80 yılın ardından ÖGB | Mücadele, kazanım ve eleştirilerle dolu bir tarih

[Der Virgül – Adem Hüyük]
Avusturya Sendikalar Birliği’nin [ÖGB] 80. kuruluş yılı vesilesiyle Viyana Favoriten Caddesi üzerinde açılan tanıtım standında dikkat çeken isimlerden biri de Willi Mernyi idi. Kendisi uzun süredir yakından takip ettiğim bir sendikacı. Özellikle 2018 yılında, dönemin ÖVP-FPÖ koalisyon hükümeti tarafından gündeme getirilen ve yasalaşan 12 saatlik iş günü uygulamasına karşı yürütülen kitlesel protestolarda büyük emeği olduğunu biliyorum.
[Bu yasa, Avusturya’da günlük çalışma süresinin üst sınırını 10 saatten 12 saate, haftalık çalışma süresini ise 50 saatten 60 saate çıkaran düzenlemeyi kapsamaktaydı.]

| 12 saatlik iş günü uygulamasına karşı 100 bin kişinin katıldığı protesto yürüyüşünde Willi Mernyi konuşma yaparken / 2018
ÖGB bünyesinde önemli bir konuma sahip olan Mernyi, sendikal mücadeleyle sınırlı kalmayan bir figür. Sendikalizm, tarih ve siyasi eğitim alanlarında birçok yayına imza atmış durumda. Özellikle Demagogları Deşifre Etmek ve Nazi Semptomları: Semboller, Kodlar, Müzik, Yasalar, Örgütler gibi çalışmaları, aşırı sağın görünmez kılınan simgelerine dair farkındalık yaratan önemli kaynaklar arasında sayılıyor.
Sosyal demokrat kimliğiyle de tanınan Mernyi, Avusturya Sosyal Demokrat Partisi [SPÖ] içindeki “sağ ve sol” kanat ayrışmasında net bir biçimde sol kanatta konumlanıyor ve mevcut parti lideri Andreas Babler’i destekliyor. SPÖ içerisindeki bu ideolojik ayrışma, özellikle Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig ile somutlaşan merkez-sağ çizgiyle daha da görünür hale gelmiş durumda.
Kısa süren sohbetimizde konu, Avusturya’da işçilerin sigorta ile güvence altına alınmasının monarşi dönemine uzanması ve 1848 devrimlerinin işçi sınıfı üzerindeki etkilerine geldi. Tam da güncel üçlü koalisyon [ÖVP–SPÖ-NEOS] üzerine konuşmaya geçecekken, Mernyi başka katılımcılarla ilgilenmek zorunda kaldı.
80 Yılın Ardından ÖGB
15 Nisan 1945’te savaşın harabeleri arasında kurulan Avusturya Sendikalar Birliği [ÖGB], 2025 yılı itibarıyla 80. yaşını kutluyor. Sekiz on yılı kapsayan bu süreçte ÖGB, sosyal güvenlik yasalarından eşit işe eşit ücret mücadelesine kadar birçok kazanımda önemli rol oynadı. Kuruluşunda sosyal demokrat, komünist ve Hristiyan işçi temsilcilerinin yer aldığı sendika, başından bu yana “tarafsız ve sadece işçilerin çıkarlarını gözeten” bir çatı olma iddiasını taşıyor.
Ancak bu iddia, özellikle son yıllarda hem soldan hem sağdan yöneltilen çeşitli eleştirilerle de karşı karşıya. Kimi eleştirmenler ÖGB’yi “sistemin içinde erimiş”, işveren ve devletle uzlaşmacı tavırları nedeniyle bir “sarı sendika” olarak nitelendiriyor. Bu eleştiriler, özellikle kriz dönemlerinde işçi taleplerinin yeterince güçlü savunulmadığı ve grev kararlarının geciktirildiği durumlarda daha da belirginleşiyor.
80 Yıllık Kazanımlar
1955 tarihli Genel Sosyal Sigortalar Yasası’ndan 2017’de işçi ve memur iş yasalarının eşitlenmesine kadar birçok yasal düzenleme, ÖGB’nin müzakere ve baskı gücünün ürünü. 1983’te beş haftalık izin hakkı kazanılırken, 1992’de cinsiyet eşitliği paktı yürürlüğe girdi. Kadın-erkek eşitliğine yönelik kazanımlarda da ÖGB-Frauen’in (Kadınlar Birimi) payı yadsınamaz. 2006 yılında sendika içinde kadın kotasının kabul edilmesi, 2019’da “Papamonat” hakkı ve son olarak 2024’te ILO 190 Sözleşmesi’nin onaylanması bunlara örnek.
Gençlik Mücadelesi: ÖGJ’nin Rolü
Österreichische Gewerkschaftsjugend (ÖGJ) yani Avusturya Sendikal Gençliği de, sendikal mücadelenin dinamik kanadı olarak öne çıktı. 1954’te 6.000 gencin Lehrzeit-Verlängerung (çıraklık süresinin uzatılması) planına karşı çıkması ya da 1972’de “Jugendvertrauensrat” (gençlik temsilciliği) hakkının kazanılması gibi örnekler, gençliğin mücadeleci geleneğini ortaya koyuyor. Pandemi sonrası başlatılan “#LostGeneration” kampanyası da genç işçilerin sesi oldu.
Sarı Sendika Eleştirileri: Nereden Geliyor?
ÖGB zaman zaman, işverenle fazla uyum içinde olmakla, hükümetlere karşı yeterince sert pozisyon almamakla ve işçi taleplerini sokak yerine masa başında törpülemekle suçlanıyor. Eleştiriler özellikle, grevin “en son araç” olması gerektiğini savunan ÖGB çizgisinin, işveren karşısında işçiyi güçsüz bırakabileceği yönünde. Ayrıca bazı eleştirmenler, sendika bürokrasisinin iç yapısında şeffaflık ve demokratik katılım konusunda yeterli ilerleme sağlanamadığını öne sürüyor.
ÖGB ise bu eleştirilere, “uzlaşının gücü”, “adil pazarlık” ve “toplumsal barışın korunması” argümanlarıyla yanıt veriyor. Sendika yetkililerine göre sokak ve masa birbirini dışlamayan, tamamlayıcı alanlar.
Uluslararası Dayanışma ve Sokaktaki ÖGB
ÖGB’nin yalnızca Avusturya içinde değil, uluslararası krizlerde de dayanışma gösterdiği biliniyor. 1956 Macaristan ve 1968 Çekoslovakya krizlerinden, 2015 sonrası mülteci akını ve 2022’de Ukrayna savaşı gibi örneklerde sendika hem maddi hem de sembolik destek sundu. |©DerVirgül