Türkiye’den Gelenlerin Sivil Toplum Serüveni [Dosya 2]
![Türkiye’den Gelenlerin Sivil Toplum Serüveni [Dosya 2]](https://www.dervirgul.com/wp-content/uploads/2025/08/wuk-2.jpg)
| Derleyen Adem Hüyük
Tarım devriminin yaşanmasından sonra kendisini gösteren “Devlet” olgusu, aynı zamanda bir “toplum” döneminin de bitmesi ile başlamıştır.
Devlet, ortak bir hayatı ve kültürü paylaşan bir toplumda, bu toplumu düzenleme; bu topluma güvenlik, refah ve huzur sağlama amacını güden ve bu amaca yönelik olarak kanun koyma, bu kanunları uygulama, yargılama, cezalandırma gibi güçlere sahip olan kurumdur. Devlet felsefesi alanında en güzel örneği veren Platon, devleti “birlikte yaşama zorunluluğundan doğan, doğal bir oluşum” olarak tanımlar.
→ Türkiye’den Gelenlerin Sivil Toplum Serüveni [Dosya 1]
Devlet, kendi içerisinde ilişkiler ağı oluşturması ve bu ilişkiler içerisinde olanlar ve olmayanlar gibi bir ayrıma gitmesi, beraberinde karşıtını doğurmuştur.
Bu karşıt “Sivil Toplum”dur. Sivil toplum kavramının düşünsel temelleri en az devlet olgusunun çıkış tarihine kadar dayanmaktadır.
Ancak sivil toplum kavramının teorik temellerinin iki yüz yıllık bir geçmişi bulunmaktadır.
Bir önceki yazımızda, sivil toplum ve sivil toplum kuruluşlarının önemine yer vermiş, Avusturya’da STK’ların önemini işaret etmiştik.
Avusturya, dernekler bakımından çok zengin ve çeşitliliği olan bir ülkedir.
Zira vakıf ve derneklerin yaptırım gücünü, kimi zaman kurumların kendilerinin bile farkına varamadığı görülmektedir.
Bu nedenle Avusturya’da, amacı dışında dernek açmak, yani dernekler yasasına uymayan faaliyetlerde bulunmak, ceza kanunları dışında toplumsal bir cezayı da beraberinde getirir.
Türkiye Göçmenlerinin Dernekleşme Konusunda Tarihsel Gelişimi
Türkiye’nin kırsal alanlarından misafir işçi olarak gelen emekçi kesim, dönemin ideolojik gelişmelerinden uzak durarak, kendilerine ayrılan konteyner evlerden normal evlere geçerek, misafir işçiliğin biteceğini ve yerleşik düzene geçileceğini farkında olmadan işaret etmişlerdir.
Sağcı Sağcıyı, Solcu Solcuyu Buldu
1970’lerin ilk yarısının bitmesi ve 1974 Türkiye genel af ilan edilmesi sonrasında, yurt dışına çıkan ve aftan yararlanmış siyasi tutuklular, Avusturya’da dernekleşmede yeni bir dönem başlatmışlardır.
Kendilerine birleştirici güç arayan Türkiye işçileri, hemşeri ve dini eksen etrafında bir araya gelirken, ideolojik, etnik ve mezhepsel oluşumların içerisinde kendilerini bulmuşlardır.
Her işçi, kendisini yakın gördüğü oluşumun içerisinde yer almıştır.
Birleşmek Ayrıştırdı
1980’lerden hemen sonra, çeşitli dernekleşme tecrübesi kazanan Türkiye göçmenleri, örgütlenmenin kültürel boyutundan siyasal boyutuna tam geçiş yaşamışlardır.
Her göçmen kendisini ifade eden derneğin içinde yer alarak bir birleşme sağlamış olsa da, diğer derneklerdeki göçmenlerle kendisini ayrıştırmış olacaktır.
Bu ayrışma, ideolojik boyutlarda devam etmesinin en önemli etkenlerinden biri, 12 Eylül Askeri Darbesi sonrası Türkiye’den kaçan veya gelen siyasal anlamda donanımlı insanların varlığıdır.
Avusturya’da neredeyse, Türkiye’de var olan her siyasal akımın bir derneği bulunmaktadır.
1980 ve öncesi Türkiye ile ideolojik bağlantıları olan dernekler ve sonrasında federasyonlar kurulmuştur.
Göçmenlerin Oluşturduğu Dernekler
- İlk Sol Dernek: Avusturya-Türk Öğrenci Derneği [ATÖD], 1964 yılında kuruldu. Avusturya’da üniversite okumak için gelen öğrenciler tarafından kurulan bu dernek, o dönem Türkiye’den işçi gelmediği için diğerlerinden ayrı bir yere sahiptir.
- 1968 Viyana Türk İşçi ve Gençlik Derneği: ATÖD’lü öğrencilerin de içinde yer aldığı, işçilerin ve öğrencilerin birlikte kurduğu dernek.
- İlk Sağ Dernek: 1978 Avusturya Türk Federasyonu; Milliyetçi Hareket Partisi [MHP] Avusturya yapılanması olarak faaliyet göstermiştir.
- 1978 Vorarlberg Türk Halkevi: Avusturya’nın en batısında yer alan bu dernek hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır.
- 1980 İslam Kültür Merkezleri Birliği: “Süleymancılar” olarak bilinen cemaat, ilk derneklerini 1973 yılında Vorarlberg’de açmıştır.
- 1982 Avusturya Türkiye Dostluk Derneği: Cumhuriyet Halk Partisi [CHP] taraftarlarının kurduğu, halen aktif bir dernek.
- 1987 Avusturya İslam Federasyonu: “Milli Görüş Hareketi” olarak bilinen yapılanmanın ilk derneği, 1976 yılında Almanya’da açılmıştır.
- 1989 Avusturya Nur Cemaati: Kadınların en yoğun katılım sağladığı cemaat olarak bilinir; ilk Almanya’da 1967 yılında örgütlenmiştir.
- 1989 Alevi-Bektaşi Anadolu Kültür Derneği: Aşağı Avusturya Eyaleti St. Pölten kentinde kurulan, isminin içinde “Alevi” ibaresi bulunan ilk Alevi oluşumudur.
- 1990 Avusturya Türk İslam Birliği [ATİB]: Avusturya’da en etkili İslami kurumdur; doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilmektedir.
- 1991 Viyana Alevi Kültür Birliği: Avusturya’da tahminen büyük çoğunluğu Viyana’da yaşayan Aleviler tarafından kurulmuştur.
- 1993 Avusturya Nizam-ı Alem Ocakları: Türkiye’de Muhsin Yazıcıoğlu önderliğinde, MHP’den ayrılanların kurduğu “Büyük Birlik Partisi” taraftarları tarafından kurulmuştur.
- 1995 Avusturya Atatürkçü Düşünce Derneği: Türkiye’de faaliyet gösteren ADD çizgisinde örgütlenmektedir.
- 1998 Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu [DIDF]: Almanya merkezli federasyon; Avusturya’da işçi ve öğrenciler tarafından kurulmuştur.
- 2001 Uluslararası Öğrenci Aktivitelerini Destekleme Derneği: 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fethullah Gülen Cemaati taraftarları tarafından kurulmuştur. Örgütlenmeye geç başlamış olsa da hızlı gelişim sağlamış ve büyümüştür. Darbe girişimi sonrası yer altına çekilmiştir.
- 2004 Avrupa Türk Demokratlar Birliği [UETD]: Merkezi Almanya’da olan, açılışını dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı dernek; AK Parti’nin Avrupa temsilcisi olarak faaliyet göstermektedir.
- 2013 CHP Avusturya Birliği: CHP’nin Avrupa ülkelerinde yeni bir örgütlenme dönemi başlatmasıyla kurulmuştur.
[Not: Bu bilgiler için “Türkiye’den Avusturya’ya Göçün 50 Yılı” [Hüseyin Şimşek] kitabından alınmıştır.]
Yukarıda sıralanan dernek ve federasyonlar, Avusturya’da öne çıkanlardır.
Elbette, ismini hatırlamadığımız veya gözden kaçırdığımız birçok dernek ve federasyon da bulunmaktadır.
Hepsini tek tek yazmamız mümkün olmadığından, isimlerini anmadığımız kurumlara karşı herhangi bir art niyet taşımadığımızı belirtmek isteriz.
Görüldüğü gibi, Türkiye göçmenleri dernekleşme ve sivil toplum bilincinde geri bir noktada değildir.
Yukarıda adı geçen bütün dernek ve federasyonların Türkiye ile ideolojik bağlantıları bulunmaktadır.
Dolayısıyla, Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenlerinin içinde bulundukları duruma objektif yaklaşma olasılıkları çok sınırlıdır.
Çünkü her yapılanma, ideolojik beslenmeyi dışarıdan aldığından, somut koşullar üzerinden politika üretemez ve çözüm sunamaz.
Gelişmeler karşısında somut adımlar atılsa bile, ideolojik beslenmenin sunduğu sübjektif nedenlerle bu adımlar sınırlı kalmaktadır.
Gelinen aşamada, köklü dernekler donanımlı yeni bir nesil yetiştirmekte zorlanmakta; Avusturya özgülünde, yabancılara karşı ortaya konan siyaset ve yaptırımlar karşısında kendi iç dünyasından bağımsız kararlar alamamaktadır.
Avusturya hükümetleri tarafından yakından takip edilen bu yapılanmalar, Avusturya’nın çıkarlarına dokunmadığı sürece yararlı görülmüştür. Çünkü bu yapılanmalar, Türkiye göçmenlerini kendi içinde derin kırılmalar ve bölünmeler yaratarak, Avusturya’daki haksızlıklara karşı kolektif bir duruşu olanaksız kılmıştır.
Türkiye göçmenlerinin ortak sorunlar karşısında, Avusturya özgülünde bir araya gelememeleri, yabancılar üzerindeki baskı araçlarının kullanılmasını kolaylaştırmaktadır.
1970’ten bu yana kurulan bütün dernekler kendi çaplarında yararlı işler yaptıklarını ileri sürmektedir.
Türkiye merkeziyetçiliğinden kurtulamayan bu yapılanmalar, Türkiye kökenlileri kendi içerisinde ayrıştırmış ve dolayısıyla Avusturya’daki yaşama karşı kayıtsız kalmasına neden olduğu, yadsınamaz bir gerçektir.
Bir sonraki yazımızda, yardım dernekleri, yerel dernekler, dernek olarak açılmış ama danışma büroları gibi amaçları şaibeli kuruluşları ele alacağız. | ©DerVirgül
Kaynaklar:
- Türkiye’den Avusturya’ya Göçün 50 Yılı [Hüseyin Şimşek]
- Devlet Teorisi
- Tarımın Toplumsal Düzen Üzerine Etkisi
- Sivil Toplum ve Siyasal Teori