“Kibirli olduğun için değil mi? Hayır, Adım Aslan olduğu için…”

Kibirli bir insan kendisinden kibirli diye söz etmez. Erdemli olduğunu kabul etmek erdemsiz bir davranış olacağı için erdemli olduğunu kabul etmeyerek kibirli olmadığı halde, kendisine kibirli diyen insan erdemli insandır […]

“Kibirli olduğun için değil mi? Hayır, Adım Aslan olduğu için…”

Bir zamanlar bir orman varmış Platon.

O ormanda bir Aslan yaşarmış ve dostu olmadığı için canı çok sıkılıyormuş. 

Halbuki aynı ormanda onunla aynı cinsten gelen diğer hayvanlar geceleri bir araya gelip sohbet ediyorlarmış. 

Aslan bunu duyunca, eşine “Bu gece bekleme geç geleceğim ” deyip o diğer hayvanların toplandıkları yere gitmiş. 

Hikâye bu ya Platon bu hayvanların tıpkı bizim gibi toplandıkları evleri varmış. 

Aslan, bahsedilen yeri bulunca kapıyı hafifçe vurup açılmasını beklemiş. 

Kapıyı simsiyah bir Panter açmış. 

Aslanı şöyle yukarıdan aşağıya süzdükten sonra “Buyurun ne vardı?” diye sormuş. 

Aslan yüzüne hoş bir gülümseme yerleştirip gayet kibar bir şekilde “Efendim” demiş. ”Ben duydum ki kardeşlerim geceleri burada toplanıp sohbet ediyorlarmış. Efendim, ben de ne zamandır arkadaşım olmadığı için şu ormanda gezip durmaktayım. Şayet rahatsızlık vermezsem bu güzide topluluğa katılmak isterim.”

Panter hiçbir şey söylemeden, gayet soğuk bir edayla kapıyı biraz daha aralayıp Aslanı içeri almış. 

Aslan içeri girince herkesi kafasıyla selamlamış ve kendisine yer göstermeleri için beklemiş. 

Çita biraz açılarak ona daracık bir yer vermişler. 

Aslan hiç şikâyet etmeden gösterilen sığışmaya çalışmış. 

Başköşede oturan Kaplana dönüp yine gayet kibar bir tavır ve nazik bir ses tonuyla “Efendim rahatsızlık verdim sizlere de…”demiş.

Fakat hiç kimseden ses çıkmamış yine. Soğuk soğuk birbirlerine bakmaya devam etmişler.

Sessizlik devam edince yine Aslan konuşmaya başlamış. 

“Bu gerçekten ne hoş bir topluluk böyle! Bana kapıyı açan Panter dostumuz mesela… O simsiyah tüylerinin gece ay ışığında parıldadığını görüp de hayran olmayan var mıdır efendim? Ya avını yakalamak için tuzağını kurup bir anda atılan Pars’ın çevikliğine ne demeli… Ya uzak bir mesafeden baş döndürücü bir süratle akıp gelen Çitanın hızı… Ya Kaplan’ın heybetli vücuduyla gururlu bir şekilde salınışını görüp de hayran olmayan var mıdır?” İşte bu sözlerle hepsini övmüş.

Fakat yine de ona cevap veren ve teşekkür eden olmamış. 

Aslan nihayet “Efendim” demiş. “Galiba size rahatsızlık verdim. İyisi mi daha fazla uzatmadan kalkıp gideyim.” 

Hiçbirinden ses gelmeyince kapıya doğru yürümüş ve mahzun bir şekilde oradan ayrılmış. 

O çıktıktan sonra arkasından kapıyı kapatan Panter “Ne kadar kalın bir sesi vardı duydunuz mu?” demiş. 

Başını sallayan Pars “Bir de konuşurken o kocaman ellerini savurup durmaz mı!” diye söylenmiş.

Çita da söze girmiş ve “Zaten koca kıçıyla gelip iki kişilik yere kuruldu” demiş. 

Bütün bu sözleri onaylayan Kaplan da “ O kocaman kafasıyla, o yeleleriyle ne anlatmak istiyordu? diye eklemiş. 

Sonra hep birlikte “Evet evet demişler çok kibirliydi.”

İşte böylece bizim Aslan evine dönmüş.

Onu geç saatte bekleyen eşi erkenden dönmüş olarak görünce alaycı bir şekilde “Ne oldu? demiş “Seni aralarına almadılar mı?” 

Aslan başını önüne eğip “Hayır” diye cevap vermiş. 

Eşi “Kibirli olduğun için değil mi?” diye tekrar sormuş. 

Aslan bu kez kocaman başını gururla kaldırmış ve “Hayır” demiş. 

“Adım Aslan olduğu için…” | DerVirgül 

Kaynak | Platon’un Aşkı / Rafet Elçi /Sayfa 137

Yayınlama: 29.06.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.