Çalış, Vergini Ver, Sus | Avusturya’da Göçmen Olmak

“Bizim hangi yollardan, hangi acılardan geçip geldiğimizin bir önemi yok!
Avusturya’da; bizden beklenen tek şey çalışmak, vergi vermek ve görünmeden entegre olmak.”
Avusturya’daki hâkim anlayışa göre göçmen yalnızca bir ekonomik birimdir; bu nedenle onun hikâyesi, travmaları ya da neden göç ettiği önemsizdir.
Bu, toplumsal duyarsızlığı ve yüzeysel bir çeşitliliği işaret eder. Göçmen görünürde kabul edilse de aslında geldiği yerin “hafızasını” yok sayan bir sistemle karşı karşıyadır.
“İnsan olarak mı kabul ediliyoruz, yoksa sadece fayda sağladığımız sürece mi hoş görülüyoruz?”
Çalış, Vergini Ver, Sus | Avusturya’da Göçmen Olmak
“Avusturyalılar için bizim nereden ve hangi koşullardan geldiğimizin bir önemi yok. Çalışacağız, vergi vereceğiz ve entegre olacağız.”
Bu cümleyi bir göçmen arkadaşım kurdu. Uzun bir suskunluğun ardından. İçinde yılların yorgunluğu, biriktirilmiş bir hayal kırıklığı vardı. Çünkü Avusturya’da göçmen olarak var olmak, görünmeden yaşamaya çalışmakla eşdeğer.
Seni sen yapan geçmişin, kimliğin, dilin, hikâyen… çoğu zaman hiç sorulmaz bile.
Burada senden istenen nettir: Üret. Kazan. Devlete katkı sağla. Uyum sağla. Ama sessizce.
Nereden Geldiğin Değil, Ne Kadar Fayda Sağladığın Önemli
Bu ülkede göçmenlere dönük yaklaşım çoğu zaman bir “hizmet sözleşmesi” gibidir. Kimse sana neden geldin, ne yaşadın diye sormaz. Sorsalar da cevabını gerçekten duymak istemezler.
Geldiysen çalışacaksın. Üstelik iyi çalışacaksın. Çünkü göçmen tembelse toplumun sırtında yüktür; çalışkansa tehdit.
Vergini vereceksin. Çünkü “devletten bir şey bekleyen” göçmen, potansiyel bir asalaktır. Devlet, ona borçlu olunacak bir yer değil; sürekli kendini ispat etmek zorunda kaldığın bir yapı haline gelir.
Ve son olarak “entegre” olacaksın. Ama bu entegrasyon, iki taraflı bir tanıma süreci değil. Senden beklenen; kültürel kimliğini, ana dilini, dini görünürlüğünü mümkün olduğunca azaltman.
Gülümsemen, şikâyet etmemen, “hoş bir farklılık” olarak kalman.
Görünür Olmadan Var Olmak
Burada göçmen olarak en büyük başarı, görünmeden var olabilmektir. Mahallede dikkat çekmeyeceksin, okulda çocuğun fazla kendi dilinde konuşmayacak, cami uzaktan anlaşılmayacak. “Buradasın ama çok da belli etme” tavrının kendisi bir politikadır.
Ama göçmen yalnızca bir iş gücü değildir. O bir hayat taşır. Geldiği yerden getirdiği acılar, travmalar, diller, dualar vardır. Ve bu yük hafife alınamaz.
Bu topraklara ayak basan herkes hikâyesiyle gelir
Avusturya’da göçmen olmak, sadece bir iş pozisyonunu değil, insan onurunu da kapsar. Bu yüzden göçmenlerin entegrasyon süreçleri, onların köklerini unutmasını değil, bu topraklarda hikâyelerini anlatabilmesini sağlamalıdır.
“Çalış, vergi ver ve sus” anlayışı; uzun vadede toplumsal çatışmanın, yabancılaşmanın ve kimlik krizlerinin temelini atar. Çünkü hiçbir toplum, sadece ekonomik katkılarla inşa edilmez.
Empatiyle, adaletle ve karşılıklı tanımayla kurulur gerçek bir toplum.| ©Dervirgül