“Bana sokağa çıkma yasağının fotoğrafını çekebilir misin?”

Sokağa çıkma yasağı, geçen yılki kadar hissedilmese de – yasak Viyana’da da göze çarpıyor. Şehir ve toplu taşıma araçları ilk sokağa çıkma yasağındaki kadar boş değil ve bazı turistler hala şehir merkezinde dolaşıyor.

“Bana sokağa çıkma yasağının fotoğrafını çekebilir misin?”

Adem Hüyük 

Viyana da Pazartesi gününden itibaren tekrar karantinaya alındı – bu henüz her yerde açıkça fark edilmese de. 2020’deki ilk sokağa çıkma yasağı sırasında şehir merkezinde sadece birkaç kişi varken, bugün tablo farklı…

Her yerde yoğun bir teslimat faaliyeti var, yoldan geçenler de o kadar az değil, metrolarda dolu…

Toplu taşıma, trenlerin, otobüslerin ve tramvayların neredeyse boş olduğu ilk sokağa çıkma yasağının aksine, bugün önceki haftalarla neredeyse hiçbir fark yok. Kapalı dükkanlar nedeniyle sadece kesişme merkezlerinde ve ilgili alışveriş merkezlerinde önemli ölçüde daha az insan var. 

Bu Viyana toplu taşıma kurumu Wiener Linien tarafından yapılan açıklamada da kendisini gösteriyor. Açıklamaya göre, Viyana toplu taşıma araçları 2020 baharındaki ilk karantinada yüzde 80 daha az yolcu taşıdı. Bu orana bugün ulaşmak neredeyse imkânsız.

Sokağa çıkma yasağının sözlükteki karşılığı, “Sokağa çıkma yasakları sıkıyönetimde kullanılan bir denetim unsurudur ancak savaş, pandemi, afet veya kriz durumunda kamu güvenliği için sokağa çıkma yasakları da uygulanabilir” diye geçer. Yani, belirli düzenlemelerin geçerli olduğu bir zamanı belirten bir emirdir. 

Bu emri dinlemeyenler oluyor tabii…

Zaten bana her şey yasak diyordu, 20’li yaşlarda bir genç. Zaten parkta oturmanın neyi yasaktı…

Doğru parkta oturmak yasak değildi – yürüyüş yapmak, temiz hava almanın neyi yasak olabilirdi?

Ama gencin yasaklarla olan sorunu bu değildi sanırım. O aşıktı ve karşılık görmüyordu. Onunla konuşurken, sokağa çıkma yasağını ihlal eden ve gazetelere çıkan başka birisi geldi aklıma. 

Bu yılın başında Türkiye’de uygulanan sokağa çıkma yasağını ihlal eden gencin peşine polis düşmüş ve boğaz köprüsünde yakalanmıştı. 

“Ben aşk acısı çekiyorum”

15 Temmuz Şehitler Köprüsü Avrupa yakası girişinde kurulan denetim noktasında ‘dur’ ihtarına uymayan ve polise el kol hareketleri yaptıktan sonra kaçan aşığın aracı, köprü çıkışında polis ekipleri tarafından durdurulmuştu. 
Polislerin yasayı ihlal ettiğini hatırlatması üzerine, gencin yanıtı ise şöyle oldu: “Halim yok, ben aşk acısı çekiyorum, [sevdiği kızın ismini söyleyerek] duy sesimi” diye bağırmıştı. 

Sokağa çıkma yasağı genelgesine “aşk acısı çekenler için bir madde konulması gerekir” esprisine neden olan bu olay uzun zaman sosyal medyanın gündeminden düşmemişti. 

Viyana’da sabah saatlerinde işlerine giden ve şu saatlerde evlerine dönüyor. Sokaklar evlerinden zorunlu olarak çıkmak zorunda olan insanlarla dolu. 

Geçen yıl uygulanan sokağa çıkma yasağında sokaklar daha sakin ve boştu. Bugün sokakların kalabalık olmasının en büyük nedeni, salgının toplum üzerinde yarattığı bıkkınlık..

Salgın günlük yaşantımızın bir parçası olurken, en büyük tehlike ise onunla beraber yaşamaya alışmaktır. Çünkü insan, alıştığı zorluk karşısında mücadele yetisini kaybeder ve tutarlı bir şekilde onun üstesinden gelmekten vaz geçer. 

Korona salgını mücadele edilerek kazanılacak bir düşmandır. Bu nedenle yılgınlık ve bıkkınlık, zafere giden yolu uzatır ve salgına karşı verilen mücadele de daha çok kayıp vermemize neden olur. İnsan iradesi çok güçlü olmakla beraber, çok da kırılgandır. Veba gibi bir salgını atlatan insan, Korona salgınını da yenecek güce ve iradeye sahiptir.

Hayat bakmasını bilen için, parkta oturan aşık gencin platonik aşkı gibi saf ve güzel -, ve hayat sokağa çıkma yasağı olsa da resmi çizilecek kadar değerlidir. Bu değeri yaşayabilmek için Koronadan korunmalı ve toplumu korumalıyız. | DerVirgül

Yayınlama: 22.11.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.