Herkesin “gazeteci” olduğu bir ortamda içerik üretmenin önemi
Bugün herkesin eline telefon alıp “gazetecilik” yaptığını iddia ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Oysa gazetecilik, hevesle ya da keyfe keder yapılacak bir iş değildir. Haber üretmek sorumluluk, disiplin ve ciddi bir emek ister. Çünkü gazetecilik, toplumun hafızasına dokunmak, olayları kayda geçirmek ve gerçeği gelecek kuşaklara aktarmak demektir.
İçerik üretmeyen, sadece hazır malzemeyi kopyalayıp yapıştıran, sosyal medya paylaşımlarını “haber” diye dolaşıma sokanlar bu mesleği kirletiyor. Gazetecilik; yazı bilinci, kaynak titizliği ve olaylara geniş bir perspektiften bakabilme yeteneği gerektirir. Bu bilinçten yoksun olanlar, sadece kendi heveslerini tatmin eder, topluma ise yanlış, eksik ve çoğu zaman yanıltıcı bilgiler bırakır.
Evet, sizi anlıyorum… Gazeteci olma hayaliniz var. Belki de olmuşsunuzdur da ben yanlış yorumluyorumdur. Ama tek bir kitabı sonuna kadar okumadıysanız, lütfen bizi yormayın. Ve daha da vahimi var: Haber sayfası açmak isteyen birisiyle konuştuğumda fark ettim ki bu kişi gazete bile okumuyor… Okuma ihtiyacı da duymuyor.
İçerik üreten gazeteci, haberi araştırır, doğrular, analiz eder ve kendi perspektifini ekler. Haber aktaran ise sadece gördüğünü tekrar eder, kopyalar, yapıştırır ve sorumluluktan kaçar.
Bana en çok sorulan ve eleştirdiğim kişiler tarafından üstü kapalı sorulmak istenen soru: “İçerik üretmek ne demek?” olmuştur.
Çok basit bir şekilde örnekle anlatayım. Hatırlarsınız, yakın tarihte Graz kentindeki bir okulda silahlı saldırı gerçekleşmiş ve 10 kişi hayatını kaybetmişti. Bu bilgiyi okuyucuya aktarmak haberciliktir. Çünkü haber ajanslardan servis edildi ve Türkçeye çevirerek yayımladık. Ancak daha sonra okulda bulunan bir Türkiye kökenli öğrenciyle röportaj yapıldı. Röportajı Anadolu Ajansı [AA] gerçekleştirdi. İşte bu röportajın gazetecilikteki karşılığı “içerik üretmektir.” Bunu Viyana’dan Graz’a giderek Der Virgül’de yapabilirdi; ama yapmadı […]
İçerik üretmek; araştırmak, analiz etmek, kendi dili ve üslubuyla yazmak, topluma değer katmakdemektir. Özetle, içerik üretmek, haber yaratmak, anlamlandırmak ve sorumlulukla aktarmaktır.
Öte yandan, Türkçe haber aktarıyorsak Türkçeyi kusursuz kullanmak zorundayız. [Bu eleştiri Der Virgül için de geçerlidir.] Dil bilmeyen, dilin inceliklerini kavramayan, imla kurallarına hâkim olmayan kişilerin gazetecilik iddiası abestir.
Habercilikte okuyucunun yozlaşmasına vesile olan bir diğer yetersizlik ise; Avusturya’da habercilik yapma iddiasıyla yola çıkanların Avusturya’nın tarihi, siyaseti, sosyal yapısı ve bugünkü gerçekliği hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamasıdır. Bu şekilde haber üretmek tam bir sorumsuzluktur. Gazeteci, bulunduğu coğrafyayı tanımalı, yaşadığı ülkenin kodlarını anlamalı ve gündemine hâkim olmalıdır.
Elbette, Avusturya’da işi hakkıyla, sorumlulukla yapan az sayıda insan da var. Onların emeğini teslim etmek gerekir. Ama onlar da istisna; genel tabloyu değiştirmeye yetmiyor. Çoğunluğun yaptığı ise gazeteciliğe değil, sadece “gürültüye” hizmet etmekten öteye gitmiyor.
Ve yine, hepimiz hata yapabiliyoruz zaman zaman. Önemli olan hatanın farkına varıldığında hatayı bir şekilde telafi etmek ve özeleştiri cesaretini gösterebilmektir. Habercilikte hata çok tehlikeli durumlar yaratabilmektedir.
Virgül olarak en son yaptığımız bir hatayı sizinle paylaşmak istiyorum. Viyana Eyalet Seçimleri öncesinde FPÖ Viyana, Türk adayını tanıtmak için Türkçe haber yapan sayfa yöneticilerini bir toplantıya davet etti. Yaşadığım sağlık sorunlarına rağmen davete katıldım. Benimle birlikte altı Türkçe haber sayfası yöneticisi toplantıda yer aldı. FPÖ Viyana lideri Nepp, seçimlerdeki adayı Mehmet Özay’ı tanıttı. Toplantı boyunca altı haber sayfası yöneticisi olarak iki saat boyunca Nepp’e soru sorduk ve sohbet ettik. Ancak seçimlerin ana öznesi olan Mehmet Özay’a soru sormak aklımıza gelmedi. Ben de yazdığım haberde “aday Özay hiç konuşmadı” vurgusu yapmıştım. Gazetecilikte bu tür bir ihmal, “karalama” olarak algılanabilir. Ertesi gün Mehmet Özay bizi arayarak, çok samimi bir şekilde, “Abi, siz bana hiç soru sormadınız, sonra hiç konuşmadı diye haber yaptınız” dedi. Bu arama, hatamızı fark etmemizi sağladı ve sorumluluğumuzu yerine getirmek için özeleştiri niteliğinde bir haber yayımladık.
Birde Yapay Zekâ haberciliği var…
Evet Der Virgül’de yazılan haber ve makalelerinde imla hatalarını düzenlemesi kapsamında yapay zekâ programlarından faydalanıyor. Zira bunu BBC dahil her haber ajansı yapıyor.
Yapay zekâ sizin için istediğiniz güncel haberi derliyor ve haber dilinde size sunuyor. Ancak yapay zekâ size bunu sunarken haberi topladığı kaynakları da tek tek yazıyor. Özellikle Avusturya’ya dair haberlerde, yapay zekada test ettiğim haber başlıklarında çoğunlukla birkaç haber sayfasından alınan haberlerden derleme yapılıyor ve kaynak olarak bu sayfalar gösteriliyor. Bu sayfalar arasında öne çıkanlar; Haber Journal, Havadis.at, Welg Medya, Yeni Vatan, Brücke Magazin ve Der Virgül olmaktadır. Ancak hiç kimse bu kaynakları “nasıl bir kibre bürünmekse” belirtme ihtiyacı duymuyor. Oysa sorumlu gazetecilik, sıradan bireylerin sosyal medya sayfalarınki kamuya açık paylaşımlarını dahi izin alarak ve kaynak göstererek yayımlamaktır. Bu onları küçültmediği gibi, yücelten bir davranıştır.
Yapay zekâ bir araçtır; haberin ana fikri, perspektifi ve değerlendirmesi her zaman sizin olmalıdır. Siz sadece “kopyala-yapıştır” yapıyorsanız hem kaynakları yok sayıyor hem de sorumluluktan kaçıyorsunuz demektir.
Yapay zekayı kullanmak için de belirli bir zekâ seviyesine ihtiyaç var!
Unutulmaması gerekenlerden biri de: Her cümlesinde “ben gazeteciyim” diyenlerin gazeteci olduğunun gerçeğidir. Gazeteci, kimliğini her yerde açıklayan değil, daha bağımsız ve etki altında kalmamak için gizleyendir.
Haber sayfalarında hitap ettikleri topluma hükmeden kurumlara karşı, bir tek eleştirel haber yayımlayamayan veya yayımlamayanlar, okuyucuya post pembe bir dünya sunmaktadırlar. Pembe dünya sunanların aslında rengi, 100 Euro’luk banknotların üzerindeki “yeşildir.”
Gerçek gazetecilik, suskunluğun, korkunun ve yalanın hüküm sürdüğü yerde gerçeği dile getirmektir. Bunun için sorumluluk bilinciyle içerik üretmek, dili ve coğrafyayı tanımak ve mesleğe ciddiyetle yaklaşmak zorunludur. Aksi halde, “gazeteci” etiketi taşıyan herkes, aslında gerçeği değil, yalnızca kendi cehaletini yayar.