İsveç Ne Yapmak İstiyor?

Rusya tehdidinden korkan İsveç ve Finlandiya’ ya, NATO’ya üye olmak için bir fırsat doğdu. Başta ABD olmak üzere Avrupa Birliği de bu işe sıcak baktı. Çünkü Rusya’yı ne kadar çevreler ve kuşatırlarsa kıskaç altına almaları kolaylaşacaktı. Tehdit altında olan bu iki ülkenin 30 üyesi olan NATO’ya girmesi kesin gözüyle bakılırken iki ülkeden veto kararı çıktı. Bunlar Türkiye ve Macaristan…

Finlandiya bir şekilde kendini kabul ettirmeyi başardı. Bunun arkasında ABD ve Türkiye ilişkileri de var. Türkiye ve Macaristan meclisleri, Finlandiya’nın NATO’ ya girmesine onay verdi. Finlandiya’nın üyelik süreci başladı. Tabii ki, Finlandiya Cumhurbaşkanı politik mesajlar verdi. “Bir komşumuz da var, İsveç. Kendileri iyi insanlar, iyi bir halk. Finlandiya’nın NATO üyeliği İsveç olmadan tamamlanamaz. Çünkü ortak çıkarlarımız var. İki komşu ülkeyiz, Baltık Denizi’nde kıyımız var” diyerek her tarafa şirinlik yapmaya çalıştı.

ABD senatosu, hala F-16 projesine onay vermedi. Havadan sudan her şeyi bahane ettiler. Aslında bu Türkiye’nin işine geliyor. Kendi uçaklarımız için zaman kazanıyoruz. Aslında F-16 ya ihtiyacımız yok, sadece varmış gibi davranıyoruz. TUSAŞ ve TAI firmalarımız bu uçakların modernizasyonunu zaten yapıyorlar. Belki de yeni F-16 lar üretiyorlar.
Gelelim İsveç konusuna, ne yapmak istiyorlar. Terörün tabir-i caiz ise cirit attığı bir ülke. 1 Haziran itibariyle yeni bir terör yasası çıkarttılar. Ülkelerinde olup bitenin farkındalar. Terörün ve teröristlerin başlarına çok büyük işler açacaklarının farkındalar. Ama buna dur diyecek cesaretleri de yok. Burada bir hatırlatma yapmak istiyorum hemen. 1984 yılında PKK’yı Avrupa’da terör örgütü olarak tanıyan ilk siyasetçi olan İsveç Başbakanı Olof Palme, 29 Şubat 1986 günü Stockholm’de suikasta uğradı ve öldürüldü. 1984 ve 1985 yıllarında İsveç gizli servis raporlarında, PKK terör örgütü tarafından suikasta uğrayacağına dair raporlar ülke basınına sızdı. Ölümü sır perdesi olarak kaldı. En son ölmüş bir kişinin üstüne suçu yıktılar ve davayı kapattılar. Terör örgütleri bu ülkede sazı eline almış durumda. Kendi türkülerini çalıp, söylüyorlar. Birçok kişiyi tehdit ve baskı yoluyla sindirmiş durumdalar.

Gelelim Kur’an-ı Kerim yakma meselesine… Düşünce özgürlüğü adı altında Kuran-ı Kerim yakılmasına izin varken, başka dini kitapların yakılmasına izin verilmiyor. Neden İsveç Yüksek Mahkemesi, bunun düşünce özgürlüğü olduğunu kabul edip, polis tarafından engellenmemesini istiyor? Basına sızan haberlerde Tevrat ve İncil kitaplarının yakılması cemaatler tarafından engellendi haberleri çıktı. Bunu savunmuyorum, hiç kimsenin kutsalı yakılmasın veya aşağılanmasın. Birkaç piyon ellerine para verilerek ortaya çıkıyor ve provoke işler yapıyor. Danimarkalı bir siyasetçi müsveddesi kendi ülkesini bırakıp İsveç’e geliyor ve Kuran-ı Kerim yakıyor.

Tüm bunların arkasında kim var derseniz, başta ABD olmak üzere malum güçler var. Türkiye’nin ayarları ile oynamak istiyorlar. Türkiye bu konuda sükûnetini koruyor. NATO’da gizli bir derin yapılanma oluşturuldu. Türkiye’yi yalnızlaştırmak ve dışlamak istiyorlar. Temmuz ayında yeniden İsveç’in NATO üyeliği oylanacak. Türkiye ve Macaristan büyük ihtimalle yine veto edecek. Bunu koz olarak kullanmak isteyen Türkiye düşmanı ülkelerin eline bir koz geçecek. ABD yine menfi şeyler söyleyip PKK’yı yasallaştırmaya çalışacak.

Yanıldıkları şey şu, birincisi Kuran-ı Kerim’i yakmaları tam tersine işliyor. Merak eden hak ehli olan insanlar Kuran-ı Kerim’i okumaya başlayıp Müslüman oluyor. İkincisi Türkiye savunma sanayisini güçlendirip onların her yerde işlerini bozuyor. Bunun en iyi örneğini savunma füzelerinin aktif olduğu Suriye ve Irak da görmek mümkün. Nokta operasyonlarla örgüt liderlerini ve mensuplarını tek tek avlıyor. Bunların içinde ABD, Rusya, İran, İngiliz, İsrail, Fransa, Suriye askerleri ve istihbarat elemanları da var.

Türkiye’nin büyük yükselişinin önünde boyun eğmek zorunda kalıyorlar ve kalmaya da devam edecekler. Türkiye bütün oyunları görüyor ve kartları ona göre karıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar yenilmeye mahkûm olacaklar.