Birinci Dünya Savaşı “Silah Kardeşliği”

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Çanakkale cephesinde 1916 yılında bir 15 cm Haubitz ağır topçu bataryası ve 24 cm havan bataryası hizmet vermiş ve toplamda 2400 er ve 170 subay Osmanlı orduları safında savaşa katılmıştı. Ayrıca altı hafif topçu bataryası, bir mekanik teçhizat taburu ve iki sahra hastanesi Suriye, Filistin, Süveyş ve Musul cephelerinde görev yapmıştı.

Birinci Dünya Savaşı “Silah Kardeşliği”

Veliaht prens Franz Ferdinand’ın 28 Haziran 1914’te Sarajevo’da bir Sırp militan tarafından öldürülmesi ve bir ay sonra da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarafından Sırbistan’a savaş ilan edilmesi ile başlayan ve yaklaşık 4 yıldan fazla süren savaşa Osmanlı tarafı 29 Ekim 1914 de dahil olmuştu.

Almanya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorlukları ve 11 Ekim 1915’te de Bulgaristan’ın bu cepheye katılması ile birlikte Rusya, İngiltere, Fransa ve diğer müttefiklerine karşı sürdürülen savaşta bütün ülkeler ağır kayıplara uğramıştı.

Savaştan mağlup ve parçalanarak çıkan tarafın üyelerinden Avusturya-Macaristan kaybolan esirler de dahil olmak üzere bir buçuk milyon, Osmanlı tarafı ise yine bir milyonun üzerinde kayıp vermişlerdi.

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun savaş sırasındaki asker ve teçhizat yardımı büyük boyutlarda olmasa da Osmanlı kuvvetlerine yine de önemli sayılabilecek yararlar sağlamıştı.

Çanakkale cephesinde 1916 yılında bir 15 cm Haubitz ağır topçu bataryası ve 24 cm havan bataryası hizmet vermiş ve toplamda 2400 er ve 170 subay Osmanlı orduları safında savaşa katılmıştı.

Ayrıca altı hafif topçu bataryası, bir mekanik teçhizat taburu ve iki sahra hastanesi Suriye, Filistin, Süveyş ve Musul cephelerinde görev yapmıştı.

1909 yılından I. Dünya Savaşının sonuna kadar, yaklaşık 10 yıl boyunca İstanbul’da, Avusturya-Macaristan Büyükelçiliğinde tam yetkili askeri misyon başkanı ve ataşe olarak görev yapmış olan Joseph Pomiankowski, savaşın çoktan sona ermiş ve taraflar arasında propaganda söylemlerinin geçerliliğini tamamen yitirmiş olduğu 1928 yılında yayımlanan kapsamlı eseri [Der Zusammenbruch des Ottomanischen Reiches – Erinnerungen an die Türkei aus der Zeit des Weltkrieges’de] şu dikkat çekici ifadeleri kullanıyordu: “Türkler dünyanın en iyi askerleri, Şarkın gerçek centilmenleri ve Ortadoğu halkları içinde en sempatik olanıdır. Buna rağmen Avrupalıların onlarla ilişki kurmaları genelde kolay değildir”.

Hanedanlar ve ordu komutanları arasında kurulmuş olan “Silah Kardeşliği”nin ayrı dil, din ve geleneklerden gelen halklar arasında da mümkün olabildiğince geçerli olabilmesi için propagandanın gücüne büyük ihtiyaç vardı. Bu yüzden döneminin tüm yazılı basınında, gazete ve dergilerde, kitaplarda, bayrak ve flamalarda, duvar afişlerinde İttifak’ı simgeleyen resimler, fotoğraflar ve birbirinden renkli desenler yer alıyorlardı.

Alman İmparatoru II. Wilhem, Avusturya-Macaristan İmparatoru I. Franz Joseph, Osmanlı Sultanı Mehmed Reşad ve yaklaşık bir yıl sonra bu cepheye katılacak olan Bulgar Kralı
I. Ferdinand’ın yan yana resimleri, özellikle Almanya ve Avusturya şehirlerinde yaşamın bir parçası haline gelmişti.

Madalyalardan yardım rozetlerine, Kızılhaç bantlarından kartpostallara, porselen ve cam ev eşyalarından müzik notalarına ve afişlere kadar her yerde Osmanlı İmparatorluğu simgeleyen motifler ve ay yıldızlı bayraklar bir zamanlar kuşatmalarla korku salmış oldukları Viyana sokaklarını ve dükkan vitrinlerini süslüyorlardı.

Avusturya-Macaristan savaş gemilerine çekilen görkemli İttifak flaması veya 30 Mart 1915’te Schönbrunn’da Bismark’ın 100’üncü doğum günü kutlamaları sırasında davetlilere okunan şiir ve açılan Türk bayrağı, ülke yönetimlerinin değişebilen politik çıkarlarının halklar arasındaki ilişkileri nasıl inişlere veya çıkışlara sürükleyebileceğinin eşsiz kanıtları olarak tarihe geçmekteydiler. | ©DerVirgül

Kaynak: Bahattin Öztuncay Tuna Kıyılarından İstanbul Boğazı’na

Yayınlama: 07.06.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.