Haberi ilk yapan görünmezse, gazetecilik kim için var?

Adem Hüyük, Avusturya'nın Viyana kentinde yaşayan Türk gazetecidir. Gazetecilik kariyerinde, Avusturya'daki Türk toplumu, göçmen politikaları ve Avrupa'daki Türk diasporası üzerine analizler kaleme almıştır. ****Deutsch: Adem Hüyük ist ein türkischer Journalist, der in Wien, Österreich lebt. In seiner journalistischen Laufbahn hat er Analysen über die türkische Gemeinschaft in Österreich, Migrationspolitik und die türkische Diaspora in Europa verfasst.

Habercilikte herkesin görebileceği bir şeyi ilk fark eden olmak, bazen küçük bir başarı gibi görülür. Oysa bir fotoğrafın köşesindeki ayrıntıyı fark edip büyüten, kamuya açık bir veriyi halkın anlayacağı dile çeviren, bir sosyal medya paylaşımını kamu yararına dönüştüren kişi — işte asıl gazetecilik burada başlar.

Ama son zamanlarda yaşadıklarımız, beni bu temel soruyu yeniden düşünmeye itti:
Haberi ilk yapan görünmezse, gazetecilik kim için var?

Herkesin gördüğü bir sosyal medya paylaşımından içerik üreten gazeteci, bu içeriğin tüm haklarına sahip midir?

Demem o ki, sonradan birisi çıkıp “Benden gördüm ve haber yaptım” derse, ilk haberleştirenin hiçbir hakkı yok mu?

  • Herkesin gördüğü, sosyal medyada açıkça paylaşılan bir içerik [örneğin fotoğraf, video, mesaj], herkesin erişimine açık bilgi sayılır. Bunun kendisi üzerinde telif hakkı genellikle paylaşana aittir, ancak sosyal medya paylaşımları halka açık olduğu için içerikteki bilgi veya haber değeri açısından “haber yapma” özgürlüğü vardır.
  • Ancak gazetecilik mesleği açısından; bir haberi ilk fark edip araştıran, yorumlayan, analiz eden, bağlam kuran kişi veya kurumun editoryal emeği vardır. Bu emek, fikri mülkiyetin bir parçasıdır. Dolayısıyla, ilk haberi yapan kurumun veya gazetecinin emek hakkı [fikri katkı, haber yapma hakkı, editoryal özgünlük] vardır.
  • Başkalarının, aynı sosyal medya içeriğini alıp “Biz de gördük” diyerek aynen veya çok benzer biçimde haber yapması etik değildir. Hukuken kaynak gösterilmeden yapılan içerik kullanımı telif ihlali olmasa da mesleki etik ihlali sayılır.
  • İlk habercinin “haber yapma hakkı” dediğimiz hak, genel anlamda editoryal ve emek hakkıdır, tekel hakkı değildir. Yani aynı bilgi veya görsel başka mecralar tarafından da kullanılabilir, ama ilk haberin ortaya koyduğu özgün katkı ve emeğin görünür olması gerekir.
  • Bu yüzden, haber medyasında kaynak gösterme alışkanlığı önemlidir. Bu sadece adil davranış değil, haberin güvenilirliği ve gazetecilik etik ilkeleri açısından kritiktir.

Daha anlaşılır kılarsak:
Sosyal medyadan alınan içeriğin tüm hakları paylaşana ait olabilir, ancak haberi ilk yapanın emeği ve editoryal katkısı ona özgüdür. Başkaları haberi “Biz de gördük” diyerek kopyalayabilir ama bu, gazetecilik açısından doğru ve etik değildir. İlk haberin hakkı korunmalı, görünür kılınmalıdır.

Nehammer örneğiyle başlayayım…

Eski Avusturya Başbakanı Karl Nehammer’in İstanbul ziyaretini sosyal medya üzerinden fark ettik. Gösterişsiz ama anlamlı bir paylaşımdı. O paylaşımın arkasında ne vardı? Atıl Kutoğlu’nun daveti, Boğaz turu, Yerebatan Sarnıcı’na duyulan hayranlık ve elbette kültürel diplomasi. Bunları tek tek derledik, anlamlandırdık, haberleştirdik.

Birkaç saat sonra aynı içerik, başka sayfalarda kaynak belirtilmeden paylaşılmaya başlandı. Yani birini görüp yazmak gazetecilik; ilk göreni anmamak da sıradanlaşmış bir refleks olmuştu.

Sonra istatistikler geldi…

Avusturya İstatistik Kurumu’nun yayımladığı göç verilerini analiz ettik. Türkiye kökenlilerin demografik yapısı, kentlere dağılımı, yaş grupları ve vatandaşlık statüleri gibi onlarca satır veriyi okuduk. Haberleştirdik.

Cevap aynıydı:
“Veriler kamuya açık zaten.”

Evet, açık. Ama haber değildi.
Haber, Der Virgül’deydi.
Kamuya açık olması, onu işleyen gazetecinin emeğini yok saymak anlamına gelmemeli.

Viyana seçimleri: Rakamlar orada değildi, biz çıkardık

Viyana Eyalet Seçimlerinden sonra tercihli oy alan Türkiye kökenli siyasetçileri tek tek analiz ettik. Veri tablolarında ne “köken” yazıyordu ne “dil” ne de “milliyet.”
Ama kimlikleri biliyorduk.
Analiz ettik, haberleştirdik.
Ardından o rakamlar da bizim dışımızda yayıldı.
Kaynak yine yoktu.

Gerekçe tanıdık: “Biz de baktık.”

Viyana seçim günü: Haberi sabah biz verdik, diğerleri akşam yorumladı

2020 Viyana Eyalet Seçimlerinde olduğu gibi, 2025 seçimlerinde de sandıkların kurulduğu gün bazı cami ve derneklerin seçimle ilgisiz kermes ve kahvaltı etkinlikleri düzenlemesi dikkat çekti.
Bu durumu sabah saatlerinde haberleştirdik.
İnsanlara “Bugün seçim var” yerine “Bugün kahvaltı var” denmesini kamuya açık bir sorumluluk meselesi olarak gördük.
Haberde ne ima ettik ne üstü kapalı konuştuk.
Sadece bir tabloyu sunduk.

Saatler geçti. Seçim sonuçları akşamüstü netleşti. Bu kez bazı platformlar, yorumlarında “Seçim günü başka etkinlikler yapıldı” vurgusu yapmaya başladı. Oysa bu haber sabah saatlerinde yayımlanmıştı.
Kimin gündem belirlediği belliydi, ama yine kaynak yoktu.

Konsolosluk sayfaları: Girmek herkesin hakkı, ama…

Avusturya’nın Türkiye’deki konsolosluklarının sitelerine girerek bilgi topladık. Yeni açıklamaları, duyuruları, etkinlikleri haberleştirdik. Saatler sonra başka sayfalarda aynı içerikler vardı.
“Biz de girdik baktık.”
Evet, ama haberi sen yazmadın.
Çünkü haber sadece sayfaya girmek değildir.
Haber, oradan ne çıkardığındır.

Yapay zekâ ve gazetecilik: Kaynak gösterme sorumluluğu kime ait?

Günümüzde haber üretiminde yapay zekanın kullanımı giderek artıyor. Yapay zekâ devasa veri yığınlarını tarayıp hızlı özetler çıkarıyor, bağlantılar kuruyor ve haber metinleri oluşturuyor. Ancak unutulmamalı ki, yapay zekanın kendisi bir kaynak değil; o, var olan bilgiyi işleyen bir araçtır.

Bu nedenle, yapay zekâ üzerinden haber üreten platformların en önemli sorumluluğu, kullandıkları bilgilerin doğru kaynaklarını şeffaf şekilde göstermektir. Kaynak gösterilmeden yapılan yapay zekâ destekli haber üretimi, sadece etik değil; aynı zamanda güvenilirlik krizine de yol açar.

Yapay zekaya sormak için elbette zekâ gerekir, ancak onun çıktısını doğru, etik ve sorumlu biçimde kullanmak gazetecilik zekâ ve vicdanı gerektirir.

Bu sadece bizim sorunumuz değil

Der Virgül olarak bu yazıyı bir serzeniş olarak değil, bir çağrı olarak yazıyorum. Çünkü mesele sadece bizim emeğimiz değil. Gazeteciliğin kendisi:
Görmek, ayırmak, derlemek, bağlam kurmak, anlatmak ve doğruyu göstermektir.

Dijital çağda bilgiye ulaşmak kolaylaştı ama habere dönüşmesi hâlâ emek istiyor.
Bu emeğin görünmez kalmaması, sadece Der Virgül’ün değil, bu mesleğin geleceği için önemli.

Ve bu işin bir kuralı vardır:
Kaynak göstermek bir lütuf değil, mesleki bir zorunluluktur.

Yayınlama: 19.06.2025
Düzenleme: 19.06.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.