İki boş mezar rüyası | sahipsiz mezarlar

Not: Bu okuyucu mektubu metni, gönderen okuyucunun isteği üzerine Virgül tarafından hikaye şeklinde, özüne dokunulmadan, aslına uygun olarak düzenlenmiştir.
| Bir Virgül okuyucu
Annem öleli yıllar oldu. Ama o gece, sanki ölüm yeniden olmuş gibi uyandım. Yastığım ıslaktı ama ağlamadım. Rüyamda da ağlamamıştım. Sadece çok yorgundum. Ve telaşlıydım.
Rüyamda annem yeniden ölmüştü. Onu toprağa vermem gerekiyordu ama elimde ne bir mezar yeri vardı ne de yapılmış bir resmi işlem. Tanıdığım herkesi arıyor, “Yarın annemi gömmem gerekiyor ama hâlâ bir mezar bulamadım” diyordum. Yardım istiyor, bir yandan da sitem ediyordum.
Çok eski bir arkadaşım belirdi rüyamda. Yüzü silikti ama sesi tanıdıktı.
“Mezarı kazdın mı?” diye sordu.
“Kazdım,” dedim. “Ama izin alamadım.”
“Kaç mezar kazdın?”
“İki,” dedim, mezarların başında durarak.
Bütün gün o iki mezarın başında bekledim. Bekledikçe içimden geçirdim:
“Keşke öğretmen abim olsaydı şimdi… Hoca olsaydı, bu işi hemen çözerdi.”
Aynı arkadaşım tekrar geldi.
“Neden iki mezar kazdın?” diye sordu bu kez.
Yanıt vermedim. Ama neden sorduğunu biliyormuş gibi içimden söyledim:
“Annem, ölümün kıyısından döndüğüm ameliyat sonrası rüyama çok girmişti. Ama hiç bana ‘gel’ demedi. Hep güldü. Hiç çağırmadı. Ben de kendi kendime batıl inançla dedim ki: ben artık yırttım ölümü.”
Ama ikinci mezarın kimin için olduğunu söyleyemedim. Belki kendim içindi. Belki annemle birlikte ölen bir yanım için. Belki de sadece içimde kalan sessiz bir yas içindi. Sonuç olarak bilmiyordum.
İzmir’de kapı kapı gezdim. Mezar yeri almak için. Herkes “Yarın gel” diyordu. Ama o “yarın” bir türlü gelmiyordu. Mezarlar hazırdı ama izin yoktu.
Sonra bir ses yaklaştı kulağıma. Kimdi bilmiyorum. Ama bir annenin sahiplenme duygusu taşıyan ses tonuyla seslenmişti
“Ağlama,” dedi yumuşak bir sesle. “Senin ağlamana annen hiç dayanamazdı. Annen için ağlama. Sen ağlarsan herkes ağlar” diye fısıldadı.
Oysa ben rüyada hiç ağlamamıştım.
Sadece bekledim.
Ve resmi izin almaya çalışıyordum.
Toprak bekliyordu.
Ben bekliyordum.
“Yarın” hâlâ gelmediği gibi o kadar çok tanıdığım insanlardan da gelen yoktu.
Uyandığım ana kadar, mezarlıktan İzmir’i yukarıdan görebiliyordum.
Bu hikayeye ilham olan rüyanın aslı şöyle:
Annem ölmüş ve ben annemi gömecek mezar arıyorum. Tanıdığım herkesi arıyor; “ Yarın annemi toprağa vermem gerekiyor ama hiçbir işlemini yaptırmadığım gibi bir mezar dahi bulamadım diye” yardım istiyor bir yandan da sitem ediyorum.
Avusturya’dan çok eski bir arkadaşım giriyor rüyama ve mezarı kazdın mı diye soruyor.
Mezar yeri ararken ben, birden evet diyorum mezarı kazdım ama izin alamdım diyorum.
Kaç mezar kazdın diye soruyor bana…
Ben kazdığım mezarların başında yanıt veriyorum. İki mezar kazdım diyorum.
Bütün gün mezar başında telaşla bekliyorum. Sonra, keşke öğretmen abim olsaydı şimdi diye düşünüyor ve Hoca olsaydı mezar yeri sorununu hemen çözerdi diyorum.
Aynı arkadaşım bana neden iki mezar kazdığımı soruyor. Yanıt vermiyorum. Ama neden sorduğunu anlamış gibi, beyin kanaması geçirdikten sonra annemi rüyamda çok gördüm, “gülerek” bana gel demedi” diyorum. Hatta dalga geçerek ben yırtım ölümü diyorum.
Ama ikinci mezarı kimin için kazdığım yanıtını veremiyorum. Yan yana kazdığım mezarın başında bekliyorum. Annemi yarın mutlaka torağa vermem gerekiyor diye sitem ediyorum.
Ancak yarın bir türlü olmuyor. İzmir’de kapı kapı gezerek kazdığım mezar yerlerini almak istiyorum.
Bir ses, kim olduğunu bilmiyorum ama bana güven veren bir ses: ağlama diyor bana. Sen ağlama. Senin ağlamana annen hiç dayanamazdı. Annen istediği için ağlama, sen ağlarsan herkes ağlar diye kulağımın dibinde sesleniyordu.
Oysa rüyamda ben hiç ağlamamıştım. Sadece telaşla kazdığım iki mezar yeri için resmi izin almaya çalışıyordum… | DerVirgül
[Okuyucunun Notu:]
Bu rüyayı basit bir duygu yoğunluğundan çıkartarak hikâye haline getireceğinize inandığım için size gönderdim. Yayınlamazsanız da bunu anlarım. Ama bu rüyayı özüne dokunmadan ve abartmadan okunur hale getirirseniz, işte o zaman okuyucuların zihnindeki Virgül olduğunuzu ispatlamış olursunuz.
Saygılarımla…