bilgi, perspektif ve uzun yıllara dayanan tecrübeden yararlanabilecekler” görüşünü kaydetti.

“Yapısal ve kurumsal ırkçılık olduğu kabul edilmeli”

Göçmen Örgütleri Federal Konferansı (BKMO) temsilcisi Marianne Ballé Moudoumbou ise hükümetin ırkçılık ile mücadele ve katılımcılığın güçlendirilmesi için umut veren pek çok alanda reform sözü verdiğini ancak geçen bir yıllık süre zarfından somut adımlar atılmadığını söyledi.

Reformların ivedilikle hayata geçirilmesini beklediklerini anlatan Moudoumbou, Almanya’da yapısal ve kurumsal ırkçılığın olduğunun kabul edilmesi gerektiğini söyledi, bunun toplumsal birliği tehdit ettiğini, terör örgütü NSU örneğinde olduğu gibi insanların ölümüne de sebep olduğunu, bu nedenle de yürütülecek mücadelede kararlılık sergilenmesini istediklerini aktardı.

BKMO temsilcisi, Almanya’da ırkçı, antisemitist saldırılarda insanların hayatlarını kaybetmeye devam ettiklerine dikkat çekerek bu suçların önlenmesinde güvenlik güçlerine güven duyulmasının hayati önem taşıdığını, bu nedenle de hükümetten bunu tesis edebilecek adımların atılmasını beklediklerini vurguladı.

STK temsilcileri ayrıca aşırı sağ ile mücadele stratejisinin, güvenlik politikaları alanındaki önlemleri de kapsaması gerektiğine işaret ettiler. İçişleri Bakalığı’nın bir eylem planı hazırladığını aktaran temsilciler, bunların somut olarak neleri kapsadığı ve ne zaman uygulanacağına ilişkin belirsizliğin sürdüğünü aktardılar.

SPD, Yeşiller ve FDP’nin Scholz başbakanlığında kurdukları koalisyon hükümetinin sözleşmesi, 7 Aralık 2021’de imzalanmıştı. Hükümet; aşırı sağı, ırkçılıklığı ve antisemitizmi Almanya demokrasisinin karşı karşıya bulunduğu “en büyük tehdit” olarak tanımlamış, buna kararlı bir mücadele ile karşı koyma, mücadele etme sözünü vermişti.

© DW

Yayınlama: 30.11.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.