Avusturya’ya gelen ilk nesil erken mi yaşlandı? | Ayrımcılık yaşlanmayı hızlandırıyor

Avusturya’ya gelen ilk nesil erken mi yaşlandı? | Ayrımcılık yaşlanmayı hızlandırıyor

Ayrımcılık yaşlanmayı hızlandırıyor mu?

Ayrımcılığa maruz kalmanın yaşlanmayı hızlandırabileceği bulundu.

Daha önceki çalışmalarda ayrımcılığın depresyon ve kalp hastalıkları gibi problemlere yol açtığı ortaya konmuştu. Bu rahatsızlıklar yaşlanmayı hızlandırabilirken, yeni araştırmada moleküler düzeydeki yaşlanma incelendi.

Yaklaşık 2 bin ABD’liden kan örneği alan ve onlarla anket yapan araştırmacılar stres ve yaşlanma sürecinin biyolojik etkilerini ölçmede kullanılan DNA belirteçlerine baktı. Katılımcıların yüzde 81’i beyaz, yüzde 19’u siyahdı. Cinsiyet dağılımı yüzde 55’e 45 kadınlar lehineydi. Katılımcıların yaş ortalamasıysa 53’tü.

Brain, Behavior, and Immunity-Health adlı hakemli dergide perşembe günü yayımlanan çalışma kapsamında katılımcılara üç farklı ayrımcılık biçimine ne kadar maruz kaldıkları soruldu: üstü kapalı veya daha hafif saygısızlıkları içeren gündelik ayrımcılık; polis şiddeti veya ev satın alamama gibi büyük ayrımcılık biçimleri ve çalışma ortamında haksızlığa maruz kalma veya fırsatların kısıtlanmasını ifade eden işyeri ayrımcılığı.

Araştırmacılar daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını bildiren kişilerin diğerlerine göre biyolojik açıdan daha hızlı yaşlandığını saptadı. Ayrıca gündelik ve büyük ayrımcılık biçimlerinin, işyerindekinden çok daha ciddi etki yarattığı gözlemlendi.

Çalışmanın yazarlarından Adolfo Cuevas bulguları şöyle değerlendiriyor:

Ayrımcılığa maruz kalmanın yaşlanma sürecini hızlandırdığı anlaşılıyor. Bu da hastalıklara ve erken ölümlere katkı sağlayarak sağlık eşitsizliklerini körüklüyor olabilir.

Araştırma ekibi stres hormonu kortizol salgılama ve düzgün uyuyama gibi, ayrımcılığa verilen diğer tepkilerin de yaşlanmayı hızlandırabildiğini düşünüyor.

Cuevas “Sağlıkla ilgili davranışlar bu eşitsizlikleri kısmen açıklasa da muhtemelen psikososyal stres faktörlerini biyolojik yaşlanmaya bağlayan bir dizi süreç mevcut” diyor.

Yeni çalışmada ayrımcılık ve yaşlanmanın ırklar arasında değiştiği kaydedilirken, bununla ilgili dikkat çekici bir bulgu de edinildi. Daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını bildiren siyahların biyolojik yaşı daha yüksekti ve daha hızlı yaşlanıyordu.

Öte yandan beyazlar daha az ayrımcılık deneyimi aktarırken, bunun yaşlanmaları üzerindeki etkisi daha büyüktü. Bu durumun, beyazların daha az başa çıkma mekanizması geliştirmesinden kaynaklanabileceğini düşünen araştırmacılar çalışmada şöyle yazdı:

Yaşamları boyunca sürekli ayrımcılığa maruz kalan siyah Amerikalıların bu stres faktörünü yönetmek için daha dayanıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesi; ayrımcılığa daha az maruz kalan beyaz Amerikalıların ise bunun etkilerine karşı daha hassas olması mümkün.

Avusturya’ya gelen ilk nesil erken mi yaşlandı?

Bilimsel tespitlerin yanı sıra pratik yaşamda süre gelen bir yaşam mücadelesi veren ilk neslin, en büyük sorunu ayrımcılığa uğradıklarını “beden diliyle” anlamış olmalarıdır. Almanca konuşma ve anlama konusunda yetersiz olan işçiler, Avusturya resmi tatillerini bilmedikleri için fabrikalara çalışmaya gittikleri ve beden dili olan alay etme ve gülme gibi beden dilinde uğradıkları aşağılanmayı, “geri dönecekleri” umudunun büyüklüğü arasına sıkıştırmış ve görmezden gelmişlerdir.

Ancak her ülkede göçmenlere karşı gelişen ön yargıların ayrımcılığından kurtulamamış, Almanca bilmedikleri için, ayrımcılığı beden dilinde anlamaları bilinçli bir şekilde uygulanmıştır. Ayrımcılığın içeriliğini dahi anlamayan göçmen işçiler, kendilerine yapılan ayrımcılığı “ırkçılık” olarak tanımlamış ve bu ırkçılığı kamusal olarak yapıldığına inanmışlardır. Kamusal anlamda ırkçılık yapıldı iddiası tartışmaya açık olsa da ayrımcılığa maruz kalan ilk nesil, çocuklarına kamusal ırkçılık olduğu teorisini miras bırakmıştır.

İkinci nesil Almancayı çok iyi anladığından, yerli halkın ilk nesle karşı alışıla gelmiş ayrımcılığın çözümlemesini yapmış ve babalarına layık görünen bu davranış nedeniyle, yerli halka karşı, karşı bir nefret duygusuna bürünmüştür.

Her iki nesil ayrımcılığa farklı şekillerde maruz kalmış ve yukarıda açıklanan bilimsel sonuçlar doğrultusunda erken yaşlanma eğilimin maruz kalmışlardır.

Zira, ilk ve ikinci nesil göçmen işçiler emekli olduktan sonra yerli halkın emeklileri kadar uzun süre yaşamamışlardır. Tabi ki bunun coğrafi ve diğer etkenlerden dolayı farklılık gösterdiği gerçeği yadsınamaz. Ancak ayrımcılığın verdiği psikolojik sonuçların insan yaşamındaki etkisi de göz ardı edilemez. | ©DerVirgül

Yayınlama: 15.05.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.