Kadın örgütleri neden var? Erkek örgütüne neden ihtiyaç duyulur?
| Adem Hüyük
Atılım Onay, “Erkeğin Kuruluşu ve Reklamlardaki Erkek Özne” kitabında, “Erkek kimdir? Elinde tespih, karısının, kızının, bacısının namusu ondan sorulan penis sahibi insanlar mı? Kadınları cinsel nesne olarak seçenler mi, yoksa erkek adamın erkek sevgilisi olur diyenler mi? Reklamlardaki, yakışıklı, güçlü, kadınların arzuladığına sahip olanlar mı? İlkel babamızı, erkeği, öldürdük. Bize, geriye, suçluluk ve gibi olmaya çalışmak kaldı. Totemlerle, tespihlerle, şiddetle, küfürle, ayinlerle hep onun gibi olmaya çalışıyoruz. Bu çaba hiçbir zaman bitmeyecek. Hiçbir zaman erkek olamayacağız…” diyor.
Erkeğin kadın üzerinde egemenlik sağlaması, toplumsal üretim ilişkilerinin değişmesiyle başlamış, iş taksimi yapılırken kadın sınırlar içerisine hapsedilmiştir. İnsanlık tarihinin yörüngesini değiştiren üç büyük devrimlerden ikincisi olan “Tarımın keşfi” aynı zamanda kadının tutsaklığını başlatmıştır.
11 bin yıl önce yaşanan tarım devrimi, toprağın üretkenliğinin tesadüfen farkına varılmasıyla yaşanmış olması, beraberinde başka bir üretken gücün, yani tarlalarda çalışacak çocukları doğuracak olan kadınların günümüze kadar uzanan esaretini sağlamıştır. Bu dönüşüm, kadınların toplumsal ve ekonomik rollerindeki değişikliklerle birlikte, cinsiyet eşitsizliğinin de kökleşmesine yol açmıştır.
Tarım devrimi kadınların toplumsal rolleri üzerinde önemli etkilere sahip olmuştur ve cinsiyet rollerinin şekillenmesinde bir dönüm noktasıdır. Bu dönüşüm, günümüzde hala devam etmekte olan cinsiyet eşitsizliğinde atasıdır.
Babil İmparatorluğundan Günümüze Başörtüsü
Bilimsel tarih, kadın üzerinde yaratılan hegemonyanın yadsınamaz gerçekliğini ortaya sererken, metafiziksel acıdan bakıldığında ise, bütün dinler “Adem ve Havva’dan” buna yana sadece “doğurgan kadını” kutsamış, ancak kadının esaretten kurtulmasına karşın, erkeğe “ait” olma öğretisiyle hegemonyayı kutsamıştır.
İlkel komünal toplum sonrasında köleci, feodal ve mevcut kapitalizm toplumunda kadın, erkeğin arkasında kalmış ve doğurganlık özelliği kutsanarak, karşı cinsinin koruması altına verilmiştir.
Ancak buradaki paradoks ise, kadını korumakla yükümlü kılınan erkek, kadını yine bir erkekten korumak zorunda kalmasıydı. Bu durumda, kendisine ait gördüğü kadını koruyan bir erkekten, bir başka erkekte kendisine ait olan kadını koruma cabasına girmeliydi…
İnsan tarihini değiştiren “ateş, tarım ve buhar devrimi” üretim ilişkilerini değiştirmiş, toplumlar arasında savaşlara neden olmuş ve bu savaşlar özel mülkiyet üzerine yapılmıştır. Ve yine din, ulus gibi manevi değerlerle adlandırılan bu savaşlarda en çok zulme uğrayan kadınlar olmuştur.
Buhar devriminin üretime sağladığı nesnel koşullar, beraberinde toplumsal dönüşümü tetiklemiş ve üretim ilişiklerini tamamen değiştirmiştir. Bu yeni toplumsal yaşamın adı kapitalizmdir. Kapitalizmin feodal üretim ilişkilerine karşı galip gelmesinin yegâne yolu emek gücü olduğundan, kadınlar evlerinden çıkartılmalı ve üretime kazandırılmalıdır.
Bu süreç, kadının eşit haklar istemesinin yolunu açmıştır.
1800’lü yıllarda başlayan kadının hak mücadelesi günümüze kadar devam etmektedir.
Seçme hakkı, daha sonra seçilme hakkı gibi siyasal kazanımalar sağlayan kadınlar, bedeller ödeyerek kazandıkları hakları 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi milat sayılan bayramlar ilan etmişler ve bunu erkek iktidarına kabul ettirmişleridir.
Ancak her ne kadar kadın mücadelesi bir evre atlamış olsa da erkek karşısında tam bağımsız olamamıştır.
Kadın örgütleri neden var? Erkek örgütüne neden ihtiyaç duyulur?
Bu makaleyi yazmamdaki asıl neden, dünyada çok nadir görülen “erkekler birliği” adı altında bir yapılanmanın olmasıdır. Sosyo-psikolojik acıdan araştırılması gerektiğini düşündüğüm bu yapılanmanın kurucuları ve devam ettirenleri ve hatta destekçilerinin, amacını anlamış olmamamdandır.
Kadın örgütleri neden var?
Kadın örgütleri, kadınların toplumsal, ekonomik ve politik alandaki haklarını savunmak, cinsiyet eşitliği mücadelesine destek olmak ve kadınların yaşamlarını iyileştirmek için kurulmuş kuruluşlardır.
Kadın örgütleri, kadınların haklarını korumak ve geliştirmek için yasal reformları teşvik ederler. Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, cinsel ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim, kadınların ekonomik güçlenmesi gibi konular bu çerçevede ele alınabilir.
Kadın örgütlerinin varlığı, cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında ilerleme sağlamak için kritik öneme sahiptir ve bu örgütlerin çabaları, daha adil ve eşitlikçi bir toplumun oluşturulmasına katkıda bulunur. Yani elinden alınan en insani yaşam koşullarını geri almak için bir araya gelmektir.
Erkek örgütüne neden ihtiyaç duyulur?
Peki erkek örgütlenmesinin sizce mantığı nedir?
Bunu da siz yanıtlayın… | ©DerVirgül