Siz danışmanlara danışıyorsunuz […] Peki onlar kime danışıyor?

Avusturya’da Türkiye göçmenleri ve hatta Avusturyalılar doğal olarak bütün yasaları bilmeleri mümkün değil. Bu durumda yardıma ihtiyaçları oluyor. Peki göçmenler en çok neyi, nereye veya kimlere danışıyor?

Her fırsatta gazeteci olduğunu beyan eden sosyal medya fenomenlerinin de danışmanlık konusunda, kısa/genel ve soyut tespit/analiz yaptıkları/yapmaya çalıştıkları görülüyor. Peki başkalarına sorarak, takipçilerine aktardıkları bu bilgiler ne kadar yeterli ve doğru?

“Nasıl ki binaların arasından görünen martılar, yüksek binaların arkasında bir denizin olduğunu bize söylüyorsa, bir ‘arzuhalci’ gördüğümüzde ise başka arzuhalcilerin belireceğini ve bir mahkemeye doğru hızla ilerlemekte olduğumuzu söyler.” Aklımda kaldığı kadarıyla 20’li yaşlarımda Yaşar Kemal’in bir romanından okumuştum bu satırları.

Okuma yazma oranının az olduğu dönemlerde yoğun ilgi gören arzuhalciler, para ile dilekçe yazan, form dolduran, diğer insanların bilgisizliğinden kendilerine bir meslek oluşturan kişiler… Arzuhalcilik, Avukatlık yasasına göre avukat olmayan kişilerce yapılması yasak olan meslektir. Günümüzde hala varlıklarını koruyorlar.

Genelde adliyelerin ya da belediyelerin yakınında olurlar. Bir de dediğim gibi, Yaşar Kemal romanlarında çokça karşılaşırız onlarla.

Avusturya’da yaşayan Türkiye göçmenleri olarak o kadar çok danışacak şeylerimiz var ki!

Nasıl ki Türkiye koşulları arzuhalcileri doğurduysa, Avusturya koşulları da biraz Almanca bileni danışman, sosyal medya fenomenini de gazeteci yaptı.

Günümüzde bir avukata bir yasa hakkında fikir danışmak, yaklaşık 100 Euro’dan başlamakta.

Durum böyle olunca, mürekkep yalamış emekli kişilerin arzuhalci olduğu Türkiye’deki gibi, Avukat bürolarında çalışmış, sosyal kuruluşlarda iş yapmış, çeşitli yardım kuruluşlarında bulunmuş veya tek özelliği Almanca bilmek ve laf cambazı olan kişilerce acılan danışma bürolarına danışmaya çağrılıyoruz.

Öte yandan içerik üretmeyen, makale yazamayan, yaşadığı ülke hakkında bir fikir sahibi olmayan ve hatta bir fikri dahi olmayanların gazeteci sayıldığı, daha doğrusu dayatıldığı bir ortamda, göçmenlerin özellikle bürokratik alanda yönlendirici ve bilgilendirici tek satır bile Türkçe okuyamaması çok normal. Basiretsiz Facebook medyacılığı, beraberinde fırsatçı tüccar danışma bürolarının çoğalmasını sağlıyor, bu şekilde birbirlerini besleyerek, kimi zaman ise ortak çalışarak, göçmenlerin kanını emiyorlar.

‘’Tabi bu demek değil ki bütün danışma büroları bu gibi kişilerden oluşuyor. Alanlarında çok başarılı olan ve gerçekten sorunlar karşısında kararlı bir şekilde sonuca giden danışma bürolarımızda mevcuttur. Ayrıca çok az sayıda da olsa gazetecimiz de var. Ancak dikkat edilirse, gazeteciler davul çalarak gazeteci olduklarını pek ilan etmiyorlar. Zira bir eksiklik, yetersizlik ve eziklik hissedenler, bu eksikliğin psikolojik sonucu olarak kendilerinde olmayanın var olduğu ispatı savaşına girerler. Rüzgarın serinliğine, “ben gazeteciyim” diyerek bir de saygısızca saygı beklerler.

Peki neyi danışıyoruz?

Danışma bürolarına danışanlara ve danışma bürolarına yönelttiğimiz soru:

En çok ne danışıyoruz?

Göçmenlerin en büyük sorunu Almanca dilinin kullanılması olduğu karşımıza çıkıyor.

En baştan sorun Almanca dili olunca, bürokratik bütün işlemlerde Türkçe danışma ihtiyacı doğmakta. Ayrıca Almanca bilmekte kimi zaman bir form doldurmak için yeterli olmayabiliyor.

Burada tetikleyici güç Almanca dilinin zayıflığı ve eğitim seviyesidir.

Akıl her insan da mevcuttur. Ancak aklı işlevsel kılan, yani dışsal gelişmeler karşısında işe yararlı kılan; aklın düşünsel, pratik, neden-sonuç, öngörü, algı, tahmin, geçmişin örneklendirilmesi gibi birçok biçimde kullanılmasını sağlayan “mantıktık”. Almanca bilmek bu nedenle kimi zaman yeterli gelmemektedir. Öyle olsaydı, yerli halkın danışacağı pek bir şey kalmazdı.

Dolayısıyla en çok danıştığımız konu, yasal prosedürlerdir. Oturum izni [vize] olarak başı çekmekte. Bir diğer danıştığımız can alıcı mesele ise, yasa dışı sayılan çifte vatandaşlık.

Avusturya, vatandaşlık verdiği ama daha sonra bazı gelişmeler sonucunda şüpheli gördüğü Türkiye göçmenlerine mektup göndererek, Türk vatandaşlığından ayrıldıklarını ispat etmelerini istedi. Avukatların ilgilenmesi gereken bu konuya, avukatların ücret tarifesinin onda biri fiyat biçen danışma büroları el attı.

Çocuk velayet davaları ve nafaka gibi konularda danıştığımız konuların başında gelmekte.

Çocukları Gençlik Dairesi tarafından alınan veya uyarı alan ailelerde, ilk olarak danışmak için bu bürolara müracaat etmekteler.

Diğer yandan en çok danışılan ve form doldurulması için müracaat edilen konulardan birisi de maliye yani vergi dairesi-vergi iadesi olmuştur.

Yukarıda saydığımız danışma konuları, yasal düzenlemelere aykırı olmayan ve bilgilendirilmesinde bir sakınca olmayan konulardır.

Danışma bürolarına, yasal olmayan ve hatta hukuksal boşluklar arayan danışanların da danıştıkları görülmekte.

Yasal olarak evli görünen bir çifttin, boşanırsak sosyal yardımlardan yararlanabilir miyiz gibi konuları da danışıyoruz.

Viyana’da yıllarca danışmanlık hizmeti vermiş ve kendisini ispat etmiş danışmanlarla yaptığım görüşmede, danışma bürolarının en büyük sorunlarından birisinin, danışanın dürüstlüğü olduğu vurgulandı.

Danışanın üstesinden gelmek istediği konu dahilinde, kendisini hep haklı görmesi ve bu yönlü bilgi vermesi, danışma bürolarının, danışanının sorununu çözmesinde yetersiz kalmasına neden olabiliyor. Yetersizliği yanlış verdiği bilgilerde aramayan danışan, danışma bürosunun başarısız olduğunu iddia ediyor.

‘’Danışma; bilgi sorma amacıyla kurulmuş birimdir. Konuya vakıf olan elemanlar oralarda bulunur ki arayanın/müşterinin istekleri, talepleri, merakları yanıtsız kalmasın.’’

Nasıl ki mahkeme kapılarında arzuhalciler, Avukatların yazması gereken dilekçeyi, dar gelirli vatandaşa daha uygun bir ücrete yazıyorsa, göçmenlere de danışma büroları çok gerekli gibi görünüyor.

Burada üzerinde durulması gereken konu, yapılan danışmanlığın geniş çaplı bir rant aracına dönüşmemesidir. Zira rant aracı olan her hizmet, içerisinde hileyi beraberinde getirecektir.

Devletin Sosyal Danışmanlık Kurumları Var mı?

Wiener Hilfswerk Nachbarschaftszentrum sözcüsü ile yaptığım görüşmede, göçmenler için sosyal danışma konusunda neler yaptıklarını sordum.

Wiener Hilfswerk sözcüsü şunları söyledi:

‘’Göçmenler ve hatta Avusturyalılar doğal olarak bütün yasaları bilmeleri mümkün değil.

Bu durumda yardıma ihtiyaçları oluyor.

Örneklendirirsek, evinden atılan bir aile veya bireyin, yasal olarak nelere hakkı var, evsiz kalmaları nasıl engellenir veya yeni bir eve taşınmaları nasıl sağlanır?

Bir çift boşandığında, tarafların ne gibi haklara sahip oldukları, izlenecek resmi yol nasıl olmalı gibi pek çok konularda, bilir kişilerimiz danışmanlık yapmakta.

İşçi Odaları Birliği [AK]…

İşleyiş bakımından dünyada bir örneği daha olmayan işçi odaları, işçilerin hak ihlallerinde, tüketici hakları kapsamında, emeklilik, iş kazaları, çalışma koşulları gibi çok kapsamlı konularda ücretsiz hukuksal hizmet vermekte ve bunu Türkçe’de yapmakta.

Avusturya’da çalışan her kesin doğal üyesi olduğu işçi odaları, sizin yerinize Avukat tayin ederek ‘’emek gücü piyasası kapsamında’’ bürokratik işlerinizde yardımcı olmaktadır.

Sivil Toplum Örgütleri…

Özellikle kadın örgütleri Avusturya’da çok yaygın bir örgütlenme ağına sahiptirler.

Kadına şiddet, aile içi şiddet gibi konularda, kamuoyu yaratarak gelişmelerin seyrini değiştirme gücüne sahipler.

Viyana Belediyesi tarafından oluşturulan Kadın danışma hatları, haftanın belirli günleri ülkede yaşayan tüm göçmenlerin ana dilinde hizmet vermektedir.

Türkiye Göçmenlerinin Oluşturdukları Dernekler…

Göçmen sivil toplum örgütleri, zaman zaman çeşitli konularda bilir kişi öncülüğünde çeşitli bilgilendirme toplantıları yaptıkları bilinmekte.

Yüzlerce derneğe sahip olan göçmenler, belirli konular etrafında şekillenmiş ve donanımlı kişilerden oluşan bir tek derneğe sahip değiller.

Bu nedenle de ileriye dönük donanımlı bir nesil devredememekte, kendisini tekrara düşmektedir.

Yüzlerce derneğin yarısından çoğu, Avusturya’daki bürokratik işleyişe yabancı kalmakta.

Özellikle yabancıları ilgilendiren sosyal ve siyasal gelişmeleri göçmenlere duyurmakla yükümlü olması gereken dernekler içine dönük dernekçilik yaparken, Türkçe haberciliğe soyunanlar ise tüccar olmak ile haber taşımak arasındaki ince çizgide, para taşımayı seçmiştir.

Bu yönlü faaliyet gösteren derneklerin ve medyanın danışma merkezleri ve bilgi/haber taşıyıcısı olmasını beklemek olanaksız bir duruma gelmektedir.

[Bütün saydıklarımı layıkıyla yapan danışma büroları, dernekler ve medya gruplarının olduğunu ve onları tenzih ettiğimi belirtmek isterim]

Aslında Avusturya’da göçmenlerin yaşadıkları bürokratik sorunların çözümü veya çözümsüzlüğü, sorunun yaşandığı resmi dairelerin internet sayfalarında bulunan bilgilerin satır aralarında gizli bir şekilde açığa çıkartılmayı bekliyor.

Danışmanın görevi satır aralarında bulunan bilgileri, anlaşılır kılarak ve çözüm üreterek, danışanına sunmaktır.

Yayınlama: 05.05.2023
Düzenleme: 03.02.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.