Sivas Kongresi | Anadolu’nun Uyanışı
Tam 106 yıl önce, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta milletin kalbinden yükselen bir ses, Türk’ün diğer bir yanıyla Anadolu insanının istiklâl yolunu aydınlattı. Sivas Kongresi, yalnızca bir kongre değil;
Türklüğün bağımsızlık yeminiydi.
Türk’ü manda ve himayenin insafına bırakmak isteyen teslimiyetçilere rağmen Sivas’ta verilen karar açıktı: “Manda ve himaye kabul olunamaz.”
Bu cümle, Türk’ün asla boyunduruk altına girmeyeceğinin, kendi kaderini kendi tayin edeceğinin ilanıdır.
Sivas Kongresi’nde bir başka tarihi karar daha alındı: “Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.”
Bu ilke, sadece dönemin şartlarına değil, bugüne de ışık tutan bir uyarıdır. Çünkü vatan toprağını parçalamak isteyenler dün olduğu gibi bugün de vardır. Ve bilmelidirler ki, karşılarında Sivas ruhuyla dirilen Türk milleti vardır.
Sivas, Atatürk’ün önderliğinde halkın iradesini merkeze alarak, milli mücadelenin omurgasını kurduğu yerdir. Çünkü Sivas tarih boyunca baş eğmeyenlerin, dik duranların şehri olmuştur. Bu karakter yapısını Sivas Kongresi’nde de göstermiştir. Sivas Türklüğün onurunu ve bağımsız yaşama iradesini haykırdığı yerdir. Bu yüzden Sivas Kongresi, yalnızca siyasi bir toplantı değil, Türklüğün geleceğe uzanan yol haritasıdır.
Bugün bizlere düşen görev, Sivas’ta yakılan o meşaleyi taşımaktır. Tam bağımsızlıktan taviz vermemek, milli birliği her türlü çıkarın üstünde tutmak ve Türklüğü çağdaş dünyada güçlü bir özne kılmaktır.
Sivas’ın üzerinden 106 yıl geçti. Fakat ruhu hâlâ canlıdır. Çünkü Sivas, bir tarihin kapanışı değil; Türklüğün ebedî istiklâl andıdır. Unutulmamalıdır ki Sivas, Türk milletinin özü; Türk geleneklerinin ve Türk karakterinin Orta Asya’dan Anadolu’ya taşındığı yerdir.
Türk milleti ne manda tanır, ne himaye!
Vatan birdir, Türk milleti tektir ve bağımsızlık sonsuza dek sürecektir.