Dün ve bugün yetmedi: Yarını da sattılar

2015’ten bu yana türbülansa giren Türkiye ekonomisi, AKP’nin sırtını dayadığı alt ve orta sınıfları sarsmaya devam ediyor. Cumhuriyet tarihinin ekonomik birikimlerini bir çırpıda harcayan AKP, çareyi seçmenlerin gözünü boyayacak büyük projelerde buldu. Torunlarımızı borçlandırarak geleceğimizi satışa sundu.

Dün ve bugün yetmedi: Yarını da sattılar

Bülent Mumay

3 Kasım 2002, Türkiye demokrasi tarihinin en önemli kırılmalarından birinin tarihi… O pazar akşamı sandıklardan iktidar çıkan partinin, 16 yıl boyunca ülkeyi tek başına yöneteceğini, iktidarı kazananlar dahil kimse beklemiyordu. Ancak gerek uluslararası konjonktür; gerekse popülist siyaset anlayışının, ömrünü uzatmak için her yolu kullanmasıyla AKP iktidarı 17 yaşına girdi.

Hakkını teslim etmek gerek. Erdoğan’ın müttefiklerini sıklıkla değiştirmeye dayanan Makyavelist liderlik anlayışı, bu uzun soluklu iktidarın en büyük avantajı. Ancak arka planda, iktidarın ömrünü uzatan ne Erdoğan’ın kutuplaştırıcı kimlik siyaseti, ne de uluslararası dengeler oldu. Büyük kitlelerin AKP’ye desteğinin temelinde, ekonomik istikrar yatıyordu. 2001’deki ekonomik krizle yıkılan iktidarın yerine gelen AKP, krizden sonra eski iktidarın IMF desteğiyle uygulamaya koyduğu yol haritasını miras edindi. Gerek ABD’nin 11 Eylül sonrasındaki “Müslüman demokrat” ihtiyacı, gerekse uluslararası piyasalardaki likidite bolluğunun da katkısıyla, ekonomik göstergeler hızla iyileşti.

2010’lara gelindiğinde gücünden emin olan AKP’nin devreye soktuğu başına buyruk politikalar, demokrasi kadar ekonomiye de darbe vurmaya başladı. Üretim yerine tüketim ekonomisi uygulayan AKP, sıkışmayı aşmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin neredeyse bir asırlık birikimini nakde çevirmeye başladı. AKP iktidara gelene dek 8 milyar dolarlık özelleştirme geliri vardı. AKP iktidarında ise 60 milyar dolarlık satış yapıldı. Kamunun 101 kuruluştaki payı satıldı. 10 liman, 85 elektrik santralı, onlarca maden sahasının aralarında bulunduğu binlerce taşınmaz satıldı.

VE DENİZ BİTTİ, HİKAYE DE…

Özelleştirmeden gelen para elbette katma değerli üretime gitmedi. Tıpkı yurtdışından alınan ucuz krediler gibi, milyarlarca dolar tüketime dayalı popülist ekonomi anlayışına harcandı. 2015 itibarıyladeniz bitti! Hem uluslararası piyasalarda rüzgar yön değiştirmeye başladı, hem de içeride satacak pek bir şey kalmadı. Anlatacak bir hikaye de… AKP’nin sırtını yasladığı inşaat sektörü de teklemeye başlayınca ekonomi türbülansa girdi. Ekonomik göstergeler bozulmaya başlayınca, kimlik siyasetinin tek başına yetmeyeceğini anlayan iktidar, AKP’ye gönül verenleri bir arada tutmak için oldukça tanıdık bir yönteme başvurdu.

“Her şeyin en büyüğünü yapma” sloganıyla vatandaşların gözünü boyama taktiğini devreye soktu. “Yeni Türkiye”nin yeni projeleri, evine götürdüğü ekmeği her geçen gün küçülenlere propaganda için yapılıyordu. Hayatında hiç geçmeyeceği köprü, bir kez bile kullanmayacağı havalimanı ile avutulmak isteniyor milyonlar. Başarısız olduğu da söylenemez. Kentlerin dışına inşa edilen devasa “şehir hastaneleri”, geçiş ücretleri dolara endeksli köprüler, deniz altı geçitleri… Son olarak da Erdoğan’ın “zafer anıtı” olarak ilan ettiği İstanbul’un yeni havalimanı… Dünü ve bugünü satanlar, seçmenlerin gözünü boyayacak bu projeler için, çocuklarımızın hatta torunlarımızın geleceğini ipotek etmeye başladı.

GELECEĞİMİZDEN TAKSİTLİ SATIŞ

Saray’a yakın müteahhitlere borçlandırıldık milletçe. AKP iktidarda olsun olmasın, şehirlerin dışına yapılan o dev hastanelere gitmeyen hastaların, devasa havalimanından uçmayan yolcuların parasını ödeyeceğiz yıllarca. Geçiş garantisi verilen köprülerin, tünellerin bedeli; geleceğimizden taksit taksit alınacak. Erdoğan’ın havalimanı açılışında“Sadece ‘sembolik’ 342 milyon Euro taahhüt edilmiştir” dediğine bakmayın.

Sayıştay raporuna göre, 12 yıl boyunca o müteahhitlere 6.3 milyar dolar gelir sözü verildi. Bağımsız analistlerin “imkansız” dediği o gelir elde edilemeyince, vergilerimiz devreye girecek. 

Türkiye’nin yarınlarını bugünden satmak, AKP için çifte kazanç anlamına geliyor. Hem “hizmet” gösterileriyle seçmenlerini konsolide ediyor, hem de siyasetini finanse eden işadamlarını Hazine üzerinden zengin ediyor. Her iki adım da AKP’nin iktidarını uzatmasına hizmet ediyor gibi görünüyor şimdilik. Satacak bir gelecek, daha büyüğünü yapacak bir inşaat kalmayınca, siyasetin ustası Erdoğan bakalım şapkasından nasıl bir tavşan çıkaracak?

Yayınlama: 05.11.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.