Viyana’da Şiddet Tesadüf Değil, Toleransın Ürünü

26 Temmuz 2025’te Viyana’da düzenlenen neofaşist “Kimlikçi” yürüyüşün ardından, iki kişi rastgele hedef alınarak metroda darbedildi. Yüzlerine yumruklar, karınlarına tekmeler indirildi.
| Haberin videosu:
Viyana metrosunda yapılan bu insan avı, birkaç dakikalık bir linçten ibaret değil. Bu olay, devletin neye göz yumduğunu, kimi koruyup kimi yalnız bıraktığını, polisin kimin çağrısına ne zaman kulak verdiğini net biçimde ortaya koyuyor.
Polis Ne Zaman Gelir?
Mağdurlar, saldırıdan kaçıp bir restorana sığındı. İki kez polisi aradılar. Gelmedi.
Ancak 30 dakika sonra, yakındaki bir sinagog önünde duran polis memuruna bizzat ulaşınca bir ekip yönlendirildi.
Bu bir koordinasyon eksikliği değil, bir politik tercihtir.
Çünkü aynı gün, Neonazi yürüyüşünü adım adım takip eden polisler, yürüyüş bittikten sonra oluşacak şiddet potansiyelini çok iyi biliyordu.
Bu, yalnızca mağdurları yalnız bırakmak değil, failin cesaretini de beslemektir.
Devletin kolluk gücü, kimin canına değer biçtiğini bu gecikmeyle açıkça göstermiştir.
Neonazi Gruplar: Tanzbrigade & Division Wien
Olayın failleri, Avusturya’nın iç güvenlik servisleri tarafından yani istihbarat tarafından şiddet eğilimli ve organize olarak tanımlanan “Tanzbrigade” ve “Division Wien” adlı Neonazi yapılar.
Ama bu gruplar sadece Telegram’da değil, artık sokakta da örgütlü.
Kasım 2024’te bir Ortodoks Yahudi’yi,
Şubat 2025’te doğum günü kutlayan bir grup insanı,
Temmuz 2025’te ise metroda iki genci hedef aldılar.
Sorulması gereken soru basit:
Bu grupların isimleri neden her defasında tekrar eden bir kabus gibi anılıyor ama hiçbir zaman dağıtılmıyor?
Neden Viyana’nın göbeğinde bu kadar organize bir şiddete karşı caydırıcı bir hukuk ve güvenlik politikası uygulanmıyor?
“İfade Özgürlüğü” Maskesi
Neofaşist grupların yürüyüşleri “ifade özgürlüğü” kisvesi altında düzenleniyor.
Ama yürüyüşler bitince yaşananlar bir “görüş açıklama” değil, açık şiddet.
Kimlikçilere polis koruması sağlanırken, onların ardından sokakta kalan insanlar korunmuyor.
Devletin güvenlik aygıtı, faşizme değil, onun sonuçlarına müdahale ediyor – o da ederse.
Bir Toplum Sessiz Kalırsa
Eğer bu olay sadece birkaç “aşırıcının” suçu olarak görülürse, sistemik şiddetin üzeri örtülür.
Oysa bu, Neonazilere göz yuman bir güvenlik politikasıdır.
Bu, polis çağrısını yanıtsız bırakarak kimlikli-kimliksiz her vatandaşa “Siz ikinci sınıfsınız” mesajı vermektir.
Bu, göçmenlere, Yahudilere, LGBTİ+ bireylere ve muhaliflere karşı sistemli bir korku üretimidir.
Son Söz: Viyana’da Şiddet Tesadüf Değil, Toleransın Ürünü
Her kim bu saldırıları münferit sanıyorsa, asıl tehlikeyi gözden kaçırıyor demektir.
Şiddet serbest bırakıldığında değil, görmezden gelindiğinde kökleşir.
Viyana sokaklarında Neonaziler tekrar tekrar aynı senaryoyu oynuyorsa, bu yalnızca onların cesareti değil; devletin suskunluğunun cesaretidir.|© DerVirgül