Avusturya istihbaratı sadece isim değişikliği mi yaptı?

Zamanlaması soru işaretleri doğuruyor: Önce DSN Başkanı Omar Haijawi-Pirchner’in istifası, ardından köstebek skandalı.

Acaba bu şüphe zaten kurum içinde uzun süredir biliniyor muydu? Devlet güvenlik birimindeki güven krizi derin – ve Avusturya istihbaratı yıllardır hatalarla anılıyor. Görünen o ki, DSN Başkanı Omar Haijawi-Pirchner tam zamanında gemiyi terk etti.

Eylül ayında, beklenmedik bir şekilde yıl sonuna kadar istifa edeceğini açıkladı – resmi gerekçe “özel nedenler”di. Ancak sadece birkaç hafta sonra, Devlet Güvenliği ve İstihbarat Dairesi (DSN)’ye olan güveni sarsan büyük bir skandal patladı: Bir çalışanının, gizli bilgileri radikal İslamcı Müslüman Kardeşler örgütüne aktardığı iddia edildi.

Bu olayların zamanlaması son derece dikkat çekici ve şu soruları gündeme getiriyor: Skandal aslında içeride çoktan biliniyor muydu?

İstihbarattaki köstebek

Gazetenin haberine göre, ortaya çıkan DSN çalışanı, radikal İslamcı Müslüman Kardeşler örgütü adına casusluk yapmakla suçlanıyor. Şüpheli, görevden uzaklaştırıldı ve hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Soruşturmalar devam ediyor. İddialara göre, söz konusu kişi Mısır kökenli. Gizli bilgilerin bu kişi aracılığıyla örgüte sızdığı öne sürülüyor. Haftalarca gözetim altında tutulan çalışan, Müslüman Kardeşler’le yaptığı bir görüşmenin ardından durduruldu.

Alman radikalizm uzmanı Ahmad Mansour, bunu “inanılmaz bir haber” olarak nitelendirdi:

“Kurumun içinden gelen ağır bir ihanet – hem de akut terör tehdidinin yaşandığı bir dönemde.”

Viyanalı siyaset bilimci Nina Scholz da endişeli:

“Radikal İslamcı örgütlerin devlet güvenlik kurumlarına sızması, ulusal ve Avrupa güvenliği açısından büyük bir risktir.”

Müslüman Kardeşler: Sızma bir strateji

Scholz, Müslüman Kardeşler’in ideolojik hedeflerine ve Avrupa ile ABD’deki geniş ağlarına dikkat çekiyor. Örgütün açık hedefi, Batı toplumlarını aşamalı olarak İslamileştirmek – bunu da partiler, kurumlar ve sivil toplum örgütlerine sızarak gerçekleştirmek.

“Avrupa, kurumlar içinden dönüştürülmek isteniyor,” diyor Scholz.

Politolog ayrıca, Müslüman Kardeşler’in tarih boyunca birçok terörist örgütün de temellerini attığını hatırlatıyor – örneğin Hamas.

DSN baskı altında: Güven kayboldu

İçişleri Bakanlığı, durumu yatıştırmaya çalışıyor: “2021’de DSN’in yeniden yapılandırılması sırasında oluşturulan iç denetim mekanizmaları, bu usulsüzlüğün ortaya çıkarılmasında belirleyici oldu.”

Bakanlığa göre, açığa çıkan çalışan istihbarat bilgilerine erişim yetkisine sahip değildi. Ancak bu açıklama bile kamuoyundaki güven krizini gideremedi. Olay, genç kurumun işlevselliğine dair ciddi şüpheler doğurdu.

BVT’den DSN’e: Yeniden başlangıç ama değişim yok

DSN, 2021’de 2 Kasım 2020’deki Viyana terör saldırısında yaşanan ağır hatalar nedeniyle kuruldu. O dönemde eski kurum Anayasa Koruma ve Terörle Mücadele Federal Dairesi (BVT), gelen uyarıları göz ardı ettiği gerekçesiyle sert biçimde eleştirilmişti.
İçişleri Bakanı Karl Nehammer (ÖVP) döneminde devlet güvenliği baştan yapılandırıldı: DSN, siyasî etkilerden arındırılacak ve güven tazelenecekti.

Ancak başlangıç kaotik geçti. Yeni kurulan iki dış birimin kendi ofisleri bile yoktu, memurlar evlerinden – özel bilgisayarlarıyla çalışmak zorunda kaldı. Resmî olarak amaçları internetteki aşırılıkçı faaliyetleri izlemekti, ama gayriresmî olarak her şey eksikti: altyapı, erişim sistemleri, koordinasyon… exxpress’in haberine göre, bu tablo vaat edilen reformdan oldukça uzaktı.| ©DerVirgül

Yayınlama: 11.10.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.