Avusturya gerçeği | Gazeteciler bu topluma güvenmiyor!
Avusturya’da yaşayan Türkçe haber okuyanların büyük bir çoğunluğu, haberleri eleştirel bir gözle değerlendirme yeteneğinden yoksundur. Bu eksiklik, kaliteli gazetecilik çalışmalarının değerinin anlaşılmamasına yol açtığı gibi, kendisine düşman olduğu düşüncesi doğurmuştur.
Toplumun eğitim seviyesi sonuçlarından doğan ve büyüyen sosyal medya fenomen haberciliği, toplumun gazetecilere duyduğu güvenini yok etmiştir.
Reklam gelirlerini artırmak amacıyla üretilen abartılı veya yanıltıcı başlıklar, toplumun medya güvenini azaltmış ancak, sosyal medya maymunlarının yargılanmasını sağlamamıştır.
Bu sorun, sadece gazetecilerin çözebileceği bir mesele değildir. Bu toplumun bilinciyle paralel gelişen bir hastalıktır.
Eğitimsiz bir toplumdan değişik alanlarda başarı beklemek bile, eğitimsiz olmanın bir ispatı değil midir?
Eğitimsizlik, yalnızca bireylerin kendi yaşamlarını sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumun genel refahını ve ilerlemesini de olumsuz etkiler ve her meslek dalında yetersizlik gösterir.
Ancak, yetersiz olan toplum bireyleri tarafından, bu yetersizlik anlaşılamaz ve içinde bulunduğu öznel koşulların yarattığı sosyo-kültürel koşullar, başarının onların içinde bulundukları yaşamın kendisi olarak görmelerine neden olur. Zira eğitimsiz birey istediği başarıya ulaşmış, ona göre başarı; ekonomik olarak kendisinden daha çok eğitim görmüş bireylerin önüne geçmektir-, ve geçmiştir de.
Bu onun yaşamı boyunca savunacağı yegâne başarı olacaktır…
Cahil biriyle tartışmaya girdiğinizde, o kişi tartışmayı sizin bilgi seviyenize değil, kendi bilgi seviyesine çekmeye çalışacaktır. Bu durumda genellikle sağlıklı bir sonuca varmak zor olduğu gibi, onun yanlışlarını düzeltmenin onu kıracağını düşünüp, tartışmaya girmemeniz gibi bir iyi niyetinizde, sizin kibirli bir kişiliğe sahip olduğunuz suçlaması getirecektir.
Oysa onun yanlışlarını dinleyip onay vermiş olsaydınız, siz toplum gözünde kibirli değil, anlayışlı ve alçak gönüllü bir eğitimli olurdunuz. Ancak, yanlışlar karşısında susarak nasıl bir karakteri temsil edeceğinizi de tahmin etmelisiniz.
Israrla siyaha beyaz diyen bir iradeyi dinlemek insani bir yaklaşım olmadığı gibi, size yöneltilen “kibirli” suçlamasını da “evet kibirliyim” diyerek kabul etmeyi zorunlu kılar. Platon, kibirli olmayan her birey, kibirli olduğunu kabul edendir der.
Avusturya’da kendine göre çok başarılı ancak, dışarıdan bakıldığında yok sayılan bir toplum söz konusu.
Yaptırım gücü olmayan, bir o kadar da kendisini önemseyen bir toplum.
Her alanda var olduğunu ileri süren, ancak hiçbir alanda tam anlamıyla olamayan bir toplum.
Gazetecisini, sadece çok tıklanıyor diye sosyal fenomene değişen bir toplum…
Neden olmasın ki?
Bu toplumun bütün değerleri ekonomi üzerine kurulmadı mı?
Gazeteci ona para kazandırmayacağı gibi, ona gün gelecek eleştirel haber bile yapacak. Oysa sosyal fenomen gazetecisi öylemi… Her koşulda onu övecek ve satılmak istenen ne varsa, kendi kişiliğiyle beraberinde satacaktı…
Tüccarın da istediği de bu değil mi? Umarsızca ticaret, para kazanmak…
Ancak değişen koşullarda ise, gerçek gazeteci yok mu diyebilecek kadar arzız olabilmekteler…
Avusturya’da yaşayan 320 binin üzerinde Türkiye göçmeni yaşamakta. Tamamı tabi ki aynı yaşam biçimine sahip değil.
Birilerinin, kendi karakter yapılarına göre var ettikleri sözüm ona gazetecilerden şikayetçi oldukları görülüyor.
Sizin karakteriniz ve para hırsınız yarattı bu insanları. O yüzden önce kendinizden şikayetçi olun…
Sonuç olarak; yukarıda yazmış olduğum ve bunun gibi diğer gazetelerden arkadaşların kaleme aldığı makaleleri hiçbir zaman okumadığınız için, ne bizi gerçek hatalarımız üzerinden eleştirebilir ne de size yönelttiğimiz eleştirileri anlaya bilirsiniz.
Siz sadece içerik üreten gazetecilere, banka hesaplarınızdaki dijital rakamlar üzerinden, yani, aptal bir değişim aracı olan “para” gücünden konuşabilirsiniz…
Bir gazetecinin hayali nedir biliyor musunuz?
İzlediği haber anlayışı üzerinden okuyucularından övgüler alıyorsa; Bir sonraki haberinde okuyucularına güvenmek ve onların gazetecisine sahip çıkacağına inanmaktır.
Bu inançtır gazeteciyi cesur kılan ve bu inançtır gazetecinin yanlışını doğruya götüren…