Avusturya’da Kadına Yönelik Şiddet | Gerçekler, Çelişkiler ve Kontrast.at’ın Demagojisi
| Adem Hüyük
Avusturya’da birçok kadın için şiddet hâlâ günlük yaşamın bir parçası olmaya devam ediyor. Ülkede her üç kadından biri hayatı boyunca fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Gün” kapsamında her yıl olduğu gibi bu yıl da hükümet, ulusal eylem planları ve farkındalık kampanyaları ile konuyu ele aldığına dair mesajlar veriyor. Ancak gerçek tablo bundan çok daha karanlık ve mevcut politikaların etkisizliği artık gizlenemeyecek kadar açık.
Kontrast.at isimli analiz ve yorum ağırlıklı internet sitesi—Sosyal Demokrat Parti [SPÖ] çizgisinde yayın yapan bir platform—son makalesinde bu gerçekliği ele alırken, eleştiriden çok hükümet ortaklarını aklayan bir dile başvuruyor. Yıllardır akademisyen kökenli yazar kadrosuyla entelektüel bir çizgi tutturmayı başarmış olan site, bu kez SPÖ’lü bakanlıkların sorumluluk alanına giren bir konuda, tam anlamıyla demagojik bir söylem üretiyor.
Küresel örneklerle Avusturya’daki ağır tabloyu perdelemek
Kontrast.at’ın makalesi, kadına yönelik şiddetin dünya genelindeki yaygınlığını anlatarak başlıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün kadınlara yönelik şiddeti en büyük sağlık risklerinden biri olarak tanımladığı aktarılıyor. Psikolojik ve duygusal şiddetin görünmez etkilerinden bahsediliyor. Bu ifadelerin doğruluğu tartışılmaz; ancak makale, konuyu küresel düzeye çekerek Avusturya’nın vahim istatistiklerini gölgelemeye çalışıyor.
Oysa Avrupa Birliği ülkeleri içinde kadın cinayetlerinde en yüksek oranlardan biri Avusturya’ya ait. Bir başka ifadeyle, Kontrast.at’ın küresel örnekler üzerinden kurduğu bağlam, Avusturya’nın sorumluluğunu sulandıran bir yaklaşım niteliği taşıyor.
Avusturya’nın somut verileri: Bir ülke alarm veriyor
Kontrast.at makalesinde yer verilen rakamlar bile tabloyu örtmeye yetmiyor:
- 2025 yılında şimdiye dek 14 kadın erkekler tarafından öldürüldü.
- Buna ek olarak 26 ağır şiddet vakası kayıtlara geçti (18 Kasım itibarıyla).
- 2024’te 27 kadın cinayeti işlenmişti.
- Bu cinayetlerin dörtte üçü mevcut veya eski partnerler tarafından işlendi.
Bu veriler, Avusturya’nın Avrupa içinde en yüksek kadın cinayeti oranına sahip ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Ancak Kontrast.at, bu çıplak gerçekliğin üzerine gitmek yerine, “dünya genelinde de böyle” diyerek sorumluluğu dağıtmaya çalışıyor.
Demagojinin devamı: Ev içi şiddet ve partner cinayetleri
Makale, dünyada kadınlara yönelik şiddetin en sık yaşandığı yerin ev içi ortamlar olduğunu vurguluyor ve İsviçre Federal İstatistik Dairesi’nin raporundan örnekler veriyor. Bu örnekler doğru olsa da bu verilerin görevi Avusturya’daki politik sorumluluğu hafifletmek değil, aksine durumu daha da vahim hale getirmek olmalıydı. Çünkü Avusturya’daki veriler, diğer birçok Avrupa ülkesinden daha kötü.
Hükümeti aklama çabası: Ulusal Eylem Planı
Kontrast.at, SPÖ’lü Adalet Bakanı Anna Sporrer ile yapılan röportaja geçmeden önce hükümetin girişimlerini överek, “Ulusal Eylem Planı”nı merkeze alan yumuşatıcı bir anlatı kuruyor. Bu bölümde hükümetin aldığı sorumluluklardan bahsediliyor; farkındalık kampanyaları, aile ve iş yerlerinde uygulanacak önleyici tedbirler gibi hâlihazırda yıllardır var olan ve etkisi sınırlı adımlar yeniden ambalajlanıyor.
Somut olarak hayata geçirilen tek adım ise Eylül 2025’ten beri istenmeyen penis fotoğraflarının (‘dickpic’) gönderilmesinin suç sayılması. Bu düzenleme önemli olmakla birlikte, kadın cinayetleri ve ağır şiddet vakaları düşünüldüğünde, ana sorunun yakınından bile geçmeyen bir uygulama.
“Sadece Evet Evet Demektir” yasası: Doğru ama yetersiz
Adalet Bakanı Sporrer’in üzerinde çalıştığı “Sadece Evet Evet Demektir” (Only Yes Means Yes) ilkesi, cinsel suçlarda ispat yükünü mağdurdan şüpheliye çeviren önemli bir düzenleme. Makaleye göre:
“İsveç’te bu düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından tecavüz davalarındaki mahkûmiyet oranı %75 arttı.”
Bu veri doğrudur; ancak Kontrast.at’ın hatası, tek bir alandaki olumlu gelişmeyi genelleştirerek, ülkenin büyük resmi olan kadın cinayetlerini ve önlenemeyen şiddeti gözden kaçırmaya çalışmasıdır.
Sporrer’in ifadesi şöyle aktarılıyor:
“En doğal olan şeyin, yani cinsel eylemlerin karşılıklı rızayla gerçekleşmesi gerektiğinin, yasada da karşılık bulmasını istiyoruz.”
Bu açıklama doğru olsa da Avusturya’daki kadın cinayetleri gerçeği düşünüldüğünde tek başına hiçbir şeyi çözmekten uzak.
Sonuç: Sorun yapısal, çözüm kozmetik
Makalede “Bu ilke mağdurları güçlendiriyor ve toplumda açık bir tutum ortaya koyuyor” denilerek metin tamamlanıyor. Ancak bu cümle, Avusturya’nın kadına yönelik şiddet sorununu çözmeye dair gerçek bir irade ortaya koyamadığını saklayamıyor.
Gerçekler açık:
- Avusturya kadın cinayetlerinde Avrupa’da en kötü ülkelerden biri.
- Şiddet vakaları her yıl artıyor.
- Koruma tedbirleri yetersiz.
- Politikalar sürekli açıklanıyor, ancak uygulanmıyor.
- at ise eleştirmek yerine hükümet ortaklarını aklayan bir söylemi tercih ediyor.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi; farkındalık kampanyalarıyla, yasada yapılan küçük değişikliklerle veya kozmetik önlemlerle değil, kapsamlı ve ciddi devlet politikalarıyla mümkündür. Avusturya’da ise bu politikalardan hâlâ eser yok.| ©DerVirgül
