(Virgül Analiz) Kurz ” Ama-Lakin ” Kneissl ” Efes ”

Avusturya-Türkiye ilişkileri, Avusturyalı arkeologların Efes’te kazı çalışmaları ve Avusturya’da yaşayan Radikal İslam’ın gölgesinde, haklarında kanun çıkartılan göçmenler.

(Virgül Analiz) Kurz ” Ama-Lakin ”  Kneissl ” Efes ”

Virgül.at- Avusturya siyasetinin iki ayrı otoritesi, Türkiye ile olan ilişkiler ve Müslümanlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl’in(FPÖ) Türkiye ziyaretinden sonra yaptığı açıklamalar sonrasında, Viyana-Ankara ilişkileri düzeliyor manşeti atan ideolojik medya takımı, çok geçmeden bu yanıltmanın tutmayacağını kendileri de anlayarak, Avusturya yönetimine karşı tekrar cephe almışlardı.

Aradan çok zaman geçmeden Türkiye erken seçim kararı aldı.

Avusturya hiç tereddütsüz, seçim çalışmalarına ülkelerinde izin verilmeyeceğini açıkladı.

Avusturya dış işlerinde Türkiye ile böyle bir polemik yaşarken, içine dönük Türkiye bağlantılı korumlar üzerinde de etkin güç olmak için çeşitli adımlar attı.

Hükümetin en önemli ekonomik adımlarından birisi olarak görülen, ‘göçmenlerde sosyal yardım kesintileri’, 1963 anlaşmalarından dolayı Türkiye’den gelenlere uygulayamadı.

Anlaşmada, entegrasyon kapsamında, ekonomik ve siyasal yaptırımlar uygulanamaz maddesi, şimdilik düşünülen tasarruf yasasından Türkiye göçmenlerini muaf tuttu.

Avusturya hükümeti, özellikle Türkiye göçmenleri üzerinde uygulamak istediği baskı unsurlarını, ya Ankara iktidarına dayandırıyor, ya da Siyasal İslam’a.

Başbakan Sebastian Kurz, İslam Avusturya’ya aittir cümlesini kurarken, koalisyon ortağı FPÖ lideri Strache, İslam Avusturya’ya ait değildir dedi.

Bir süre sonra Kurz, ağız değiştirerek, İslam Avusturya’ya ait mi? Sorusuna en resmi ve tarihsel yanıtlar vermeye özen gösterdi.

Geçtiğimiz günlerde aynı soru tekrar Başbakana yöneltildi.

Kurz, Avusturya 1912’de İslam’ı tanıdı, Avusturya’da 700 bin Müslüman yaşıyor, gibi sözlerle, istesek de istemesek te varlar demeye çalışıyor.

Başbakan Kurz, İslam’ın önüne veya arkasına ‘’ama-fakat’’ sıfatlarını yerleştirerek, Radikal İslam veya Siyasi İslam vurgusuyla, göçmen karşıtı politikalarını kamufle etmenin yolunu seçiyor.

Radikal İslam’a karşı politika üretme bahanesiyle, Radikal İslam kozunu, göçmenlerin kazanılmış haklarını kesmekte kullanıyor.

 

Öte yandan Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl (FPÖ), Die Welt gazetesine verdiği röportajda, “Göz boyamak için söylemiyorum.

Tüm eleştirilere rağmen 5 dakika için kendini Türkiye’nin yerine koyman gerekir.

Türkiye’deki gibi çok sayıdaki terör saldırılarının bir topluma neler yaptığını unutmayalım.”

Kneissl, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yeniden başlamasının ancak Türkiye’de birçok şeyin değişmesiyle mümkün olabileceğini belirterek, Türkiye halen AB için çok önemli ve biz iyi bir şekilde birlikte çalışmak istiyoruz dedi.

Avusturya Dışişleri Bakanı’nın değişmesi gereken dediği, ‘’bir çok şey’’ ; Ankara mevcut iktidarı değil aslında.

Ankara iktidarının, anlayışının değişmesini istiyor. Kimilerinin, Avusturya bizi kıskanıyor safsatasından çok ilerde bir şey bu.

Arada çıkan anlaşmazlıklara o kadar ayrı yerlerden bakan iki dışişleri bakanı görüşmesinden, yani Türkiye Dışişleri Bakanı ile İstanbul’da yaptığı görüşme, İstanbul’a çok uzak olan İzmir Efes gibi, gurbetçilere de çok uzak bir görüşme olmuştu.

Yapılan görüşmenin tek ürünü, Avusturyalı arkeologların Efes’te kazı çalışmalarına yeniden başlayabildikleriydi.

Bu nedenle Kneissl, Die Welt gazetesine, Türkiye Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşme hakkında ‘’Efes’’ dışında bir şey söyleyemedi.

 

Hem Başbakan hem de dışişleri bakanı, Ankara-Viyana ilişkilerinin çok kötü olduğunu söylemekten kaçınsalar da, durum tam da bu.

Çok kötü.

İyi gitmeyen ilişkiler, Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerine, hayatın her alanında etki yapması kaçınılmaz görünüyor.

 

 

Yayınlama: 23.05.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.