Türkü ve Diyalektikle Hayatı Tespih Yapmak
| Adem Hüyük
“Hayatı tespih yapmak” türküsünün dizelerinde olduğu gibi, her anımız bir boncuk, her kırılma bir düğüm…
Her bir boncuk, gözyaşımız, her düğüm, bir hayal kırıklığı… Hayatı anlamlandırmaya çalışırken bu metafor hem duygusal hem de felsefi bir derinlik sunar.
Kant, bu yolculukta bize bir başlangıç noktası sunar: bilimsel bilgi ve felsefenin sınırlarını belirler, metodolojiyi ortaya koyar ve kültürel diyalektiğin üretebileceği illüzyonlara karşı uyarır. Böylece birey, kendi akıl yürütmesini izleyebileceği bir boş diyalektik alan bulur. Hayatın boncuklarını saymak, onları fark etmek, akıl yürütmenin ilk adımıdır.
Hegel ise Kantçı paradoksu alır ve özgürlüğün, tarih içinde, zaman kategorisinde ve köle-efendi ilişkisi bağlamında diyalektiğin sonunda gerçekleşeceğini göstermeye çalışır. Ona göre tez ile karşı tez arasındaki süreç, yalnızca soyut bir illüzyon değil, tarihsel ve içkin bilinç deneyimlerinin rasyonel olarak gelişen gerçekliğidir. Tarih, diyalektik ve bilimsel mantığa uygun hareket ettiğinde rasyonel bir gelişim gösterir; Hegel’in ünlü sözü burada anlam kazanır:
“Rasyonel olan etkin gerçektir; etkin gerçek olan rasyoneldir.”
Gerçekliğin illüzyon olarak algılanması, kavramsal netlik kazanmadığı durumlarda ortaya çıkar. Hegel, tarihsel aklı okuyarak sıkı ve anlaşılır bir kavramsal betimleme sunar; böylece herkes tarihsel sürecin mantığını kavrayabilir.
Marx: Diyalektiği Somutlaştırmak
Marx, Hegel’in tarih anlayışını alır ama onu soyut bilinçten somut maddi koşullara taşır. Ona göre tarih, yalnızca fikirler üzerinden değil, toplumsal üretim ilişkileri ve ekonomik gerçeklikler üzerinden şekillenir. Marx’ın katkısı üç başlıkta özetlenebilir:
- Çelişkiler Ekonomik Temellidir: Toplumdaki çatışmalar, üretim ilişkileri ve sınıf mücadeleleri ile belirlenir.
- Özgürlük Maddi Koşullarda Gerçekleşir: Fikirde özgürlük yeterli değildir; toplumsal ve ekonomik koşulların dönüştürülmesi gerekir.
- Diyalektik Pratikle Somutlaşır: Hegel’in transandantal diyalektiği somut tarihsel süreçleri açıklamada yetersizdir; gerçek diyalektik, toplumsal deneyim ve emek pratiğiyle ortaya çıkar.
Böylece Kant, bireye ve akla sınırlı bir alan açar; Hegel, bu alanı tarihsel ve bilinç temelli bir diyalektiğe genişletir; Marx ise diyalektiği somut maddi koşullara indirger ve tarihsel rasyonelliği toplumsal mücadeleye bağlar.
Diyalektik Nedir?
Diyalektik, basitçe çelişkili güçler veya fikirler arasındaki etkileşim ve gelişim süreci olarak tanımlanabilir.
- Kant için, bireyin kendi aklını ve sınırlı bilgi alanını izleyebileceği bir düşünsel tartışma alanıdır.
- Hegel için, tarih ve bilinç içinde tez ve karşı tezin çatışması yoluyla ortaya çıkan rasyonel gelişimdir.
- Marx için ise, toplumsal ve ekonomik çelişkilerin pratiğe dönüşmesi, sınıf mücadeleleri ve üretim ilişkileri üzerinden hayat bulan somut bir süreçtir.
Kısaca, diyalektik, bir şeyin gelişmesini sağlayan karşıtlıklar ve çatışmaların mantıksal sürecidir.
Hayatı tespih yapmak metaforunda ise, her boncuk bir deneyim, her düğüm ise bu karşıtlıkların ve çatışmaların izidir.
Türkü ve Felsefenin Buluşması
“Hayatı tespih yapmak”, yalnızca bir türkünün sözü değildir; felsefi bir metafordur. Kant, boncukları saymayı öğretir; Hegel, dizilişlerini ve bağlantılarını gösterir; Marx ise boncukları tutan ip ve toplumsal koşulları açığa çıkarır.
Hayatın boncuklarını fark etmek, onları anlamlandırmak ve her birini bir ders olarak görmek; hem bireysel farkındalığı hem toplumsal bilinci besler. Her boncuk hem bir deneyim hem bir tarihsel gerçeklik, hem de bizi geleceğe taşıyan bir işarettir.
“Hayatı tespih yapmak” türküsü, Kant’tan Marx’a uzanan felsefi yolculukla birleştiğinde, yaşamın anlamını hem akılla hem yürekle kavramayı sağlar. | ©DerVirgül
