Kindertransport | Hoşçakal anne, hoşçakal baba

Araştırma | Yahudi olarak kabul edilen çocuklar 85 yıl önce, Nazilerden kurtarılmak amacıyla Kindertransport “çocuk transferi” operasyonuyla trenlerle Viyana’dan gönderildi. Şimdi o çocukların çocukları ve torunları, Filistinli çocukların öldürülmesine sessiz kalıyor… Yahudi çocuklara uygulanan “Kindertransport Operasyonu” Filistinli çocuklara da uygulansın!

Kindertransport  | Hoşçakal anne, hoşçakal baba

Adem Hüyük

İkinci Dünya Savaşından 9 ay önce gerçekleştirilen kurtarma operasyonuna verilen attır; “Kindertransport” Türkçe ifadesiyle “çocuk transferi…”

Operasyonun amacı, Nürnberg’in ırk yasalarına göre Yahudi olarak kabul edilen çocukların Nazi Almanyası, Avusturya, Çekoslovakya, Polonya ve Danzig Serbest Şehri’nden çıkarılarak Birleşik Krallık’ta yerleştirilmesiydi.

Kindertransport’un tarihçesi

10 Aralık 1938’de ilk Viyana Kindertransport Batı tren istasyonundan [Westbahnhof] yola çıktı. Vagonlardaki Yahudi çocuklar için Büyük Britanya’ya doğru kat edilen her kilometre biraz daha fazla güvenlik, hatta hayat kurtarıcı anlamına geliyordu. Aynı zamanda bu, ailelerinden bir kilometre daha uzaklaşmak demekti.

1938’deki Kasım pogromu, Nazi Almanyası’nın Yahudi nüfusunu nelerin beklediğini açıkça ortaya koyuyordur.

Yine de çoğu ülke artık mülteci kabul etmek istemiyor. Büyük Britanya en azından çocukların göç etmesine izin vermeye hazır – ancak, Britanya hükümetine herhangi bir maliyet getirmedikleri sürece…

Peki ama ebeveynleri olmayan çocuklar İngiltere’ye nasıl kaçacak? Hollandalı bir kadın bir çözüm bulur ve binlerce Yahudi çocuğun kurtarıcısı olur: “Eichmann büyük bir odada, siyah bir üniforma içinde, büyük bir lamba ve kocaman bir köpekle oturuyordu. Yanına gittim ve şöyle dedim: ‘Doktor, ben Bayan Wijsmuller ve sizinle konuşmak istiyorum. Hollandalı bir bankacının eşi olan Geertruida Wijsmuller-Meijer, Adolf Eichmann’ın Yahudi çocukların naklini kabul etmesi için ısrarla pazarlık yapmıştır. Quakerlar gibi İngiliz yardım kuruluşları gerekli parayı toplar.

10 Aralık 1938 ile İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1 Eylül 1939 tarihleri arasında toplam 22 tren batıya, İngiltere’ye doğru yola çıktı. Almanya, Çekoslovakya ve Polonya’dan gelen çocuklar gibi yaklaşık 3.000 kız ve erkek çocuk İkinci Dünya Savaşı patlak vermeden önce Avusturya’dan ayrılabilmiş ve zulüm ve sınır dışı edilmekten kurtulmuştur. Toplamda yaklaşık 10.000 çocuk ve genç kesin ölümden kurtulmuştur.

Psikolojik ve zihinsel sonuçlar

Kindertransport’un psikolojik ve zihinsel sonuçları çok büyük olmuştur. Ebeveynlerin hayatlarını kurtarmak olarak gördükleri şey, çocuklar tarafından genellikle aile güvenliğinin aniden ve tamamen kaybedilmesi olarak yorumlanıyordu. Her on çocuktan yaklaşık altısı biyolojik ebeveynlerini bir daha hiç görmedi. Hayatta kalan ebeveynler için yeniden bir araya gelme çoğu zaman bir fiyaskoya dönüştü. Sevgi dolu bir koruyucu ailenin yanında geçirdikleri uzun yılların ardından, çocuklar onlara alışmış ve biyolojik ebeveynlerini ve anadillerini unutmuşlardı. Yine de Avusturya’ya döndüklerinde, bu genellikle tamamen yabancı bir dünyada yeni bir başlangıç gibi oluyordu. Bu sadece fiziksel bir dönüştü, duygusal ve zihinsel bir “eve dönüş” değildi.

Filistin’de her 10 dakikada 1 çocuk hayatını kaybediyor

Dünü değil sadece bu ay içinde ölen çocukların rakamları bile içler acısıdır. Gazze’nin 2,3 milyonluk nüfusunun yarısı çocuklardan oluşuyor. İsrail’in, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında hayatını kaybeden çocuk sayısı dünyada son 3 yılda öldürülen çocuk sayısının üzerinde. Şu ana kadar henüz 1 yaşını doldurmamış bebeklerin de aralarında bulunduğu 4 binin üzerinde çocuk yaşamını yitirdi. Bu sayı her geçen gün ne yazık ki artıyor.

Ancak Filistin’de hayatta kalan çocuklar da kurban. Zira çocuklar baş etmeleri mümkün olmayan bir travmayla karşı karşıya. Gazze’de akan kan durmazsa, çocukların yaşadığı bu travma onları ömür boyu etkisi altında tutacak ve çok sayıda psikolojik rahatsızlığa yol açacak.

Zulme uğrayan neden zulüm yapar?

Zulme uğrayan kişiler/toplumlar, çocukluk dönemlerinde veya aileleri tarafından şiddet gördülerse, bu davranışları öğrenebilirler. Zulüm, onlar için bir örnek olmuş olabilir.

Zulme uğramış olmak, zulmü haklı çıkarmaz ve zulüm, genellikle toplumlar için zararlı sonuçlar doğurur.

Tarihte zulme uğrayanların torunları, bugün hangi nedenle olursa olsun, çocukların öldürülmesini haklı gösteremez, savunamaz… | ©DerVirgül

Ek Kaynak: ORF / TRT

Yayınlama: 08.11.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.