Viyana’da konferans | Zekâsı yetmeyenler için yeni kurtarıcı | Yapay zekâ

Viyana bugün, “Nörobilim ve Yapay Zekâ” başlıklı önemli bir konferansa ev sahipliği yapıyor. Prof. Dr. Önder Aydemiz tarafından verilecek bu konferans, insan beyninin nörobiyolojik süreçleri ile yapay zekâ teknolojileri arasındaki ilişkiyi mercek altına alacak.
Bilimsel derinliğiyle dikkat çeken bu etkinlik, aynı zamanda bir soruya da sahne olacak:
“Yapay zekâdan hizmet beklemek için, önce onu anlayacak kadar zeki olmak gerekmez mi?”
Yapay zekâ artık yalnızca mühendislerin, yazılımcıların ya da akademisyenlerin konusu değil. Son yıllarda, onu bir tür modern kurtarıcıya dönüştüren büyük bir toplumsal yönelim var.
Üretmeyi bırakmış ama çözüm bekleyen, düşünmeyi terk etmiş ama hüküm vermeye hazır, karmaşayı çözüm yerine sloganla karşılayan geniş bir kitle; çareyi kendilerinden daha ‘zeki’ makinelere havale etmiş durumda. Teknolojinin imkânlarıyla, zekâ eksikliğinin üstünü örtebileceklerini sanıyorlar.
Ancak ortada sert bir gerçeklik var: Yapay zekâ, ona ne sorulacağını bilmeyene yanıt vermez.
İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, zekânın yerini bu kadar hızlı bir şekilde bir dış sistem almamıştı. Ve hiçbir dönem, zekâsızlığın bu kadar pervasızca cesaret kazandığı da görülmemişti. Yapay zekâyı tanrılaştıran bu yeni hurafe, düşünmeyi değil, teslimiyeti yüceltiyor.
Oysa nörobilim bize, düşünmenin, seçmenin, sorgulamanın biyolojik bir altyapısı olduğunu söylüyor. Beyin, soru sormaya yatkınsa; yapay zekâdan bir cevap alınabilir. Aksi halde, sadece parlak cümlelerin ve algoritmaların hayranı olunur.
Viyana’daki bu konferans, belki de tam da bu yüzden önemli. Yapay zekâya dair bütün umutların, zekâya dair büyük bir boşluğu örttüğü bir dönemde; sahici bir soruyla orada bulunacağız: Yapay zekâdan beklentimiz zekâmız kadar mıdır, yoksa onu bir kurtarıcıya dönüştürerek kendi düşünme tembelliğimizi mi meşrulaştırıyoruz? | DerVirgül