“Avusturya tarafsızdı – tarafsızdır – tarafsız kalacaktır” Ütopyası

“Avusturya tarafsızdı – tarafsızdır – tarafsız kalacaktır” Ütopyası

| Derleyen Adem Hüyük

Dönemin Başbakanı Karl Nehammer, 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra Avusturya’nın tarafsızlık tartışmaları gündeme geldiğinde, bu tartışmalara kapıyı kapatmak için şu ifadeyi kullanmıştı:

„Österreich war neutral, Österreich ist neutral, Österreich wird auch neutral bleiben.“ Türkçesi: [“Avusturya tarafsızdı, Avusturya tarafsızdır, Avusturya tarafsız kalacaktır.”]


“20’den fazla siyaset bilimci, uluslararası hukukçu ve diplomat, [Avusturya] tarafsızlığına dair 23 bölümde kapsamlı bir analiz sunan  bir derleme kitap yayımladı.”


Avusturya’nın tarafsızlığı, İkinci Cumhuriyet’in kuruluşundan ancak on yıl sonra kararlaştırıldı ve anayasanın bir “yapı taşı” değildir. Ulusal Konsey, tıpkı kabul edildiği gibi, her zaman üçte iki çoğunlukla onu kaldırabilir bir güce sahip oldu. Yani resmi olarak bir referandumu gerektirecek anayasa tarafından korunaklı bir öneme sahip değildir.

Zira, Avusturya’nın İkinci Cumhuriyet’in kimliğini “sürekli tarafsızlık” vurgusundan daha çok tanımlayan pek az şeyi olmuştur.

İsviçre örneği esas alınarak uygulanmaya çalışılan tarafsızlık ilkesi, Avusturya tarafından birkaç hafta içinde geride bırakılmış ve – İsviçre’nin aksine – Aralık 1955’te BM üyesi olmuştur.

1995’teki AB üyeliğinden ve Ortak Dış ve Güvenlik Politikasının gelişiminden bu yana Avusturya’nın tarafsızlığı bir kez daha köklü biçimde değişmiştir.

Ve en nihayetinde, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından beri birçok uzmanlar için şu soru gündeme geldir: Bu tarafsızlık hâlâ çağımıza uygun mu?

Ancak Avusturya’da bu tartışma gerçekten yürütülmüyor. Halk arasında tarafsızlık hâlâ aynı şekilde popüler – her kamuoyu yoklamasında katılımcıların üçte ikisi ile dörtte üçü tarafsızlıktan yana. Dolayısıyla siyasetçilerin bu tartışmayla yüzleşme isteği de düşük.

Nitekim 2022’de dönemin Şansölyesi Karl Nehammer şöyle ilan etmişti: “Avusturya tarafsızdı, Avusturya tarafsızdır, Avusturya tarafsız kalacaktır.” Yani “daima tarafsız”.

Şimdi ise 20’den fazla siyaset bilimci, uluslararası hukukçu ve diplomat, [Avusturya] tarafsızlığına dair 23 bölümde kapsamlı bir analiz sunan çok değerli bir derleme kitap yayımladı – tarihsel temellerinden, etik boyutuna, hukuki dayanaklarından, gelişimine ve İsviçre, İrlanda, Malta ile Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra NATO’ya katılmak için tarafsızlıktan vazgeçen İsveç ve Finlandiya ile kıyaslamalara kadar.

[Anayasa hukukçusu Peter Bußjäger’in katkısından ise şunu öğreniyoruz: Avusturya tarafsızlığının kaldırılması resmi olarak referandumsuz mümkün olsa da NATO’ya katılım için bu geçerli değildir.]

Kitabın çıkış noktası
2025, Avusturya’nın İkinci Cumhuriyet’in kuruluşunun 80. yılı, Devlet Antlaşması’nın imzalanmasının 70. yılı ve Avrupa Birliği’ne katılımının 30. yılı gibi birçok tarihî dönüm noktasını andığı bir yıl. Bir başka, merkezi dönüm noktası ise 26 Ekim 1955’te kabul edilen Avusturya’nın tarafsızlığına ilişkin Federal Anayasa Kanunu oldu. Bu kısa tutulmuş iki maddelik yasa ile Avusturya Cumhuriyeti, 1955 sonbaharında, Müttefiklerin Devlet Antlaşması’nın imzalanması ve böylece egemenliğin yeniden tesis edilmesi için şart koştuğu şeyi yerine getirdi: İsviçre örneğine göre sürekli ve silahlı bir tarafsızlık.

“Kalıcı” tarafsızlık ifadesi – Avusturya’da daha yaygın olan “daimi” tarafsızlık terimi gibi – süreklilik ve devamlılık çağrıştırsa da, tarafsızlığın anlamı ve siyasi pratiği 70 yıllık tarihinde büyük ölçüde değişime uğradı.

Bu değişim dört büyük aşamada gerçekleşti:

Birinci aşama: Konsolidasyon (1955–1970).
Avusturya, BM üyeliği ve diğer uluslararası örgütlerde yer almasıyla birlikte uluslararası ölçekte etkin bir tarafsızlık geliştirmeye başladı. Böylece İsviçre’nin 1945 sonrası tarafsızlık modelinden uzaklaşarak İsveç’in tarafsızlık modeline daha çok yaklaştı.

İkinci aşama: Genişleme [1970 – 1980’lerin ortası].
Bruno Kreisky’nin [SPÖ] şansölyelik dönemlerinde tarafsızlık, küresel bir angajmanın aracı olarak görüldü. Avusturya, uluslararası krizlerde arabulucu olarak rol aldı ve diplomasi merkezi olarak konumlandı. Bunun en görünür göstergesi, 1979’da açılan ve “BM-City” olarak da bilinen Viyana Uluslararası Merkezi’nin inşasıydı.

Üçüncü aşama: Yeniden yönelim [1980’lerin ortası – 2000’lerin ortası].
Doğu-Batı çatışmasının sona ermesi ve 1995’te AB üyeliği bu dönemin belirleyici gelişmeleriydi. Önceki küresel ölçekte iddialı tarafsızlık anlayışının yerini giderek “differansiyel tarafsızlık” aldı. Yani Avusturya, bazı alanlarda tarafsızlığını askıya alabileceğini kabul etti. Örneğin, BM’nin kolektif güvenlik sistemi çerçevesinde alınan kararlar veya AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası kapsamında uygulamaya konan önlemler. Buna Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinden sonra [1990] BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı yaptırımlara katılım da dâhildi.

Dördüncü aşama: Durgunluk [2000’lerin ortasından itibaren].
21. yüzyılda tarafsızlığın özü, değeri, gelişimi veya kaldırılması üzerine siyasi tartışmalar neredeyse durma noktasına geldi. Tarafsızlık, “differansiyel” ve “de-politize” bir hal aldı. Tartışmalar daha çok hukuki açıdan belirli önlemlerle uyumlu olup olmadığına odaklandı – örneğin Avusturya’nın yakın zamanda Avrupa hava savunma girişimi Sky Shield’a katılımı gibi.

Bu de-politizasyonun sebeplerinden biri, Avrupa’da şiddetli çatışmaların artık geçmişte kaldığı ve Avusturya’nın AB ve NATO’nun genişlemesiyle birlikte jeopolitik konumundan ötürü tarafsızlığın siyasi boyutunu yeniden ele almak zorunda olmadığı düşüncesiydi. Diğer yandan, de-politizasyon Avusturya hükümetlerine hem AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’na katılımı sürdürme, hem de halkın güçlü tarafsızlık arzusuna cevap verme imkânı verdi.

Ukrayna Savaşı sonrası tartışma girişimleri
Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik tam ölçekli işgalinden bu yana, özellikle bilim insanları, gazeteciler, eski siyasetçiler ve diplomatlar, tarafsızlık üzerine bir tartışma başlatmaya çalışıyor. Ancak hükümet ve muhalefet partilerinin temsilcilerinden gelen tepkiler, işgalin üçüncü yılına kadar, genelde çekimser ya da olumsuz oldu. Buna karşılık, Mart 2025’ten beri görevde olan ÖVP, SPÖ ve NEOS hükümeti, Avusturya’nın tarafsızlığı ile güvenlik ve savunma politikasında [askeri] dayanışma arasındaki ilişkiyi gündeme getirme ve “içerik bakımından geniş tabanlı bir güvenlik politikası tartışması” başlatma isteğini gösterdi. Bu durumun, tarafsızlığın doğası ve değeri üzerine daha derin bir tartışmaya yol açıp açmayacağı ve Avusturya tarafsızlığının evriminde yeni bir aşamayı başlatıp başlatmayacağı henüz belirsiz.

Tarafsızlığın “siyasi mit”e dönüşmesi
Avrupa’da güvenlik politikalarında bir “dönüm noktası” yaşanmasına rağmen Avusturya’da tarafsızlık üzerine bir tartışma başlatılamamış olmasının üç nedeni var. Birincisi, tarafsızlığın İkinci Cumhuriyet boyunca siyasi bir mite dönüşmüş olması. Siyasi mitler, bir topluluğun kuruluşunu, gelişimini ve özünü anlatan hikâyelerdir ve topluluğun birlikteliği için önemlidir. Bu tür anlatılar, olayları ve aktörleri seçici, yorumlayıcı ve idealize edici biçimde aktarır; buna rağmen, topluluğun üyeleri tarafından gerçek olarak kabul edilir ve değer görür. |© DerVirgül

Kaynak:

Österreichs Neutralität: Recht, Politik und Gesellschaft – Eine Debatte” Türkçesi: [Avusturya’nın Tarafsızlığı: Hukuk, Siyaset ve Toplum – Bir Tartışma]

20’den fazla siyaset bilimci, uluslararası hukukçu ve diplomat, [Avusturya] tarafsızlığına dair 23 bölümde kapsamlı bir analiz sunmuş ve bu araştırma makaleler, Martin Senn ve Jodok Troy tarafından derlenerek kitap yayımlanmıştır.

A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.