Avusturya Siyasi Partiler Tarihi | Dosya 2

“Avusturya’nın Siyasal Partiler Tarihi” adlı bu inceleme dosyamızın birinci bölümünde, cumhuriyet idaresinden önce ve cumhuriyetin kuruluş sürecinde sahneye çıkan ilk dört partinin hikâyesini anlatmıştık. İki ayrı cumhuriyet projesi olduğuna değinmiş SDAP, CSP ve GDVP’nin, ayrıntılarda farklılıklar gösterseler de bugünkü federal cumhuriyeti, komünistlerin (KPDÖ) ise “sovyetik/sosyalist cumhuriyet” talep ettiklerini irdelemiştik.

Avusturya Siyasi Partiler Tarihi | Dosya 2

HÜSEYİN A. ŞİMŞEK

Dosyamızın bu ikinci bölümünde Austro-faşizm döneminin uygulamaları, 1938’da Almanya’nın ülkeyi işgali ve İkinci Cumhuriyet’in kuruluşuyla yeni isimlerle sahneye dönen partileri mercek altına alacağız.

1934’e kadar, (komünistler parlamento dışından olmak üzere) bu dört parti etkili olmuştu.

Bu tarihten itibaren ise, CSP-Dollfuß’un liderliğinde Austro-Faşist bir diktatörlük inşa edilmiş ve faşistleri bir blokta toplayan “Vatan Cephesi” bileşenleri dışında kalan bütün partiler, siyasal partiler yasaklanıp kapatılmıştı.

CSP-Dollfuß liderliğinde Austro-faşist hükümet: 1934-38

CSP-Dollfuß liderliğindeki Austro-faşistler, dışarıda önce İngiltere ve Fransa’nın desteğini almayı planladılar.

Ancak, kısa sürede onların etkili olamayacağını karar verip faşist İtalya’ya yanaştılar.

Mussolini, “Avusturya’nın bu kendine özgü ve bağımsız hareket eden faşizmi“ni 1937’ye kadar destekledi.

Ancak İtalya, Etiyopya’nın işgali için Nazi Almanya’dan yardım istemek zorunda kalınca hesap değişti: 1937’de, “Berlin-Roma Mihver İttifakı“ imzalandı ve bu tarihten itibaren Dollfuß Hükümeti, uluslararası alanda hızla yalnızlaştı.

Uuluslararası alanda hızla yalnızlaşan Dollfuß Hükümeti, kendi bileşenleri dışındaki partileri yasaklamıştı ama yine de içerde her türlü “tehlike”yi bertaraf etmiş değildi.

1933’ten beri Almanya’da iktidarda olan Hitler’in liderliğinde NSDAP, Avusturya’yı Almanya’nın bir eyaleti sayıyordu ve burada da örgütlenmişti.

Diğer partilerden sonra, Austro-faşist hükümet, Avusturya Nazileri’ni de tasfiye etmek, yasaklamak arzusundaydı.

Bunun üzerine, Avusturya Nazileri, avlanmadan avlamak için 25 Temmuz 1934’de harekete geçtiler ve Dollfuß’a karşı bir darbe girişiminde bulundular.

Başbakanlık binasını ele geçirip, Dollfuss’u öldürdüler.

Ancak bu kadarı, Nazilerin Avusturya’da da iktidar koltuğuna oturmalarına yetmedi.

Austro-faşist rejim, “Nazi kalkışması”nı bastırdı ve eylemin elebaşlarını asarak cezalandırdı.

Avusturya Nazileri’nin birçok ileri geleni ise Almanya’ya kaçtı.

Dollfuß, bir darbeyle öldürülünce, Austro-faşist hükümetin başına Kurt Schuschnigg geçti.

NSDAP’nın Avusturya’da örgütlenmesi ve çalışması üzerindeki yasak devam etti. Naziler, darbe girişimlerine 1938’e kadar devam ettiler.

Hükümet binalarına karşı çok sayıda saldırı düzenlediler.

1934-38 arasındaki bu saldırılarda yaklaşık 800 kişinin öldürüldüğü belirtilir.

Avusturya’da Nazilerin iktidar dönemi: 1938-45

Austro-faşist hükümetin yeni lideri Schuschnigg, dönemin genelkurmay başkanı ve kurmaylarına, Almanya’nın saldırısına karşı bir savunma planı hazırlatıyordu ama, aynı zaman diliminde Nazi Almanya’nın baskısıyla birçok geri adım da atmak zorunda kalıyordu.

Öyle ki Hitler’in yoğunlaşan baskıları, Schuschnigg’e, Genelkurmay Başkanı Alfred Jansa’yı görevden uzaklaştırtmıştı.

Burada, önemli bir noktayı hatırlatmakta fayda var: 1934’ten beri ağır baskı ve yasak altında olmalarına rağmen, Avusturya komünistleri ve sosyal demokratları, Nazi Almanya’ya ve Avusturya’daki NSDAP’e karşı, hükümete destek vereceklerini açıklamışlardı.

Günden güne köşeye sıkışan Schuschnigg, Şubat 1938’de Bayern’de Hitler’le bir görüşme gerçekleştirdi. Hitler, Avusturya’ya askeri müdahale tehtidi savurdu.

Açık bir dille, iktidarın “Avusturya Nazileri“ne devredilmesini istedi.

Schuschnigg ülkeye döner dönmez, Naziler üstündeki yasağı kaldırdı, tutuklu Nazileri serbest bıraktı ve dahası Nazilere hükümette görev verdi.

(Nazilerden Arthur Seyß-Inquart’ı İçişleri Bakanı, Edmund Glaise-Horstenau’yu ise Devlet Bakanı yaptı.)

Schuschnigg, atadığı Nazi bakanların hükümetin bütününü ele geçirmede kararlı olduğunu görünce, 13 Mart 1938 günü “Avusturya’nın bağımsızlığı için” bir referandum yapılacağını açıkladı.

Austro-faşistler, Nazilere karşı “kitle desteği” silahını kullanmayı planlamıştı. Almanya’nın tepkisi, çok sert oldu.

Hitler, referandumun ertelenmesi ve Schuschnigg’in de derhal görevden çekilmesini, bütün yetkilerini Nazilere devretmesini istedi.

Schuschnigg, başbakanlıktan istifa etti ve yaptığı radyo konuşmasında, değişen şartları kabul ettiğini ve kan dökülmesini engelleyebilmek için Nazilerin hükümeti kontrol etmelerine izin verdiğini söyledi.

Naziler, eski hükümet ileri gelenlerini tutuklattı.

Avusturya Cumhurbaşkanı Wilhelm Miklas, önce ayak diretmesine rağmen Nazi Arthur Seyß-Inquart’ı, 11 Mart günü başbakan atadı.

Schuschnigg’in ilan ettiği referandum gününden bir gün önce, 12 Mart 1938’de Alman 8. Ordusu Almanya-Avusturya sınırını geçti.

Hükümeti, Nazilerin denetimine geçmiş Avusturya‘nın ordusu herhangi bir direniş göstermedi.

Engellenen referandum ise, 10 Nisan 1938 günü Nazilerin işgali altında yapıldı ve oyların yüzde 99,7’si “Almanya ile birleşme”den yana çıktı.

Göring: “Biz bile bu kadar sempatiyle karşılanacağımızı tahmin etmiyorduk.”

Avusturya içinde ilerlemesi bir zafer yürüyüşüne dönüşen Hitler’i, Heldenplatz’ta 200 bin Avusturyalı dinledi.

Nazi Başbakan Arthur Seyß-Inquart, 13 Mart’ta Cumhurbaşkanı olup bu sıfatla “ilhak kanunu“nu imzaladı ve Avusturya Cumhuriyeti tarihe karışarak Almanya’nın bir eyaleti haline geldi.

Austro-faşist hükümet, dört yıl “direnmiş” ama sonunda ülke iktidarını, “büyük faşist” komşuya kaptırmıştı.

Austro-faşistler komünist, sosyalist, sosyal demokrat vb muhalif parti, sendika ve kitle örgütlerini yasaklamıştı. Naziler, bu yasak kapsamına, Austro-faşistleri aldı.

“Dörtlü İşgal” dönemi ve İkinci Cumhuriyet’te partiler: 1945-1955

Avusturya, dünya çapında sonuçlar doğuran İkinci Dünya Savaş’nda da yenilen tarafta yer aldı. Kızıl Ordu, 15 Nisan 1945’de Viyana’ya girdi. Hemen ardından ABD, İngiliz, Fransız güçleri de ülkeye yerleşti.

Kurulacak olan yeni hükümetin faaliyetleri, Viyana’da kurulan “Müttefik İşgal Komisyonu” tarafından yönlendirilecekti.

1934-1945 arasında yasaklanan siyasal partiler, yeniden örgütlenme olanaklarına kavuştu.

• Savaş öncesinin SDAP’ı, 14 Nisan 1945’te Avusturya Sosyal Demokrasi Partisi – SPÖ olarak kuruldu.

• CSP’nin yerini, 17 Nisan 1945’te Avusturya Halk Partisi – ÖVP aldı.

• Yer altına çekilerek, direniş hareketi örgütleyen ve yürüten KPDÖ ise, Avusturya Komunist Partisi – KPÖ adıyla siyaset yapmaya devam edecekti.

Yeni dönemin ilk Geçici Koalisyon Hükümeti, SPÖ’den Karl Renner’nin liderliğinde, 27 Nisan 1945’te kuruldu ve “Avusturya Demokratik Cumhuriyeti”ni ilan etti.

Geçici Koalisyon Hükümeti’nde 10 SPÖ’lü, 9 ÖVP’li ve 7 tane de KPÖ’lü bakan görev aldı.

İşgal devletlerinden ABD, İngiltere ve Fransa, bu hükümeti sonbahara kadar tanımaya yanaşmadı.

Gerekçeleri, koalisyon hükümetinde KPÖ’nin de yer almasıydı. Üç işgalci devlet karşı çıksa da Geçici Koalisyon Hükümeti, eyaletlerden gelen bütün temsilcilerce onaylandı.

Ardından, Kasım 1945’te, bir genel seçim yapıldı. Bu ilk seçimlerde, Austro-faşistlere ve Nazilere seçme ve seçilme hakkı tanınmamıştı.

Şu sonuçlar alındı: ÖVP 85, SPÖ 76 ve KPÖ 4 temsilci.

• SPÖ’den Karl Renner, cumhurbaşkanı seçildi.

• ÖVP’den Leopold Figl, yeni koalisyon hükümetinin başbakanı oldu.

• Hükümet, “Birinci Cumhuriyet”in 1920 Anayasası’nı yeniden yürürlüğe koydu.

• Avusturya Parlamentosu, ülkenin sürekli “tarafsız” kalacağını deklere eden bir yasa da çıkardı.

Savaştan sonraki 10 yıl, oldukça zorluklar ve sıkıntılarla geçecekti. Her şeyden önce, ülke “dörtlü işgal” altındaydı.

Yanı sıra, bir ekonomik kargaşa içinde kalmıştı.

ABD, bu koşulları değerlendirip ülke ekonomisinde ağırlığını arttırmak için, 1948 sonrasında “Marshall Planı”nı başlattı.

Buna karşılık 1953’te SSCB, İngiltere ve Fransa, işgalin mali yükünü üstlendi. “Yardım eden kurumlar” arasına, BM’ye bağlı “Yardım ve Rehabilitasyon İdaresi” de girmişti.

ÖVP, SPÖ ve KPÖ’nün yanı sıra, “Bağımsızlar Birliği” (Wahlpartei der Unabhängigen – WdU) da politika sahnesindeydi.

9 Ekim 1949’da yapılan ikinci genel seçimin en belirğin özelliği, faşistlere seçimlere katılma haklarının geri verilmesiydi.

Diğer bir yenilik, SPÖ’den ayrılan Erwin Scharf’ın “Sosyalist İşçi Partisi”ni (SAP) kurarak, seçime KPÖ ile ittifak halinde katılmasıydı.

Bu seçimlerde parlamentoya ÖVP 77, SPÖ 67, WdU 16 ve KPÖ 5 temsilci gönderdi. Yeni hükümet, tekrar ÖVP’den Leopold Figl’ın başkanlığında, SPÖ ile birlikte “büyük koalisyon” şeklinde kuruldu.

İşgal döneminin son (üçüncü) seçimi, 28 Ekim 1953’te gerçekleşti. SPÖ, oy ve milletvekili sayısını artırırken ÖVP, KPÖ ve WdU oy kaybı yaşadı. Fakat oy kaybına rağmen, birinci parti yine ÖVP idi.

Milletvekili dağılımı şöyle gerçekleşti: ÖVP 74 (-3), SPÖ 73 (+6), WdU 14 (-2) ve KPÖ 4 (-1). “ÖVP-SPÖ büyük koalisyonu geleneği” sürdü. Başbakan ÖVP’den Julius Raab olurken, yardımcılığını SPÖ’den Adolf Schärf üstlendi.

1954’te yapılan Berlin Konferansı’yla, Avusturya ilk kez eşit koşullarda, işgal güçleri ile masaya oturdu.

Dört işgalci devletin Almanya konusundaki tereddütleri, Avusturya ile bir barış antlaşması imzalanmasını bir süre daha sürüncemede bıraktı.

Ama sonunda, Moskova’da yapılan ikili görüşelerde, SSCB, süresiz olarak tarafsız kalması koşuluyla, askerini geri çekmeyi ve Avusturya’nın egemenliğini tanımayı kabul etti.

Avusturya’nın “egemenliğin yeniden kazanması” anlamında asıl anlaşma, 15 Mayıs 1955’te Viyana’da imzalanan “Avusturya Devlet Antlaşması” oldu.

Antlaşma çerçevesinde dörtlü işgal kuvvetleri “egemen, bağımsız ve demokratik bir devlet” ilan edilen Avusturya’nın, 1938 öncesi sınırlarını tanımış oldu.

• Almanya ile yeniden birleşme ve Habsburg hanedanının geri getirilmesi yasaktı.

•  “Tarafsızlık”, anayasa hükmüydü. Avusturya, hiçbir devletle birlik kuramayacak ve herhangi bir siyasi bloka dahil olamayacaktı!

•  Anlaşmada Kärnten, Steiermark ve Burgenland’daki Sloven ile Hırvat azınlıkların haklarının güvence altına alınması da yer aldı.

Anlaşma, 26 Ekim 1955’de parlamentoda gündeme alındığında, “tarafsızlık” maddesine sadece “Avusturya Hürriyet Partisi”nin (Freiheitlichen Partei Österreichs-FPÖ) önceli “Bağımsızlar Birliği-WdU” karşı çıktı.

Bu madde ve anlaşmanın tamamı, KPÖ’nün aktif rolü eşliğinde, ÖVP ve SPÖ tarafından da onaylandı. İşgal kuvvetleri ülkeden çekildi. Avusturya’nın, “dörtlü işgal” altında tutulması, tam 10 yıl sürmüştü.

FPÖ sahnede ve parlamentodaki parti sayısı üçe düşüyor

13 Mayıs 1956’da yapılan seçimlerde, FPÖ ilk kez WdU’nun yerini alarak, seçmen karşısına çıktı. FPÖ, WdU’nun oy oranında ve milletvekili sayısında büyük bir kayba neden oldu. İşte sonuçlar:

•  ÖVP 82, SPÖ 74, FPÖ 6 ve KPÖ 3.

•  ÖVP ve SPÖ’nün koalisyonu devam etti.

10 Mayıs 1959 seçimlerinde, parlamentodaki parti sayısı (ÖVP, SPÖ ve FPÖ olmak üzere) üçe düştü. KPÖ, 14 yıl sonra parlamento dışında kalmıştı.

Genellikle, ÖVP ile SPÖ koalisyon hükümetleri kuruyor, FPÖ ise parlamentodaki tek muhalefet partisi rolünü oynuyordu. Değişim, 1960’ların sonuna doğru yaşanacaktı.

………………………………………………………………

Dosyamızın sonraki, yani üçüncü bölümünde, “FPÖ nereden koşuyor?” sorusunun yanıtını arayacağız. |virgül

© Bild: virgül 

Yayınlama: 13.02.2021
Düzenleme: 23.05.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.