Tıkanmışlık Hissi ve Huzursuzluk

Mag Oguzhan Sezer - Psychotherapie/Psychoanalyse Psikoterapist-Psikanalist 8. Viyana / Wickenburggasse 3/11 www.psychotherapie-sezer.com

Bir his ya da duygusal durum olarak tıkanmışlık, günümüzde yaygın karşılaşılan bir sorundur. Şöyle bir şeyi hepimiz tecrübe etmişizdir: Bazı şeylerden dolayı rahatsız hissederiz fakat çıkış yolu ya çok uzaktadır ya da çok soyuttur. İçinde olduğumuz koşullar sanki donup kalmıştır. Bir şey yapamayız. “Adım Hıdır, elimden gelen budur” denir. Fakat tıkanmış kişi, aynı zamanda bu durumdan rahatsızdır. Bir şeyler yapmak ister, vazgeçerse huzursuz hissedeceğini bilir.

Bu huzursuzluk hayırlı bir şey olarak düşünülebilir mi? İnsan bu huzursuzluktan kurtulmak ister çünkü eninde sonunda bu acı verici bir histir. Ağrıyan bir diş gibi insanı rahat bırakmaz, ilgi ister. Belki de bu huzursuzluğun bu özelliği, insan gelişimi için bir lütuftur. Peşimizi bırakmayan duyguları tanırız; bu duygular ne kadar bastırılsa bastırılsın er geç büyük bir güçle geri döner. Burada başka bir huzursuzluğumuzu ele alabiliriz: Vicdan.

Vicdan azabı, ne kadar acıtıcı olsa da gereklidir. Vicdan olmasa toplum diye bir şeyden söz edebilir miydik? Zayıf ve güçsüzün sonsuz sömürülmesinin önüne vicdan geçmez mi? İnsan da bebekken zayıf ve güçsüz değil miydi? Kendinden güçlülerin vicdanına kalmış olmak her insanın temel tecrübesidir diyebiliriz ama şimdilik vicdanı derinlemesine incelemeyi bir kenara koyalım.
Burada vicdan örneğinden görebileceğimiz üzere insanı rahat bırakmayan acılar bazen doğru yolu bulmak için gereklidir. Duyulmayı bekleyen bir çığlık gibidir. Tıkanmışlık ve huzursuzluk hislerini bu şekilde anlamaya çalışmadan önce, bu sefer de tarihten bir örnek verelim.

Kartacalı komutan Hanibal Barca’nın babası Hamilcar Barca hayatı boyunca henüz imparatorluk olmamış Roma Cumhuriyeti’yle savaşmış; efsaneye göre ölüm döşeğinde oğlundan Roma’yı yok etme sözü vermesini istemiş. Babasına verdiği sözü gerçekleştirmek üzere Hanibal asker olmuş, genç yaşta generalliğe terfi etmiştir. Roma’ya saldırmak üzere askerlerini ve savaş fillerini toplayıp sefere çıkmıştır. Kısa bir süre sonra bir tıkanmışlık baş gösterir. Roma Cumhuriyeti’nin garnizonları ve donanmasıyla savaşmadan Roma’nın kapılarına nasıl dayanılabilir? Bunu yapabilmenin tek yolu, uçuk bir fikir olan Alpler’i aşmaktır. Hanibal’ın generalleri buna yanaşmazlar, çok kayıp olacağını söylerler.

Burada Hanibal’ın tıkanmışlığını hissedebiliriz. Geri dönme fikri huzursuzluk verir fakat bir çözüm yolu yoktur. Burada tarihsel bir an yaşanır. Hanibal bu tıkanmışlığı aşmak için huzursuzluğu bir yakıt olarak kullanır. Bu huzursuzluğu kucaklar, acı verici olmasına rağmen onu dışlamaz, tamamen dinler, zihniyetini değiştirmesine izin verir. Yeni bulduğu güçlenmiş iradesiyle generallerine döner ve şöyle der: “Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız” | ©DerVirgül

Yayınlama: 19.09.2025
A+
A-
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.