Avusturya | Evlilik göçmen kadınlar için yüke dönüştüğünde

Göçmen kökenli kadınlar için evlilik ya da boşanma sürecinde hangi haklara sahip oldukları çoğu zaman net değildir. İlişkide şiddet varsa, Avusturya Entegrasyon Fonu [ÖIF] danışmanlık sunuyor.
Die Presse gazetesinden Elisabeth Hofer, Avusturya Entegrasyon Fonu [ÖIF] danışmanlık merkezindeki izlenimlerini şöyle aktarıyor:
“Başta her şey güzeldi, onu karizmatik buluyordum ve iyi görünüyordu.” Kadınlar başarısız evliliklerini anlatmaya başladıklarında hikâyeler genellikle benzer başlar, kültür fark etmeksizin. Iraklı yaklaşık 30 yaşındaki Amina da arkadaşlar aracılığıyla tanışmayı, âşık olmayı, çabuk evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı anlatıyor. Gerçek ismi ve kimliği gizli tutuluyor çünkü hikâyenin devamı pek de iyi değil.
“Çok fazla anlaşmazlık yaşadık” diyor Amina. Kocası da Iraklı ama onu Avusturya’ya sığındıktan sonra tanımış. Amina, eşinin ev işlerine yardım etmediğini, çocuklarla onu yalnız bıraktığını söylüyor: “Kendimi bekar bir anne gibi hissettim.” Ardından dünya genelinde milyonlarca kadının kurduğu şu cümleyi kuruyor: “Sürekli değişeceğini söyledi, ben de hep yeniden bir şans verdim ama hiç değişmedi.” Kocasının ona fiziksel şiddet uygulayıp uygulamadığı sorulduğunda ise bir şey söylemek istemiyor.
Şimdi Amina, Avusturya Entegrasyon Fonu’nun kadınlar için düzenlediği bir seminere katılıyor. Konular; evlilik, ayrılık, boşanma, velayet, nafaka. Amina artık kararını vermiş: “Evde üzgün oturmak istemiyorum.” Birkaç ay önce ÖIF Kadın Merkezi’nde aldığı danışmanlık sonrası boşanmaya karar vermiş.
Kadın ve erkeğin eşit olduğu bir toplumda yaşamak, birçok göçmen erkek için alışılmadık bir durum. Alman-İsrailli psikolog ve radikalleşme uzmanı Ahmad Mansour, erkek danışma merkezini ziyaretinde şöyle açıklamıştı: “Entegrasyon süreçleri erkeklerin statü ve güç kaybı yaşadığı hissine yol açıyor, kadınlar ise güç kazanıyor.” Bu da hayal kırıklığına ve kötü senaryoda saldırganlığa neden olabiliyor. ÖIF kadın merkezinde çalışan Rooa Gargi de kadınların toplulukları içinde ilişki sorunlarını ya da boşanma isteğini açıkça konuşamadıklarını söylüyor. Arap kültüründen gelen Gargi, “Kadın hep suçlu sayılıyor. Erkek haklı deniyor.” diyor.
Kadın merkezindeki seminerde çeşitli yaşlardan kadınlar var. Çoğu başörtülü, çocuk sahibi, evli [ama artık olmak istemiyor] ya da evlenmeyi planlıyor. Bugünkü konu: Avusturya’da evlilik ve boşanmanın hukuki temelleri. Seminer gönüllü ve ücretsiz. Almanca yapılıyor ama çeviri sağlanıyor. Eğitmen başta küçük bir bilgi testi yapıyor: “Avusturya’da kuzenle evlenebilir misiniz?” Kadınlar “Hayır” diyor, cevabı öğrenince şaşırıyorlar.
“İran’da bu sağlık nedeniyle yasak” diyor biri. Bir diğeriyse Suriye’de geleneksel ailelerde sadece geniş aile içinde evlilik yapıldığını anlatıyor.
Geçen yıl ÖIF Kadın Merkezi 5.000 kadınla temas kurmuş. 2025’te şu ana kadar 2.000 kişi bu hizmetlerden yararlanmış. Bu sadece seminer katılımcıları değil; çarşamba günleri verilen bireysel danışmanlıkları da kapsıyor. Çocuklar için bakım hizmeti ve çeviri de sunuluyor. ÖIF Hukuk Ekibi Başkanı Anja Gierlinger şöyle diyor: “Hukuk sistemi biz Almanca bilenler için bile karmaşık.” Danışmanlıkların çoğunda kadınlar boşanmayı düşünüyor. Ve çoğu zaman, şiddet de bu kararın ardında yatıyor.
Büyük İhtiyaç
ÖIF Kadın ve Aile Ekibi Başkanı Sonia Koul, “Kadınların hukuki bilgi ve yönlendirmeye giderek daha çok ihtiyaç duyduğunu fark ettik” diyor. 2024’te 38 acil şiddet vakası bildirilmiş, 2025’in ilk aylarında ise bu sayı 28. Şiddetin göçmen kökenli topluluklarda daha mı fazla olduğu sorusuna Gierlinger şöyle yanıt veriyor: “Şiddet tüm sosyal gruplarda var. Ama hedef kitlemizde bunun arttığını gözlemliyoruz.”
Bazı kadınlar uzun süredir şiddete maruz kalıyor. Koul, Arapça konuşan bir annenin kızlarıyla birlikte valizleriyle merkeze geldiğini anlatıyor. Kadın, eşinin çocukları ülkesine götürüp zorla evlendirme tehdidinde bulunduğunu söylemiş. ÖIF onları bir kadın sığınma evine yönlendirmiş. Diğer kadın sağlığı ve şiddet merkezleriyle de iş birliği var.
Görüşmelerde sık sık mali şiddet de gündeme geliyor. Kadınların paralarını kontrol edememesi, sadece “harçlık” verilmesi, e-kart ya da pasaporta erişimlerinin olmaması gibi. Boşanma sürecinde erkekler, boşanma onayı için koşullar dayatıyor. Gargi, “Kadınlara, haksızlığa uğradılarsa eşin onayına gerek olmadığını anlatıyoruz” diyor. Ayrıca hukuk sistemine güven verilmesi önemli. Kadınlar şiddeti belgeleyebilirse, erkeğin inkârı mahkemede yeterli olmuyor.
Amina’nın kocası da boşanmayı kabul etmek için şart koymuş: Ev ve tüm eşyalar kendisinin olacak. Amina kabul etmiş. Boşanma duruşması birkaç ay sonra. “Eşimle bir hayat kurmak istiyordum, aynı yöne gitmek” diyor. Ve bir Arap atasözünü ekliyor: “Alkış için iki el gerekir.” Genç anne son aylarda bir şey anlamış: “Eğer bir şey doğru değilse, çözüm için Tanrı’dan bir işaret beklememeli. Kendi adımını atmalısın.” | ©DerVirgül