Mahremiyetin Sahilde Ölümü | Sosyal Medya Profil Fotoğrafları

| Adem Hüyük
Tatil fotoğraflarının sosyal medyada sergilenmesi, bireysel özgürlük mü yoksa onay arayışının vitrini mi?
İstisnasız tüm tanıdıklarımızın sosyal medya sayfalarındaki profil fotoğraflarının yaz aylarında değiştiğini görürüz. Büyük bir çoğunluğu sahil bölgelerinde ve plajlarda çektikleri fotoğrafları kullanırlar. Erkek kadın fark etmeksizin, normal günlerde mahremiyetlerine titizlikle sahip çıkan insanlar, plajlarda mayolu fotoğraflarını gönüllü olarak tüm dünyaya açar.
Bu durum, artık basit bir tatil anısı paylaşımı olmaktan çıkmış, modern çağın en yaygın “dijital sergileme” ritüellerinden birine dönüşmüştür. Tatil; dinlenme ve huzurdan çok, “gör bak, ben de yaşıyorum” mesajının sahnesi hâline gelmiştir. Sosyal medya, bu sahneyi alkışlayan seyircilerle doludur: like’lar, kalp emojileri ve övgü dolu yorumlar… Hepsi küçük, anlık ama bağımlılık yapan ödüller.
Görünürlük Yarışı
Artık tatil, bireysel bir deneyim değil, kolektif bir gösteridir. Sahildeki gün batımı kadar, yeni bikini modeli ya da kaslı gövde de bu gösterinin vazgeçilmez aksesuarlarıdır. Beden, özgürlüğün değil, çoğu zaman onay arayışının vitrini olur.
Mahremiyetin Buharlaşması
Normalde yabancı birinin bakışından rahatsız olacak birinin, sosyal medyada aynı görüntüyü yüzlerce, hatta binlerce kişiye sunması, mahremiyetin yeni tanımını ortaya koyuyor: Artık saklanan değil, beğeni topladığı sürece paylaşılan beden… Bu, özgürlük gibi görünse de aslında toplumun beğeni ve onay mekanizmasına boyun eğmenin başka bir şeklidir.
Tüketim Kültürünün Sahili
Plajlar, sadece deniz ve güneşin değil; statü, moda ve tüketim kültürünün de buluşma noktasıdır. “Ben buradayım” demek, artık yalnızca coğrafi bir bilgi değil, aynı zamanda bir sosyal hiyerarşideki yer bildirimi. Tatil fotoğrafları, kişisel mutluluğun değil, toplumsal onay mücadelesinin kartvizitidir.
Sonuç olarak: Yaz aylarında profil fotoğraflarının plaj kareleriyle değişmesi, aslında bireysel bir özgürlük gösterisi değil, modern çağın görünürlük ekonomisine ödenen sessiz bir vergidir. Her kare, bir yandan “ben de varım” derken, diğer yandan mahremiyetin, samimiyetin ve gerçek özel alanın sessizce eridiğinin belgesine dönüşür.| ©DerVirgül