Öfkenin Kaynakları
Günlük hayatımızda çok büyük yere sahip bu duygu, çoğunlukla bir sorun olarak karşımıza çıkar. Gün içinde birçok kez öfkeleniriz, kendimizi tutmaya çalışırız, kendimizi çok tuttuğumuz zaman da öfkemiz başka yerlerden fışkırır. Sonra özür dileriz belki de dilemeyiz. Bu yazı dizisinin amacı öfkeyi kontrol edebilmek için onu anlamaya çalışmak olacak. Bir şeyi kontrol edebilmek için tanımak gerekir. Günlük hayatımızda bu kadar yer kaplayan bu duygu aslında nereden gelmektedir?
Bütün insanlar iki temel dürtü grubuyla doğar bunlar: yaşam ve yıkım dürtüleri. Bunlardan birincisi beslenme cinsellik gibi haz veren yaşantılara ulaşmak üzere başka insanlarla yakınlaşmamızı sağlayan dürtüleri içerir. İkinci grup dürtüler zevk almamızı engelleyen şeylerden uzaklaşmayı, bize sıkıntı veren şeyleri yok etmeyi sağlayan dürtüleri içerir.
Bu iki dürtü en başta çok saf halleriyle görünür. Daha önceki yazımızda da bahsettiğimiz gibi öncelikle bebek bu dürtülerle çok ilkel bir şekilde başa çıkar. Hatta diyebiliriz ki bebek bunlarla başa çıkmaz, bunlar bebeğin başına gelir. İyi olan her şeyi kendine atfeder kötü olan her şeyi dışarıya atar. O yüzden dışarısı ve yabancı olan her şey bebek için korkutucudur çünkü zaten kendi dışarı attığı kötü şeylerden oluşur. Bebeğin saldırganlık dürtüleri bakım verenin ilgisi ve sevgisinin yarattığı etkiyle, yaşam dürtüleriyle kaynaşmaya başlar, bebek için kontrol etmesi daha kolay şeylere dönüşür. Bu ideal durumdur. Eğer çocukta doğuştan olmak üzere yüksek bir yıkıcılık dürtüsü varsa ya da bakım veren eğer bu agresif dürtüleri yeterince yumuşatamazsa, bu durum, ileride kişinin hayatında öfke nedenli sorunlara yol açar. Kişi, bu bahsettiğimiz, iyi yaşantılarla etkisi azaltılmamış ham öfkesini kendine çevirirse takıntı ya da depresyon gibi ruhsal sorunlar yaşar. Etrafına çevirirse yasayla başı derde girer, topluma zararlı biri olur.
Buradan çıkarım yapabileceğimiz gibi öfkesiz insan olamaz, öfke herkeste vardır çünkü bu doğuştan gelen bir dürtünün etkisidir. Kişinin yapabileceği şey, kendi öfkesinin farkında olmasıdır. Yani psikanalitik anlamda bunun bilincinde olması, bilinçdışına bastırmadan yaşaması ve bunu kontrol altına almasıdır. Biraz önceki düşünceye referans vererek şöyle de diyebiliriz: Yıkıcı dürtülerini yaşam dürtülerinin hizmetinde kullanabilecek olgunluğa sahip olmak, güçlü bir kişiliğin temelidir. Bu ne kadar ideal bir durum olsa da her ideal gibi oraya doğru gitmek insanın görevidir. Devam edeceğiz. |© DerVirgül