CHP’nin 106 yılı | Sivas Kongresi

Kurtuluş Savaşı’yla Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı dönemde Mustafa Kemal Atatürk tarafından devrimin destekleyici unsuru olarak kurulan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 106. yaşını kutlarken iktidarın yargı kıskacı altında önemli bir dönüm noktasında.

14 Mayıs 2023 seçim yenilgisinin ardından kurultaya giden ve yönetimini değiştiren, ardından 31 Mart yerel seçimlerinde önemli bir başarı elde ederek ülkenin birinci partisi olan CHP, Ekim 2024’ten bu yana ise farklı yargı müdahaleleri ile karşı karşıya.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel partinin 4-9 Eylül günleri arasındaki kuruluş haftasının açılışında yaptığı konuşmada Sivas Kongresi dönemine atıfta bulunarak “tarihin CHP’nin sırtına aynı yükü yüklediği, kırılma noktalarından bir tanesinde” olduklarını kaydetti.

Özel, iktidarın muhalefete ve topluma karşı “korkuyu” örgütlediğini de belirterek “Sizden korkan sizden beter olsun. Eğer sizin kadar korksaydık Samsun’a çıkamazdık, Cumhuriyet’i kuramazdık. Biz 106 yıl önceki azim ve kararlılıktayız” diye konuştu.

Peki 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi ile kurulan CHP geçen 106 yıl içinde hangi önemli dönüm noktalarından geçti?

CHP hangi şartlarda kuruldu?
Bugünkü adıyla CHP’nin kuruluş fikri Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı ilk başlattığı dönemlere kadar uzanıyor.

CHP’nin temelleri Kurtuluş Savaşı sırasında oluşan “Müdâfaa-i Hukuk” gruplarına dayanıyor. Bu gruplar, Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti adını taşıyan örgütlenmelerle birleşti ve 1923’te Halk Fırkası’na dönüştü.

Partinin resmi kuruluş tarihi 9 Eylül 1923. Cumhuriyet’in ilanından önce Halk Fırkası adıyla kurulan parti yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme ve reform hareketlerinin taşıyıcı siyasi gücü oldu.

Peki kuruluş neden 4 Eylül olarak kutlanıyor?
Bu Atatürk’ün 1927 kongresindeki şu sözlerine dayanıyor:

“Fırkamız bundan dokuz sene evvel meydana çıkmıştı. Bütün Anadolu ve Rumeli’yi kapsamak üzere ilk kongremiz Sivas’ta yapılmıştı. Dolayısıyla bugün açılışı ile iftihar ettiğimiz büyük kongremiz, Sivas Kongresi’nden sonra teşkilatımızın ikinci büyük kongresidir.”

CHP bu nedenle hem ilk kongresinin tarihi olan 4 Eylül’ü hem de resmi kuruluş dilekçesinin verildiği 9 Eylül’ü kutluyor.

Parti isminin önüne “Cumhuriyet” sözcüğünü ise 10 Kasım 1924’te aldı.

“Fırka” tabiri de 1935 kurultayında dünya ile uyum sağlanması için değiştirildi ve bugünkü Cumhuriyet Halk Partisi ismi belirlendi.

Altı ok nasıl ortaya çıktı?
Atatürk’ün devrimlerini yaptığı ve Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllar dünyanın Birinci Dünya Savaşı’nın ardından siyasal ve ekonomik olarak çalkantılı olduğu bir dönem.

CHP’nin 1931 yılındaki 3. Kurultayı’nda tüzük yenilenerek partinin programı belirlendi ve bugün hâlâ temel ilkeler olarak görülen “cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, devletçilik, halkçılık ve inkılapçılıktan” oluşan altı ilke yani altı ok parti programına dahil edildi.

İnönü’nün Milli Şef devri ve 2. Dünya Savaşı
Atatürk’ün ölümünün ardından 26 Aralık 1938’de toplanan partinin ilk olağanüstü kongresinde İsmet İnönü cumhurbaşkanı seçildi, ayrıca Atatürk “partinin banisi ve ebedi şefi” İnönü ise “partinin değişmez genel başkanı yani milli şefi” ilan edildi.

Akabinde ise İkinci Dünya Savaşı başladı. Türkiye izlediği denge politikasıyla savaş dışında kalmayı başarırken savaşın sona ermesinin ardından 1945’le birlikte dünyanın iki kutba bölünmesi ve Sovyetler Birliği’nin artan tehditleri ülkeyi Batı bloğuna ve ABD’ye yaklaştırdı.

ABD ile yakınlaşmanın gereklerinden birisi ise çok partili hayata geçilmesi oldu. 10 Mayıs 1946’daki CHP kongresinde İnönü’nün kendisinin verdiği önergeyle “değişmez genel başkanlık” son buldu, genel başkanın artık kurultayda seçilmesi kararlaştırıldı.

Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Seçkin Çelik savaşın bitmesiyle parlamenter demokrasi ya da çok partili demokrasi uygulayan ülkelerin galip duruma geçtiğini hatırlatarak İnönü’nün de o nedenle tek partili demokrasi gibi bir kavramla artık dünyada yer edinmenin mümkün olmadığını gördüğünü belirtiyor. Çelik, İnönü’nün tutumunun önemini şöyle aktarıyor:

“Bu o dönem için çok önemli bir tercih. Biraz da küçümsendiğini düşünüyorum. Milli Şef denen ve ülkede en yüksek otoriteyi temsil eden kişi kendi kararıyla kendisini bu otoriteden soyuyor. Bu hakikaten çok önemli ve zor bir şey. Hatta çevresindeki insanlar ‘Aman Paşam yapmayın falan’ diyorlar.”

1950: CHP iktidarının sonu
CHP için bir diğer önemli tarihi dönüm noktası ise 14 Mayıs 1950 seçimleri.

Kurucu parti CHP 27 yıllık iktidarını 1950 seçimleriyle 1946’da İnönü’nün de teşvikiyle kurulan Demokrat Parti’ye devretmek durumunda kaldı.

Demokrat Parti’nin 27 Mayıs askeri müdahalesiyle görevden alınmasının ardından yapılan ilk genel seçimde CHP en çok oyu almasına rağmen tek başına iktidar olacak çoğunluğa ulaşamadı. Adnan Menderes’in idamından 32 gün sonra gerçekleştirilen 1961 seçimleri sonucunda Türkiye ilk kez koalisyon hükümeti ile tanıştı.

Bu dönem aynı zamanda CHP’nin kimlik arayışında olduğu bir dönem olarak görülüyor.

1960’larda ekonomik ve sosyal sorunların daha ön plana çıkması, sol siyasetin güçlenmesi ve Türkiye İşçi Partisi’nin CHP tabanı üzerindeki etkisi gibi faktörlerle “ortanın solu” olarak adlandırılan yeni bir siyasal kimlik belirlendi.

Ecevit dönemi ve “Demokratik Sol”
CHP tarihindeki önemli bir diğer dönüm noktası ise 12 Mart 1971 muhtırası.

CHP Genel Başkanı İnönü ile partinin Genel Sekreteri Bülent Ecevit’in muhtıraya bakışlarındaki farklılık partinin bir süre sonra kurultaya gitmesinin ve Milli Şef İnönü’nün siyaseti bırakmasının başlangıcı oldu.

Parti delegelerinin büyük bölümünün Ecevit’i desteklemesinin ardından İnönü yaklaşık 34 yıllık genel başkanlığını bıraktı. 14 Mayıs 1972’deki kurultayda ise Ecevit CHP’nin Atatürk ve İnönü’den sonraki üçüncü Genel Başkanı seçildi.

Ecevit parti başkanlığına gelmesinin ardından “sosyal demokrat” ya da “sosyalist” bir parti olunmadığını göstermek adına CHP’nin çizgisi için “demokratik sol” tabirini kullanmaya başladı ve kendilerine özgü bir “sol parti anlayışı” getirdiklerini şöyle anlattı:

“Kendi sol anlayışımızı, kendimiz, Türkiye’nin toplumsal koşullarına göre oluşturduğumuz içindir ki, bizim sol doğrultumuzu tanımlayacak yeni bir terim oluşturduk: Demokratik Sol.”

1980 darbesi ve CHP’ye kapatma
12 Eylül 1980 darbesi hem demokrasi için hem de CHP ve diğer siyasi partiler için gerçek anlamda bir darbe oldu. Bütün partiler gibi CHP de kapatıldı.

Her ne kadar CHP bugün 106. yaşını kutlasa da 1980’den yeniden kurulduğu 1992 yılına kadar parti kapalı halde kaldı.

1982’den 1992’ye kadar ise CHP tabanını kapsayacak Halkçı Parti ve SODEP gibi partiler kuruldu. Bu iki parti 3 Kasım 1985’te birleşerek Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) ismini aldı.

SHP 1989 yerel seçimlerinde yüzde 28,69 oy oranına erişerek birinci parti oldu, 1991 genel seçimlerinden sonra Doğru Yol Partisi (DYP) ile koalisyon kurdu.

CHP’nin yeniden kurulması ve Baykal dönemi
CHP 12 yılık aranın ardından 1992’de Deniz Baykal tarafından yeniden kuruldu. 1981’de hazineye devredilen mallar geri alındı ve CHP toparlanma dönemine girdi.

Murat Karayalçın liderliğindeki Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) 1995’te CHP’ye katılırken Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı olarak Ecevit 90’ların sonlarına doğru yükselişe geçti.

1991’den 1996’ya kadar SHP ve ardından CHP DYP ile koalisyon hükûmetleri kurdu. 28 Şubat sürecinde ise Necmettin Erbakan’ın başbakanlıktan istifa etmesinin ardından Baykal, Mesut Yılmaz’ın koalisyon hükûmetini destekledi.

18 Nisan 1999’daki seçimde Ecevit’in DSP’si birinci parti olurken, CHP seçim barajını geçemeyerek askeri darbe dönemi dışında ilk kez TBMM dışında kaldı. Bu dönemde Altan Öymen partiyi toparlamak için çok kısa süre genel başkanlığı üstlendi.

Hikmet Çetin ise 1995’de Baykal’ın istifa etmesinin ardından 7 ay genel başkanlık yaptı.

Baykal, yaklaşık birer yıllık iki kısa kesinti dışında partinin ikinci kez açılması sonrası yaklaşık 15 yıl 8 ay CHP’ye genel başkan oldu.

2010’da ise kaset skandalının ardından istifa etti ve yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi.

Kılıçdaroğlu dönemi ve Özel’in gelişi
2010’dan 2023’a kadar 13 yıl partinin genel başkanlığını yapan Kılıçdaroğlu 14 Mayıs genel seçimlerindeki yenilginin ardından 38. Olağan Kurultay’da seçimi değişimci ekibe karşı kaybetti.

Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin en akılda kalan ve seçmen nezdinde oy toplayan icraat Ankara’dan İstanbul’a 2017 yazında yapılan Adalet Yürüyüşü oldu.

2023 Kasım ayında yönetimi alan Özgür Özel ve değişimci ekip 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde önemli başarı elde ederken, Ekim 2024 ile birlikte ise iktidarın baskısı ile karşı karşıya kaldı.

Bu kapsamda CHP’li çok sayıda belediye başkanı tutuklu yargılanırken 15 Eylül’de görülecek olan 38. Olağan Kurultay’ın iptali davası CHP için yeni bir dönüm noktası olacak.| Gülsen Solaker | DW

Yayınlama: 05.09.2025
Düzenleme: 05.09.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.