Avusturya Hükümetinin vaatleri | Lütfen [biraz daha] bekleyin

Koalisyon vaatlerinin bir kısmı yerine getirildi, ancak bazı temel konularda hâlâ “lütfen bekleyin” deniyor — çünkü federalizm sınırlarına dayanmış durumda. Hükümetin kendi iddialarını karşılayabilmesi için dört temel alanda sonuç vermesi gerekiyor: sağlık, eğitim, enerji ve bürokrasinin azaltılması. Bazı alanlarda henüz başlangıç aşamasında, bazılarında ise ilk adımlar atılmış durumda.

Sağlık sistemi hâlâ tedavi bekliyor
Muayenehane randevularında uzun bekleme süreleri, aşırı yük altındaki hastaneler ve belirsiz yetki alanları: Avusturya’nın kamu sağlık sistemi, demografik değişim, doktor eksikliği ve idari yüklerden muzdarip. Bir önceki hükümet bu nedenle kendi ifadesiyle bir “sağlık reformu” başlatmıştı. Buna göre, 2028 yılına kadar her yıl yaklaşık bir milyar Euro’nun ek olarak sağlık sistemine aktarılması planlanıyor. Ancak bu kaynakların kullanımı, eyaletlerin yerine getirmesi gereken somut reform adımlarına [örneğin sigortalı doktor sayısının artırılması veya dijitalleşmenin güçlendirilmesi] bağlanmış durumda.

Genel olarak sağlık alanında —tıpkı eğitimde olduğu gibi— federal ve eyaletler arasındaki yetki paylaşımı, köklü reformları hayata geçirmeyi zorlaştırıyor. Reform ortaklığı çerçevesinde bu konuda yeni yollar aranıyor. Burada sadece kimin neyi, hangi koşullarda finanse edeceği değil, aynı zamanda hangi bölgede hangi sağlık hizmetlerinin sunulacağı da tartışılıyor. Bu konuda verimliliği artıracak bir uzlaşmaya varılırsa, sağlık sisteminin finansmanında da hareket alanı oluşabilir.

Türkis-Kırmızı-Pembe hükümetinin hedefi, genel durumu güçlü bir dijitalleşme hamlesiyle iyileştirmek. Yetki tartışmalarına göre bu alanda ilerleme daha fazla: Dijital anne-çocuk karnesi için hazırlanan konsept görüşe gönderildi, gelecek yıldan itibaren tüm tıbbi raporların Elektronik Sağlık Kaydı [Elga] sistemine yüklenmesi zorunlu olacak. Hastaların sağlık sisteminde daha iyi yönlendirilebilmesi için 1450 sağlık hattının ülke genelinde yaygınlaştırılması başlatıldı. Hükümet, “ülke genelinde geçerli, bağlayıcı ve kalite güvence altına alınmış tedavi yolları” oluşturmayı hedefliyor. Bu süreçte “sağlık rehberleri” olarak adlandırılan görevliler yardımcı olacak. Ancak bu kişilerin nerede ve nasıl çalışacağı henüz net değil.

Die Presse’den Elisabeth Hofer, Matthias Auer, Norbert Rief ve Ulrike Weiser’in haberine göre, Doktor açığını gidermek için tıp fakültesi giriş sınavının kriterlerinin nasıl değiştirileceği de belirsizliğini koruyor. SPÖ, kamu sağlık sisteminde çalışmayı taahhüt eden adaylara öncelik verilmesini istiyor.

Kasım ayından itibaren uygulamaya girecek ücretsiz aşılama programının genişletilmesi —örneğin zona ve pnömokok aşıları için— kesinleşmiş durumda.

Eğitim politikası: Küçük parçaların toplamı
Avusturya eğitim sistemi uluslararası karşılaştırmalarda oldukça maliyetli, ancak öğrencilerin başarıları en fazla ortalama düzeyde. Bu nedenle özellikle Neos, partinin kuruluşundan bu yana ana hedefi haline getirdiği eğitimde köklü değişiklikler talep etti. Seçimlerden sonra “pembelerin” gerçekten hükümete girip eğitimden sorumlu olacağı belli olunca, sistemin yeniden icat edilip edilmeyeceği merak konusu oldu.

Hükümet programı incelendiğinde, tarafların tamamen yeni bir eğitim anlayışı üzerinde anlaşamadığı ortaya çıktı. Ancak koalisyon anlaşmasında başlangıçta önemsiz gibi görünen bir madde, uzun vadeli yapısal bir iyileşme potansiyeli taşıyor: Eğitimdeki yetki dağılımı yeniden değerlendirilmeli — bu aynı zamanda finansmanın daha verimli hale gelmesi için de önemli. “Presse” gazetesinin edindiği bilgilere göre bu süreç, yıl sonuna kadar eyaletlerle yapılacak reform ortaklığının bir parçası haline geldi. Özellikle okul öncesi eğitimde bu kritik bir konu. Hükümet, anaokullarını niceliksel ve niteliksel olarak geliştirmek istiyor ve bu yönde bazı girişimler başlatıldı. Ancak anaokullarıyla ilgili birçok konuda yetki eyaletlerde veya belediyelerde olduğu için ilerleme sınırlı kalıyor. Aynı durum okullarda da geçerli — örneğin tam gün okulların yaygınlaştırılması bazı eyaletlerde daha yavaş ilerliyor.

Hükümete göre eğitim, entegrasyon açısından da büyük önem taşıyor. Henüz kesinleşmemiş ama planlanan adımlardan biri, zorunlu ikinci anaokulu yılı. Onaylanmış olan adımlar arasında yönlendirme sınıflarının uygulanması, dil destek sınıflarının genişletilmesi ve Almanca yetersiz çocuklar için zorunlu yaz okulu bulunuyor. “Fırsat bonusu” olarak adlandırılan —daha zor koşullara sahip okullara ek finansman sağlayan— uygulama şu anda pilot aşamasında. Bu, hükümetin daha fazla okul özerkliği sağlama adımlarından biri.

Günlük okul yaşamında da bu yasama döneminin etkileri hissediliyor: Cep telefonu yasağı yürürlüğe girdi, öğretmen açığını azaltma önlemleri yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı.

Sanayi ve enerji: Kısmen teslim edildi
Bir tarafta iş dünyası yanlısı müzakereciler [ÖVP, Neos, Ticaret Odası], diğer tarafta çalışan temsilcileri [SPÖ, sendika]: Sanayi stratejisi üzerinde anlaşmak kolay değil. Görüşmelerin oldukça duygusal geçtiği söyleniyor.

Yine de taraflar, stratejinin Aralık ayında açıklanabileceği konusunda iyimser. Temel noktalar netleşti, kilit teknolojilerde büyük ölçüde uzlaşma sağlandı. Bu alanlarda daha hızlı süreçler ve daha az itiraz hakkı öngörülüyor.

Enerji sektöründe yaz ayına kadar üç temel yasanın —özellikle elektrik ve gaz fiyatlarını düşürmek için— çıkarılması planlanmıştı. Ancak bu gerçekleşmedi. Yine de bazı ilerlemeler var: Güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarına verilen öncelik kaldırıldı. Geniş ölçekli güneş paneli kurulum teşvikleri azaltıldı, kazan dönüşümü için verilen hibeler de kısıtlandı. Elektrik Üretimi Yasası’nda [ElWG] enerji üreticilerinin şebeke maliyetlerine daha fazla katılımını öngören değişiklik için hâlâ gerekli üçte iki çoğunluk aranıyor. Yenilenebilir Enerji Hızlandırma Yasası [EABG] ise henüz değerlendirme aşamasında. Bu yasa, enerji dönüşümü projelerinin daha hızlı hayata geçirilmesini öngörüyor. Yenilenebilir enerji santralleri artık doğa koruma veya manzara gerekçeleriyle kolayca engellenemeyecek. Ayrıca her eyalette belirli sayıda rüzgâr türbini kurulması zorunlu hale gelecek. Bu konuda da muhalefetten en az bir partinin onayı eksik.

Enerji maliyetleri konusunda hükümet özellikle enerji yoğun işletmelere destek sağladı. “Yatırım Yeri Güvence Yasası” [SAG], bu işletmelere elektrik maliyetlerinde indirim garantisi veriyor. Maliye Bakanı, enerji vergilerinin düşürülmesi gibi daha geniş çaplı adımlar için bütçede yer olmadığını söylüyor. Üstelik Avusturya, enerji şirketlerinden hâlâ yüksek “aşırı kâr vergisi” toplamaya devam ediyor.

Enerji alanındaki üçüncü “vitrin projesi” ise henüz ortada yok. 2025 yazında açıklanması beklenen Yenilenebilir Gaz Yasası [EGG], biyometan ve hidrojen gibi yeşil gazların geleceğini belirleyecekti. Ne zaman yürürlüğe gireceği hâlâ belirsiz.

Bürokrasinin azaltılması: Lütfen [biraz daha] bekleyin
Hükümetin bürokrasiyi azaltma ve düzenlemeleri sadeleştirme konusunda şu ana kadar neleri başardığını soran uzmanlar sessiz kalıyor: “Açıklamalardan başka bir şey duymadım,” diyor Wifo ekonomisti Michael Böheim. Sorumlu devlet sekreteri Sepp Schellhorn [Neos] “çalışkan ve enerjik” bir izlenim verse de, şu ana kadar her şey “son derece muğlak.” Aynı şekilde IHS rekabet uzmanı Klaus Weyerstrass da “Sadece açıklamalar görüyorum, somut ilerleme yok” diyor.

Şu ana kadar masada olanlar daha çok “küçük işler”: 35 Euro’ya kadar olan fişlerin yazdırılma zorunluluğunun kaldırılması [henüz yürürlükte değil] ya da bahşiş sabit oranlarının birleştirilmesi gibi. Daha kapsamlı olan, idari davaları basitleştiren Genel İdari Usul Yasası değişikliği. Ayrıca modern bir kamu yönetimi için çerçeve oluşturan Digital Austria Act 2.0 da bu başlığa giriyor. Ancak tüm bu projelerin ortak noktası şu: Henüz pratikte uygulanmış değiller.

Enerji dönüşümü projelerini hızlandırmayı hedefleyen Yenilenebilir Enerji Hızlandırma Yasası da hâlâ beklemede. Schellhorn’a göre, Kasım-Aralık aylarında bu konuda somut adımlar atılacak. Neos’un “sırası” geldiğinde, Başbakan ile birlikte onaylanmaya hazır bir yasa paketi sunmayı planlıyor. Şu anda 120 öneri bakanlıklar ve kabine şefleri düzeyinde tartışılıyor. Bunlar, şirketlerle, vatandaşlarla ve kamu kurumlarıyla yapılan görüşmelerden derlenmiş fikirler. İçinde Sanayiciler Birliği’nin önerileri de bulunuyor. İçerik olarak bir yandan “ölü yasaların” kaldırılması, diğer yandan izin süreçlerinin basitleştirilmesi ve raporlama yükünün azaltılması hedefleniyor.

Weyerstrass bunu “en azından kulağa iyi geliyor” diye yorumluyor. Ancak hem o hem de Böheim, hükümetin göreve başlamasından dokuz ay sonra bazı adımların artık hayata geçirilmiş olması gerektiğini düşünüyor: “Yeterince analiz var, artık bir şeyler yapılmalı,” diyor Böheim. İkisi de, örneğin eyalet bazında farklı olan imar yönetmeliklerinin birleştirilmesini acil buluyor: “Bir prefabrik ev neden bir eyalette diğerinden farklı görünmek zorunda?” diye soruyor Böheim. Schellhorn bu konunun gündemde olduğunu söylüyor, ancak federal reformların bir sonraki aşamada planlandığını belirtiyor. Yani yine aynı sonuç: Lütfen bekleyin.| ©DerVirgül

Yayınlama: 18.10.2025
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.