Sudan | Altın, silah ve enkaz arasında kalan yatırımlar
Afrika haritasına uzaktan bakınca, Sudan bir “geçiş ülkesi” gibi görünür: Arap dünyasıyla Afrika’nın kara damarını birbirine bağlayan ince bir köprü. Fakat o köprü bugün çökmüş durumda. Sudan iki yıldır iç savaşın pençesinde. General Abdülfettah el-Burhan’ın ordusu ile Muhammed Hamdan Dagalo’nun yönettiği Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında süren savaş, sadece Hartum’u değil, Türkiye’nin 15 yıllık Afrika hayalini de enkaza çevirdi.
Türkiye’nin Sudan’a yaptığı kamu ve özel sektör yatırımları 3 milyar doları buluyordu. Hartum Havalimanı inşaatı, Sevakin Adası restorasyonu, TİGEM’in 780 bin hektarlık tarım girişimi… Hepsi birer “Afrika açılımı” vitriniydi. Bugün bu projelerin çoğu sessizce rafa kalktı; bazıları yağmalandı, bazıları harabeye döndü. Sudan’da sadece silahlar konuşuyor, ve o silahların sesi Abu Dabi’den duyuluyor.
Kimin eli kimin cebinde?
Sudan’daki savaşın ipleri, artık Sudanlıların elinde değil.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), sahadaki en güçlü dış aktör haline geldi.
BM raporlarına göre, sivillerin öldürüldüğü saldırılarda kullanılan mühimmatların çoğu BAE menşeli. Abu Dabi yönetimi, Somali ve Libya üzerinden HDK milislerine dron, tanksavar ve mühimmat gönderiyor. HDK’nın komuta kademesi ise Dubai’nin lüks villalarında konaklıyor.
Ancak asıl mesele silah değil, altın. Sudan, Afrika’nın üçüncü büyük altın rezervine sahip: 533 ton kayıtlı, 1100 ton tahmini potansiyel. Ve bu altınların yüzde 90’ı, BAE bankalarının kasasında.
Yani Sudan’ın damarlarındaki altın kanı, Abu Dabi’nin finans sisteminde dolaşıyor.
Türkiye’nin kaybolan stratejik pusulası
Ankara, 2010’lu yıllarda Afrika’da “yumuşak güç diplomasisi”ne yatırım yapmıştı. Sudan bu açılımın göz bebeğiydi.
Erdoğan’ın 2017 Hartum ziyaretinde 22 anlaşma imzalandı, Sevakin Adası “Afrika’daki Osmanlı mirası” olarak sahneye çıktı.
O günlerde Türkiye, kıtada Çin ve BAE’ye karşı kendi modelini inşa etmeye çalışıyordu: Kalkınma, tarım, sağlık, eğitim…
Bugünse o model enkaz altında.
Sudan’da Türkiye’nin inşa ettiği hastane vuruldu, tarım şirketi tasfiye edildi, havalimanı projesi durdu.
Türkiye, sahada hem ekonomik hem diplomatik olarak geri çekilmiş durumda.
Yerine kim geçti?
BAE ve Çin.
Birisi Sudan’ın altın damarlarını kontrol ediyor, diğeri limanlarını.
Bir “Afrika risk modeli” çıkarmanın tam zamanı
Sudan örneği, Türkiye için acı ama öğretici bir tablo çiziyor.
Afrika yatırımları sadece sermaye meselesi değildir; güvenlik, diplomasi, istihbarat ve yerel meşruiyet meselesidir.
Eğer bir ülke, yatırım yaptığı coğrafyada politik denklemde “etkisiz eleman” haline gelirse, sermayesi sadece para değil, itibar da kaybeder.
Sudan’da olan tam olarak budur.
Bugün Afrika’da sadece yatırımcı olmak yetmez. Aynı zamanda oyun kurucu, veri toplayıcı, sahayı okuyan bir jeoekonomik aktör olmak gerekir.
Sudan’daki savaş, oyun kurucu olmayan bazı ülkeler için “ekonomik romantizm”den öteye bir şey olmadığını gösterdi.
Sudan dersi: Altını tutan, oyunu yazar
BAE, Sudan’da altını kontrol ederek savaşın yönünü belirliyor.
Türkiye ise barış masasında “arabulucu” görünmeye çalışıyor.
Ama savaşın finansörü aynı zamanda altının tüccarıysa, barışın da fiyatı onun elindedir.
Bugün Sudan, Ankara için sadece bir kayıp yatırım dosyası değil; Afrika stratejisinde nerede hata yapıldığının aynası.
Eğer Türkiye yeni bir Afrika vizyonu kurmak istiyorsa, önce şu soruyu sormalı:
Bu kıtada kimin elinde ip, kimin elinde altın var?
İster istihbarat raporu gibi okunsun, ister ekonomik analiz gibi; sonuç değişmiyor.
BAE kazıyor, oyun kurucu olmayanlar da seyrediyor.
Altınlar Abu Dabi’ye, enkazlar Hartum’a, faturalar ise oyun kurucu olmayanlara gidiyor.
Dışişleri Bakanlığı, gelişmelere dair yaptığı açıklamada, Sudan’daki durumu endişeyle izlediklerini belirterek, HDK’nın kontrolündeki Faşir’de sivillere yönelik saldırıları sert bir dille kınadığını açıklamıştı.
Sudan’da yaşanan iç savaş, sadece bir iktidar mücadelesi değil, aynı zamanda dış güçlerin bölgesel çıkar savaşına dönüştü. Türkiye yıllardır bu ülkede insani yardım, sağlık, eğitim ve tarım alanlarında yatırım yaptı; tüm projeler Sudan’ın geleceğine umut taşıyordu. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nin sahadaki etkinliği ve kontrolü altındaki iç savaş, bu insani yatırımları da vurdu. Türkiye’nin iyi niyetle kurduğu köprüler, başkalarının silah ticaretiyle yıkılıyor. Geride kalan ise altınla finanse edilen bir savaş ve insani değerlerin ağır bir sınavı…| ©DerVirgül