Süryanilerin geri dönüş mücadeleleri ve toprak gaspları

Süryaniler, kökeni Mezopotamya’ya dayanan Sami halklarından biridir. Tarih boyunca Asurlular ve Aramiler ile ilişkilendirilmişlerdir. Bugün Süryaniler, özellikle Hristiyanlık inancına bağlı olan ve Süryanice (Aramice) konuşan bir topluluk olarak tanınır. Coğrafi olarak en çok Türkiye’nin Mardin ve Midyat bölgelerinde, Suriye, Irak ve diaspora olarak Avrupa ve Amerika’da yaşarlar. Kültürel olarak çok zengin bir mirasa sahiptirler; manastırlar, kiliseler ve el yazmalarıyla tanınırlar. Dilleri, İsa’nın da konuştuğu kabul edilen Süryanice’dir.

Binlerce yıllık geçmişleriyle Süryaniler, hem Hristiyanlığın en eski cemaatlerinden biri hem de Mezopotamya’nın kadim halklarından biridir. Süryaniler, Mezopotamya’nın en eski yerleşik halklarından biri olarak binlerce yıllık kültürel ve dini mirasa sahiptir. Türkiye’nin güneydoğusunda, özellikle Mardin, Midyat, İdil, Tur Abidin Bölgesi, Van, Siirt, Hakkari ve Diyarbakır gibi bölgelerde yaşamış olan bu halk, tarih boyunca çeşitli baskılara, sürgünlere ve mülkiyet gasplarına maruz kaldılar. Sonradan bu bölgelere yerleşen bir topluluk değildirler. 1071 öncesinden de bu topraklarda varlardı. Ancak bu halk, 20. yüzyıl boyunca sürgün, baskı, asimilasyon ve toprak gaspı gibi ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldılar. Geçmişte bu topluluğa yapılan eziyetler günümüze kadar da maalesef devam etmektedir. Özellikle mülkiyet ile ilgili sorunlar hala devam etmektedir. Bu gasp halende devam etmektedir. Ve çözülmeyi bekliyor.

Cumhuriyet dönemi ve 1980’ler de Güneydoğu Anadolu’da yaşanan güvenlik politikaları, köy boşaltmaları ve PKK ile mücadele sürecinde Süryani köyleri de zarar görmüş, halk Avrupa’ya göç etmek zorunda kalmıştı.

Toprak gaspları ve mülkiyet sorunu

Süryanilere ait birçok köy ve arazi, yerel halk tarafından zamanla işgal edilip tapu kayıtları da silindi. Özellikle Diyarbakır merkeze yakın Kabe köyü gibi yerlerde Süryanilere ait verimli tarım arazilerinin yerel güç odakları tarafından gasp edildiği yerel haberlerde sıkça yer bulmuştu. Tur Abidin bölgesinde, Süryani manastırlarına ait arazilerin çevresindeki köyler tarafından kullanıldığı ve Süryanilerin bu alanlara erişiminin engellendiği belgelenmişti. Örneğin:

  • Midyat ve Tur Abdin Bölgesi: Süryanilere ait tapulu arazilerin yerel halk tarafından işgal edildiği, manastırların çevresindeki toprakların tarım amaçlı kullanıldığı belgelenmişti. Örnek: Mor Gabriel Manastırı çevresindeki arazi davaları (2008–2013).
  • Diyarbakır ve Kabe Köyü: Diyarbakır merkeze yakın Kabe köyü gibi yerlerde Süryanilere ait verimli tarım arazilerinin yerel güç odakları tarafından gasp edildiği yerel gazetelerde yer bulmuştu.
  • İdil ve Hakkari: Bu bölgelerde Süryani köylerinin boşaltılması sonrası arazilerin tapu kayıtları silinmiş, geri dönüş yapan Süryaniler mülklerine erişimde ciddi engellerle karşılaştılar.

2002 sonrası geri dönüşler ve yetersizlikler

AK Parti iktidarı, 2002’den itibaren kültürel çeşitliliği koruma ve demokratikleşme hedefleri doğrultusunda, Süryanilerin sorunlarını tanıma yönünde oldukça iyimser adımlar atmıştı. Özellikle Avrupa’dan geri dönüş yapan Süryani vatandaşların evlerine ve ibadethanelerine kavuşmaları, bu sürecin sembolik kazanımları arasında yer alıyor diyebiliriz. Bu süreç ile birlikte özellikle Midyat çevresinde evlerine ve topraklarına kavuşan Süryaniler, sembolik düzeyde bir dönüş gerçekleştirmişti. Günümüze kadar da bahse konu dönüşler ve restorasyonlar halende devam etmektedir. Ancak mülkiyet sorunları çözülmemiş, tapu davaları halende sürmektedir. Günümüze kadar geri dönüşleri destekleyen bir mülkiyet iade yasası bulunmamakta. Süryaniler hâlâ bireysel davalarla haklarını aramaya devam etmektedir ki bu hak arama mücadeleleri genelde bireysel olarak sürmektedir.

DEM Parti ve temsil sorunu

DEM Parti’nin Süryani sorunlarına yeterince eğilmediği yönünde eleştiriler de mevcut. Geçmişten bir örnek verecek olursak: Midyat Süryani Kültür Derneği Başkanı Yuhanna Aktaş, Mardin Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı adayı olarak adı açıklanan Süryani asıllı Februniye Akyol’a (18 Şubat 2014) tepki göstermişti. Yerel siyasette temsiliyet konusunda STK’larının önerilerinin dinlenmediğini dile getiren Midyat Süryani Kültür Derneği Başkanı Yuhanna Aktaş dönemin partisi olan BDP’ye oldukça sert tepkiler vermişti. Bu tepkiler, yalnızca günümüzle sınırlı değil; geçmişteki örnekler, partinin Süryani toplumuyla kurduğu ilişkinin yüzeysel ve zaman zaman araçsallaştırıcı olduğunu ve Süryani toplumunu yalnızca “vitrin” olarak değerlendirdiği yönündeki eleştirileri beraberinde getirmişti.

Süryaniler, Türkiye’nin kültürel ve tarihi mirasının ayrılmaz bir parçasıdır. Geçmişte yaşanan sürgünler, baskılar ve toprak gaspları, sadece tarihsel bir hata değil, günümüzde çözülmesi gereken bir insan hakları sorunudur. Bu halkın ata topraklarına dönüşü ve mülkiyet haklarının tanınması, Türkiye’nin demokratikleşme süreci açısından da kritik önemdedir.

Yayınlama: 25.08.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.