“Telefonumun galerisine bakamadım | Galerimdeki insanların yarısı ölü”

Depremden etkilenen vatandaşın sözleri, felaketin kanıksanmış genel rakamlarından bağımsız, bizi yıkılan her eve ve her yıkılan evle dağılan yuvaların gerçekliğine götürüyor: “Telefonumun galerisine bakamadım bile çünkü yarısı öldü […]”

“Telefonumun galerisine bakamadım | Galerimdeki insanların yarısı ölü”

Adem Hüyük

Bütün haber bültenlerinde hep aynı söz, söyleniyor-yazılıyor: “Büyük depremin yaraları sarılmaya devam ediliyor.”

Hangi yara sarılmaya devem ediliyor?

Yaralanmış, kırılmış, yıkılmış; bunlar üzerinden “yaralar sarılır – yaralar sarılıyor” denebilir…

Ancak ortada saracak bir yara bile yoksa!

Siz hiç, sarılmak isteyip de sarılacak kimsenizin kalmadığını yaşadınız mı?

Haberin Videosu: 

 

“Sarılasım var ama kime sarılayım”

Acı kendisini o kadar derinden hissettirir ki ölenlerin daha şanlı olduğunu düşünürsünüz.

Ölümün bilinmezliği ile katlanılmaz acı arasındaki ölümcül diyalektik, insana bilinmezliği seçtirip, ölenin kurtulduğuna inandırır. Çünkü ayrılık acısı içerisinde alışkanlıkları, sevgiyi, sahiplenmeyi barındırır. Hiç bitmeyecek bir özlemin kapısını bir daha hiç kapatmamak üzere aralar…

Kapanmamak üzere acılan özlem kapıları, ”Depremden bu yana ilk defa tek kaldım. Ben tek kalmak istemiyordum. Şu an çok sarılasım var ama ne yereye sarılacağım!” diyen depremzedenin yalnızlığına işaret eder ve sarılacak bir yaranın dahi olmadığını bizlere öğretir.

“Telefonumun galerisine bakamadım çünkü galerimdeki insanların yarısı ölü”

Beklediği hiç kimse onu telefondan arayamayacak, telefonu her çaldığında içine doğan o anlamsız güven hiç olmayacak.

Varlıklarını, varlığımızla adeta birleştirdiğimiz ve bir ömür geçirdiğimiz ailemiz bir gece yarısı saniyeler içinde yok olabiliyor, milyonlarca insanın içinde yapayalnız kalabiliyoruz.

Geriye yapabileceğimiz tek şey, onların şehit olmasına inanmak ve inançlarımızın bize sunduğu yönde teselli bulmaktır.

Ortada sarılacak bir yaranın bile olmayışı, yitip giden yeni yaşamların başlayacağına işarettir.

Deprem de ölmek, sarılacak kimsenizin kalmaması, ben yıkılıyorum diyen binalar, enkazın ‘altından’ yükselen “sesimi duyan var mı? çığlıkları, geç kalmalar, geç kaldın diyenlere kızmalar, bütün bunlar kader miydi? |© DerVirgül

Yayınlama: 10.03.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Yorumu Cevapla [ Yoruma cevap yazmaktan vazgeç ]

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Son-gül dedi ki:

    Geriye sadece yarım kalmış hayatlar kaldı,bu acı o kadar zor ki biz bile yara almadan sevdiklerimiz için bu kadar endişe duyuyorsak yaşayanların acısını ,tahmin bile edemeyiz .Gidenler gitti de kalanlar için yaşam bi o kadar da zorlaştı,bu öyle bir felaket ki tarifi bile yok , Allah kalanlara sabırlar versin.