Anaokulunda Almanca desteği | “Çocuklar entegrasyonun motorları olabilir”
Dil edinimi, en iyi okul öncesi dönemde – ve dijital araçlarla – gerçekleşiyor. Hükümet iki zorunlu anaokulu yılı planlıyor.
Die Presse’nin haberine göre, Türkis-kırmızı-pembe koalisyonun ikinci zorunlu anaokulu yılını hayata geçirme hedefi, özellikle bir entegrasyon adımı olarak görülüyor. Amaç, göçmen kökenli çocukların okula başlamadan önce Almancayı yeterince öğrenmesini ve dersleri sorunsuz takip edebilmesini sağlamak. Bu durum, okul öncesi öğretmenleri için bir meydan okuma oluşturuyor, ancak giderek artan şekilde dijital araçlardan da yararlanılabiliyor.
Avusturya entegrasyon fonu ÖIF’de dil öğrenimi ve dijital eğitim uzmanı olan Thomas Stiglbrunner, mevcut tabloyu şöyle özetliyor: “Dil bilgisi açısından anaokullarında durum çok farklı. Giderek daha fazla çocuğun daha fazla farklı anadilinin olması, hem öğretimi hem birlikte iletişimi zorlaştırıyor.”
Stiglbrunner’a göre çocuklar ve gençler, dilsel etkileşim ve iletişim açısından da “mükemmel bir entegrasyon motoru” olabilir. “Bir anaokulu grubunda Almancayı anadil olarak konuşan çocuk sayısı ne kadar fazlaysa, dil öğrenimi de o kadar iyi işliyor. Bazı anaokullarında anadili Almanca olan çocuk sayısının çok düşmesi, dil banyosunu daha zor hale getiriyor.” Ayrıca Almancayı anadil olarak konuşan öğretmen, yardımcı personel ya da dil destek uzmanı bulmak da kurucular için giderek güçleşiyor. “Bu nedenle hem öğretmenler hem de ebeveynler için ek destek programları sunmaya çalışıyoruz.”
“Ne kadar çok olursa o kadar iyi”
Stiglbrunner, dil desteğinin özellikle anaokulu düzeyinde başlamasının önemine dikkat çekiyor: “Her zaman okula vurgu yapılıyor ama aslında iş orada oldukça geç. O yaşlarda öğrenme süreçleri yavaşlıyor ve eksikleri kapatmak çok daha zorlaşıyor.” Bu nedenle entegrasyon ve dil edinimi açısından ikinci zorunlu anaokulu yılının son derece olumlu olduğunu belirtiyor. “Bir çocuğun ortamı Almanca öğrenimi için uygun koşulları sunmuyorsa, anaokulu dil desteğinin merkezi noktası haline geliyor. Bu tür durumlarda anaokuluna daha fazla gitmek çok etkili olabilir, çünkü çocuklar orada dilsel uyarı, hedefli destek ve evde çoğu zaman bulunmayan istikrarlı öğrenme yapıları elde eder.”
Stiglbrunner’ın dijital medyaya değinmesinin nedeni, bu araçların artık okul öncesi eğitimde dil desteği için giderek daha sık kullanılması. Söz konusu olan yalnızca telefon veya bilgisayar değil; ses kutuları gibi cihazlar da buna dahil. Üst Avusturya Pedagoji Yüksekokulu Rektör Yardımcısı Anna Gruber bunu şöyle açıklıyor: “Dil öğrenimi açısından çocuklar, ‘öğrenme penceresi’ içinde bulunuyor. Bu, çocukların dili yetişkinlere göre daha hızlı ve oyun temelli öğrendiği anlamına geliyor. Anaokulunda ve evde iyi Almanca dil modelleri görmeleri onlar için büyük avantaj. Dijital araçlar motivasyonu artırdığı ve çocukların bireysel öğrenme seviyesine uyum sağladığı için bu süreci çok iyi destekleyebiliyor.” Gruber’e göre dijital uygulamalar, ebeveynlerle iletişimde de dil engellerini azaltmaya yardımcı oluyor.
Eşlik edilmesi şart
Aynı zamanda, siyasetin ve bilim dünyasının giderek daha sık dile getirdiği bir diğer konu ise, çocukların – anadili Almanca olanlar dahil – telefon ve bilgisayar karşısında çok fazla zaman geçirmeleri nedeniyle dil becerilerinin gerilemesi.
Gruber bununla ilgili şunu vurguluyor: “Önemli olan analog ile dijitali anlamlı biçimde birleştirmek. Dijital cihazlar gerçekten gerekli olduğunda kullanılmalı – çocukları oyalamak için değil.” Bu nedenle dijital medya kullanımında ebeveyn veya öğretmen rehberliğinin şart olduğunu söylüyor: “Dijital medya ancak eleştirel ve yaratıcı öğrenmeye araç haline geldiğinde, gerçek anlamaya ve dünyayı aktif biçimde şekillendirme becerisine kapı açar.”
Çocukların genel olarak dijital medya kullanımında yetişkinleri örnek aldığını ekleyen uzmanlar, dil öğreniminde bunun tersine işleyen bir durumun da bulunduğunu belirtiyor. Stiglbrunner’ın ifadesiyle: “Çocuklar büyük bir motivasyon kaynağı. Bir noktadan sonra, çocukların dili ebeveynlerinden daha iyi konuşması ebeveynleri rahatsız etmeye başlıyor – bu da onları öğrenmeye ciddi biçimde teşvik ediyor.”| ©DerVirgül
