Viyana’da sokak kavgalarına karışan gençlerle röportaj

Parkta her gün önlerinden geçtiğimiz, kimi zaman bir euro veya sigara isteyen, ceplerinde bıçak hiç eksik olmayan sığınmacılarla konuştuk… Suça bulaşmış bu gençlerin batı medeniyetine olan nefretini ve nefretin doğurduğu tecavüz, şiddetin kanıksanmasını gördük…

Viyana’da sokak kavgalarına karışan gençlerle röportaj

| Adem Hüyük

“İnternet üzerinden ilk önce Avrupa haritasına baktım. Avrupa ülkelerindeki insanların yaşamlarını gösteren fotoğraflar ile Afganistan’daki kendi yaşantımı karşılaştırdım. Parklarda kısa etek giymiş kadınların ellerinden tutan erkekleri gördüm. Çocuk gibi kadınların ellerinden tutmuşlardı. Oysa ben sokakta bir kadının elini tutmamıştım! Tutmam da…
Uzaklık mesafesini ve nasıl gidildiğini araştırdım. Hangi ülke olduğunun bir önemi yoktu. Avrupa ülkesi olması yeterliydi.”

Samir, üç yıl önce bu düşüncelerle önce Türkiye oradan da Avusturya’ya gelmiş ve sığınma talebinde bulunmuş. Samir 25 yaşında ve sığınma talebi henüz kabul edilmemiş. Fotoğrafını ve gerçek kimliğini söylememe şartıyla Virgül’e konuştu.

“Seni tanıyorum. Her gün bu parktan geçiyorsun. Türk olduğunu da biliyorum” diyordu Samir… Samir Türkçe anlıyor ve çok iyi olmasa da konuşabiliyordu.

Samir ve konuştuğumuz diğer mültecilerle birlikte, Avusturya’da ortalama 50 bin sığınmacı yaşamakta.

Avusturya İstatistik Kurumu verilerine göre, 2024 yılında 13905 Suriyeli, 7345 Afgan, 6755 Faslı ve 5460 Türkiye’den gelenler, Avusturya’ya sığınma talebinde bulundu.

Avusturya sığınmacılara mülteci statüsünü verme sürecini uzatırken, sığınmacıların barınma, iş, eğitim ve sağlık haklarına erişimi kısıtlanıyor, entegrasyonu da zorlaşıyor. Dolayısıyla beklediğini bulamayan ve de geldiği ülkede suça bulaşmış sığınmacılar, aynı tutumlarını bu ülkede de devam ettiriyorlar.

Viyana-Favoriten

Viyana’nın ve ülkenin en büyük ilçesi Favoriten diğer adıyla 10. Viyana Bölgesi, uzun süredir ülkenin gündemine şiddetin merkezi olarak oturtulmuş ve şiddetin unsurları olarak da Suriyeli ve Afgan sığınmacılar gösterilmiştir. Özellikle ilçenin en önemli meydanları olan Reumannplatz ve Keplerplatz polis güçleri tarafından mercek altına alınmıştır. Dün yani pazartesi günü, bu bölgelerde görev yapacak yeni bir polis birimini tanıtmak için Reumannplatz’a gelen Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner’in alandan ayrılmasından üç saat sonra aynı yerde bir bıçaklı saldırı vakası daha yaşandı.

Bölgeye polis ve teknik takviye, suçun işlenmesini engellemediğini bariz bir şekilde gösteren bu olay, sığınmacıların kendi dünyalarının dışındaki gelişmelere karşı duyarsız olduklarını gösterdiği gibi, bizim görüştüğümüz bazı sığınmacılar ise ülkenin gündeminde olduklarından haberleri bile yoktu.

Pazar kavgası

Yüzünde bıçak izi olan Suriyeli, polis olmamdan şüphelendi. Ancak dolaylı da olsa ilişkiler kurduğumuz diğer sığınmacılar onu polis olmadığıma ikna etti.

Bunları konuşurken elinin cebinde olduğunu fark ettim. Daha sonra öğrendim ki cebinde bıçak varmış.

Suriyeli genç sığınmacı, geldiği ülkede kısa süreli cezaevi yatmışlığı olduğunu söylerken, Viyana’da da çok sayıda göz altına alındığını belirtti.

• Virgül: Sokaklarda hemen hemen her gün kavga ediyorsunuz ve bu kavgalar genellikle kendi yurttaşlarınızla ya da Afganlarla oluyor. Anlaşamadığınız veya paylaşamadığınız ney?

“Kavgalar genellikle para yüzünden çıkıyor. Bazen ortak olarak “bazı işler” yapıyoruz, bunun karşılığında kazanılan paranın paylaşımında anlaşmazlık çıkıyor. İşte orada devreye “güç” giriyor ve güçlü olan kazanıyor.

Akraba ve aynı yerden gelenler gruplar oluşturuyor. En kalabalık grup olmak en güçlü olmaktır ve en işlek meydanlarda söz sahibi olmak demektir. Reumannplatz, Keplerplatz ve Praterstern gibi.”

Ne gibi işler yapıyorsunuz sorusuna yanıt vermiyor.

• Virgül: Peki korkmuyor musun?

“Yüzümdeki bıçak izi, iki yıl önce Keplerplatz’daki alt geçitteki kavgadan kalma. Tabi ki korkmuyorum. Erkek kavga etmek için vardır.”

Yanındaki sığınmacı söze katılarak, “Her kavga para yüzünden çıkmıyor. Bazen Avusturyalı kız arkadaşlarımız oluyor, onlara yaklaşıyorlar. İşte en büyük kavgalar o zaman çıkıyor” diyor.

• Virgül: Sizler sokak ortasında bıçaklı kavga ederken, çevre sakinleri ve özellikle çocuklar çok korkuyor. İnsanlar 10. Bölgeden taşınmak istiyor. Buna hakkınız var mı?

Suriyeli sığınmacıların bu soruya verdikleri yanıt, onların hangi ruh halinde olduklarını gösteriyor sanki…

“Neden korkuyorlar. Biz yoldan geçenlere saldırmıyoruz ki. Sanki iç savaş çıkartmışız gibi günlerce haber yapıyorlar. Biz çoktan unutmuş oluyoruz, onlar hala konuşuyorlar. “

• Virgül: Size göre, sokaklarda kavga etmek normal mi?

“Normal değil. Ama kendimizi korumak zorundayız. Biz bizim hakkımızı aldıklarında kavga ediyoruz.”

• Virgül: Hak aramak için neden polise gitmeyi denemiyorsunuz?

Gülerek, “her şey için polise mi gidilir…” diyor.

İlk kız arkadaşım Viyana’da oldu

Afganistan’dan gelen Samir, ilk kız arkadaşını Viyana’da bulduğunu söylüyor. Sosyal medya üzerinden tanıştığı bir Avusturyalı.

Nasıl anlaşıyordunuz diye sorduğum da ise; Google çeviriyi kullanarak yazıyordum ve beklediğim gibi çok kolay bir araya geldik” diyordu.

• Virgül: Neden kolay olacağını bekliyordun?

“Avrupalı kadınların hepsi böyle”

• Virgül: Nasıl yani? Biraz daha açıklayıcı anlatır mısın?

Samir: “Sen de Müslümansın anlaman gerekli. Avrupalı kadınlar da Allah korkusu yok. O yüzden her erkekle oluyorlar. Bu yüzden vücutlarını göstermek için açık elbiseler giyiyor, erkekleri tahrik ediyorlar. Ben çocukken büyüklerimden duyardım. ‘Kadın şeytan gibidir, erkeklerin dikkatli olması gerekir’ deniyordu. Doğruymuş. İki hafta yazıştık ve başka eyaletten Viyana’ya geldi hemen…”

• Virgül: Kadın ve kız çocuklarına tecavüz ediliyor. Hatta 12 yaşındaki kız çocuğuna otuz kişinin cinsel istismarda bulunulduğu ileri sürülüyor. Afgan ve Suriyeli gençlerin cinsel istismar suçlarında ilk sırada yer almalarını nasıl değerlendiriyorsun?

Samir: “Evet bende duydum bu olayı. Ama tecavüz yok. İçinde tanıdıklarım var. Kız kendisi gönüllü istemiş. Zaten kadın istememiş olsa, her yerini acar mı?”

• Virgül: Açık giyinen kadınlar, kendilerine tecavüz edilmesini mi istiyor?

Samir: “Ortada tecavüz yok ki. Kadın istiyor ve ilişki yaşanıyor.”

• Virgül: 12 yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel ilişki istemesi ve 25 yaşındaki bir erkeğin bunu gerçekleştirmesi sana göre tecavüz değil mi?

Samir: “Değil”

Konuşmamızın ilerleyen bölümlerindeki konuşmasından çıkardığım, medeniyetler arasındaki çıkar savaşlarına gönderilen savaşçılara; ‘düşmanın her şeyi sizin ganimetinizdir’ anlayışı kapsamında, Avrupalı kadınlara karşı bir nefret ve ön yargı içerisinde olduğunu fark ettim.

 

Viyana Eyalet Meclisi özel olarak toplanıyor

Perşembe günü, Viyana Eyalet Meclisi özel olarak toplanması planlanıyor. Eyalet meclisi, “Tecavüz, şiddet ve suç” ve entegrasyon politikalarını ele alacak.

Ancak siyasilerin şiddeti engellemek için odaklandıkları noktanın kendisi de şiddete dayanıyor. Favoriten ilçesine daha fazla polis memurunun atanması, şiddetin başka bir bölgeye kaymasını sağlayabilir ancak bitireceği kesin değildir.

Bu anlamda, Viyana belediyesi bölgelerdeki belediye evlerinde kota sistemiyle karma sistemini gözeterek, çeşitli milletten Viyanalıları bu binalara yerleştirmesi, ilk atılacak adım olarak karşımızda duruyor.

10. Viyana Bölgesinde oluşan getto, çeşitli dönemlerde kendisini şiddete bürünmüş olarak göstermiştir. Şu günlerde sığınmacılar gündemde. Getto devam ederse, bir arada olmanın verdiği cesaret, azınlıkların kendi adaletlerini sağlamaya iteceği kaçınılmaz gibi görünüyor.

Avusturya medyasının gündemine almadığı sığınmacılar

Öte yandan, Avusturya medyasında hiç yer almayan çok başarılı sığınmacılar bulunmakta. Yukarıda bahsi gecen, her toplumda olabilecek suça bulaşmış ve sayısı çok olmayan küçük bir azınlıktır.

Bizim de haber yaptığımız, Suriyeli Jad Turjman’ı duydunuz mu?

Jad Turjman 2015 yılında Şam’dan Avusturya’ya kaçtı. Geldiğinde iki kelime Almanca bilmiyordu. Bugün Almanca kitapların yanı sıra köşe yazarlığı da yapıyor ve stand-up komedyeni olarak karşımıza çıkıyor.

İş ve İşçi Bulma Kurumu [AMS] meslek kurslarına, Almanca haber yazabilmek için gittiğim dönemlerde, benden yirmi yaş küçük ve ortalama beş yıl önce Avusturya’ya gelmiş Afgan ve Suriyeli gençlerle tanıştım. Almanca dil bilgisi konusunda benden çok ileride olduklarını gördüm.

Bu nedenle, suça bulaşmış küçük bir azınlık, suça bulaştığı için büyük bir etnik grup olarak gösterilmek istenmektedir.

Gönül ister ki sokak kavgaları yaşanmasın. Ancak bu kavgalar yüzünden de tüm göçmenlerin suçlanması ve hatta bizzat göçmenler tarafından Suriyeli ve Afganlara karşı nefret tohumları ekilmesi de her şeyden önce Viyana Devlet Hastanesi’nde [AKH] çalışan Suriyeli ve Afgan doktor ve hemşirelere haksızlık olmaz mı?

Çeşitli nedenlerden dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalmış, ancak şimdi Avusturya’da yaşayan insanlar ve kendileri için üretime katılmış, kendi halinde yaşamaya çalışan sığınma hakkını almış binlerce Suriyeli ve Afgan’ı bir çırpıda yok sayamayız.

Suça bulaşmış gençleri terbiye etmek yerine, eğitim aracılığıyla üretime kazandırmak, enerjilerini toplumun ve kendilerinin yararına çevirmek ilk başta kanun koyucuların ve daha sonra bizlerin görevidir. Yok saymak ve sınır dışı edilsin demekle bu işin çözülemeyeceği bilinmesi gerekir. Viyana Favoriten ilçesine panzerler getirilse bile, etki-tepki ve neden-sonuç ilişkilerinin kaçınılmaz sonucu olarak şiddet engellenemeyeceği gibi, daha da artacaktır. | ©DerVirgül

Yayınlama: 19.03.2024
Düzenleme: 22.03.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.