Erbaş’ın Viyana ziyareti diplomatik krize mi dönüşüyor?

Erbaş’ın Viyana ziyareti diplomatik krize mi dönüşüyor?

| Adem Hüyük

Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, geçtiğimiz hafta sonu Viyana’yı ziyaret etti. Ziyaret kapsamında Avusturya İslam Cemaati [IGGÖ] Başkanı Ümit Vural ile bir araya gelen Erbaş, iki kurum arasında iş birliği protokolüne imza attı. Ancak bu görüşme, Avusturya siyasi gündeminde ciddi tartışmalara neden oldu.

Avusturya Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm [ÖVP], yaptığı açıklamada Diyanet Başkanı Erbaş’ı “antisemitizm, kadın düşmanlığı ve İslam egemenliği” savunucusu olarak tanımlayarak sert eleştiriler yöneltti. Plakolm, “Bu tür değerleri Avusturya’ya taşımak isteyen kişiler burada hoş karşılanmaz” diyerek, Erbaş’ı neredeyse “istenmeyen kişi” ilan etti.



Bakan Plakolm, göçmenlerin Almanca öğrenmeleri, çalışmaları ve Avusturya yasaları ile değerlerine uygun şekilde yaşamaları gerektiğini vurgularken, Türkiye’nin de Avusturya’daki vatandaşlarını entegrasyona teşvik etmesi gerektiğini belirtti. Bu sözleri, aynı zamanda Türkiye’ye yönelik dolaylı bir “içişlerimize karışmayın” mesajı olarak yorumlayabiliriz.

Ali Erbaş’ın Viyana ziyareti sonrasında Avusturya medyasında eleştirel yorumlar yer alması ve özellikle Erbaş’ın Türkiye’deki açıklamalarına dikkat çekilerek, bu ziyaretin olası bir diplomatik krizin habercisi olabileceği değerlendirildi. Plakolm’ün açıklamasının, iki gazetenin yönelttiği sorular üzerine bir hafta sonra yapılması ise dikkat çekti.

Eski Krizler Yeniden mi Gündemde?

Türkiye ile Avusturya arasında geçmişte birçok kez benzer gerilimler yaşanmıştı. Bu krizlerin çoğu “siyasal İslam”, cami ve cemaatlerin Türkiye ile bağlantıları gibi konular etrafında şekillenmişti.

Özellikle 2014’te Erdoğan’ın Viyana’da düzenlediği miting, 2016’daki insan hakları eleştirileri ve 2021’deki İsrail bayrağı gerginliği, diplomatik ilişkilerde derin çatlaklara yol açmıştı. Türkiye’nin Avusturya’nın NATO iş birliklerine koyduğu veto ve Efes kazılarını durdurması da karşılıklı misillemelerin örnekleri arasında yer aldı.



2021–2022 Arası Normalleşme Dönemi

Tüm bu gerilimlerin ardından, 2021’den itibaren ilişkilerde bir yumuşama süreci başlamıştı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un Viyana ziyareti, karşılıklı dostluk grubu temasları, Erdoğan ile Van der Bellen’in görüşmeleri ve Dışişleri Bakanı Schallenberg’in Ankara ziyareti gibi adımlar bu normalleşme sürecini besledi.

Ayrıca, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası Türkiye’nin jeopolitik rolünün artması, enerji krizine çözüm arayan Avusturya için Türkiye’yi önemli bir aktör haline getirdi.

Müslümanlar Arada Kalıyor

Avusturya’da yaklaşık 750 bin Müslüman yaşıyor, bunların yalnızca 320 bini Türkiye kökenli. Ancak Müslümanlarla ilgili tartışmalar çoğunlukla Türkiye merkezli gelişiyor. Bu durum, ülkedeki Müslüman topluluğu siyasetin gölgesinde bırakıyor.

1912 yılında İslam’ı resmen tanıyan Avusturya, Türkiye ve eski Yugoslavya’dan gelen göçlerle büyüyen Müslüman nüfusun taleplerini uzun yıllar görmezden gelmemişti. Ancak 2010’lardan sonra Müslüman kurumlara yönelik artan siyasal baskı, bu anlayışın değiştiğini gösteriyor.

Ancak madalyonun diğer yüzüne bakıldığında farklı bir tablo çıkıyor ortaya. “Virgül” tarafından 2020’de yapılan bir araştırmaya göre, ülkede her 1400 Hristiyan’a bir kilise düşerken, her 1223 Müslümana bir cami ya da dernek düşüyor. Bu tabloya rağmen hem Müslümanlar devlet yönetiminden hem de yönetim Müslümanlardan sürekli şikâyetçi.

Sonuç olarak Ali Erbaş’ın ziyaretiyle başlayan tartışma, sadece bir iş birliği protokolüyle sınırlı kalmadı. Bu gelişme, geçmişteki krizleri anımsatan bir sürecin yeniden başlayabileceği endişesini doğurdu. Türkiye-Avusturya ilişkileri inişli çıkışlı ve maalesef bu çizginin bedelini ise her zaman olduğu gibi iki ülke arasında kalan göçmenler ödüyor.| ©DerVirgül

Yayınlama: 08.05.2025
Düzenleme: 08.05.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.