Avusturya Şansölyesi | “Avusturya ile Türkiye arasındaki ikili ilişkiler daha da derinleşecek!”

| Adem Hüyük
Perdenin arkasında ne var? | İstanbul’da Ukrayna görüşmelerine liderler gelmedi. Ancak uzmanlara göre Ankara yine de istediğini aldı. Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü Erdoğan’a Batı ile daha fazla diyalog imkanı yaratıyor.
Umulanın aksine ABD, Rusya ve Ukrayna devlet başkanlarının katılmadığı toplantılar bir gün gecikmeyle ve çözüme dair çok az beklentiyle yapıldı ancak yine de İstanbul, Ukrayna savaşında bir kez daha gözlerin çevrildiği kent oldu.
Peki uzmanlar Ukrayna savaşı sürecinde ve savaşın sona erdirilmesi yönünde Türkiye’nin oynadığı rolü ve bundan sonra yapabileceklerini nasıl değerlendiriyor?
Uzmanlara göre İstanbul’da 16 Mayıs’ta yapılan görüşmelerde ateşkes açısından sonuçsuz kalsa bile bu süreçten Türkiye fayda sağlayacak.
Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolünün ABD gözünde Ankara’nın önemini artırdığını söyleyen ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’den Pınar Dost, “Bence Trump yönetimi Türkiye’yi hem Suriye’de hem Ukrayna-Rusya krizinde önemli bir aktör olarak görüyor” dedi.
Perdenin arka tarafında gelişen bu ilişkiler ağı, Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki ilişkileri de derinden etkiliyor.
Avusturya’nın yeni Başbakanı Christian Stocker’in Arnavutluk’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilk kez bir araya gelmesiyle Avusturya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem resmen başladı.
Arnavutluk’un başkenti Tiran’daki Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi marjında bir araya gelen iki lider ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel gelişmeleri ele aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda, Almanya’nın yeni Başbakanı Friedrich Merz ile de görüştü. Türk tarafı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmede Merz’e “Türkiye ile Almanya’nın köklü ve çok boyutlu ilişkilere sahip olduğunu, yeni dönemde de iki ülke arasındaki işbirliğini ilerletmek için çalışacaklarını ifade ettiğini” duyurdu.
Avusturya Şansölyesi Christian Stocker’in mesajı
Avusturya Şansölyesi Christian Stocker; “Özellikle jeopolitik zorlukların yaşandığı bu dönemde, Cumhurbaşkanı @RTErdogan ile bugün görüşmek önemliydi. Türkiye, Avrupa Birliği için hayati bir ortaktır ve Ukrayna’da adil ve kalıcı bir barış sağlama çabalarındaki rolünü büyük takdirle karşılıyorum. Avusturya ile Türkiye arasındaki ikili ilişkileri daha da derinleştirmek için birlikte çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum” mesajını yayımlayarak, eski başbakan Karl Nehammer’in yolundan gideceğinin de açık mesajını vermiş oldu.
Avusturya Başbakanı Christian Stocker, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yaptığı açıklamayla, Türkiye’yi “Avrupa Birliği için kilit ortak” olarak tanımladı. Özellikle Ukrayna’daki savaş bağlamında, Türkiye’nin oynadığı arabuluculuk rolüne övgüde bulunan Stocker, “Avusturya ile Türkiye arasındaki ilişkileri daha da derinleştirmek istiyoruz” diyerek dikkatleri üzerine çekti.
Bu açıklama, Türkiye-Avusturya hattında diplomatik düzeyde yeni bir sayfanın açılabileceğine dair işaretler içeriyor. Türkiye’nin AB ile yürüttüğü zorlu diplomasi trafiğinde, Viyana’nın desteğini alma çabası sürerken, Avusturya tarafında da NATO kapsamında Türkiye’nin desteğini almak ve iç dengeler bu yakınlaşmayı zorunlu kılıyor olabilir.
Nehammer gitti ama denge arayışı sürüyor
Stocker, bu açıklamasıyla birlikte yalnızca diplomatik bir nezaket göstermiyor; aynı zamanda Nehammer sonrası oluşan siyasal boşluğu da yeni bir dille dolduruyor. 2024 seçimlerinin ardından yaşanan koalisyon krizinde istifa eden eski başbakan Karl Nehammer, siyaseti tamamen bırakarak kamuoyunu şaşırtmıştı.
Nehammer’in geride bıraktığı siyasi boşluk sadece bir lider değişikliği değil; aynı zamanda Avusturya’nın iç ve dış politikasında ton ve yön değişikliği anlamına da geliyor. Stocker’in Erdoğan gibi güçlü bir figürle direk temas kurması, bu değişimin “doğuya açık, batıya dengeli” bir çizgi izlemeye başladığını gösteriyor olabilir.
Görünürde Diplomasi, Arka Planda Ne Var?
Peki Avusturya neden Türkiye ile yakınlaşmak istiyor?
Türkiye hâlâ AB’nin en önemli göç tamponlarından biri. 2016’da imzalanan Göç Mutabakatı hâlâ geçerli. Viyana hem sınır ötesi krizlerde hem de iç kamuoyunu yatıştırmak için Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak zorunda.
Diğer yandan, Viyana başta olmak üzere birçok eyalette Türkiye kökenli seçmen kitlesi, her ne kadar sandığa gitmemiş olsa da ciddi bir siyasi denge unsuru haline geldi. Ayrıca, her ne kadar Avusturya vatandaşı olmayanların federal ve eyalet seçimlerde oy hakkı olmasa da politik iklimi etkileyebilecek örgütlü bir yapıya sahipler.
Avusturya’nın anayasal tarafsızlığı, onu diplomatik pozisyonlar almak için esnek kılıyor. Türkiye gibi doğu ile batı arasında mekik dokuyan ülkelerle temas, AB içindeki “denge arayıcısı” rolünü güçlendiriyor.
Diplomasi Değilse Bile, Niyet Mesajı Güçlü
Christian Stocker’in Erdoğan’a övgü dolu sözleri, her ne kadar ilk bakışta klasik bir diplomatik jest gibi görünse de, hem iç siyaset açısından hem de Avrupa’daki jeopolitik pozisyonlanmalar açısından önemli sinyaller taşıyor. Bu açıklama, Türkiye-Avusturya ilişkilerinde yeni bir zemin mi doğuyor?, yoksa bu yalnızca bir “krizi yönetme mesajı” mı, önümüzdeki aylarda daha net anlaşılacak.
Bu açıklamaların gerçek anlamı, yalnızca söyledikleriyle değil, söylenmeyenlerle birlikte okunmalı.| ©Der Virgül