Erdem Üzerine

Ve insanlar  ‘ erdem’ denilen acımanın arkasına gizlemişlerdir bencilliklerini …   Jose SARAMAGO nun – Bütün isimler- adlı Nobel ödüllü kitabındaki kahraman gibiydi. Uzandığı yağında tavanla konuşuyordu Esra. Ne üzerine mi konuşuyordu? Erdem üzerine. Düşüncesi odanın içerisinde gezinirken somutlaşarak kendisiyle konuşur pozisyona geçmişti. Aynı anda iki kişiydi o an. Platon! platon dedi hızlıca doğruldu Esra. […]

Ve insanlar  ‘ erdem’ denilen acımanın arkasına gizlemişlerdir bencilliklerini …

  Jose SARAMAGO nun – Bütün isimler- adlı Nobel ödüllü kitabındaki kahraman gibiydi.

Uzandığı yağında tavanla konuşuyordu Esra.

Ne üzerine mi konuşuyordu?

Erdem üzerine.

Düşüncesi odanın içerisinde gezinirken somutlaşarak kendisiyle konuşur pozisyona geçmişti.

Aynı anda iki kişiydi o an.

Platon! platon dedi hızlıca doğruldu Esra.

Evet platon erdem, iyiyi elde etme gücüdür demişti.

Hızlıca açtı sözlüğü, karıştırdı.

Erdemin tanımına göz gezdirdi..

erdem.. erdem..

Tamam bulmuştu. “Ahlakın övdüğü, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet demekti.

Geçmişi düşündü düşünürken de hissetmeye çalıştı. Tarih boyunca insanlık tarafından kabul görmüş tüm dini inançların ve spiritüel felsefelerin temelini erdem oluşturmuştu.

  Bir ses duydu düşüncesinden ..

Erdem kavramının kesin ve net bir tanımı olmasa da, toplumsal, evrensel ahlak yasalarıyla, kişinin ruhsal ve zihinsel anlamda yakaladığı bütünlüğün ideal dengesi olduğunu söylemek mümkün diyordu o ses. Esra, tekrar yatağına sırt üstü uzandı ve sesli konuşmaya devam etti.

‘Erdem kavramının, Coğrafyadan coğrafyaya ve kültürden kültüre önemli farklılıklar gösterdiğini bildiğini umuyorum.’ Sen neler de biliyorsun diye söylendi ve gülümsedi.

Altında kalmamalı bir şeyler söylemeliydi.  

Friedrich Nietzsche geldi aklına “Erdem, insanın insan üstüne ulaşmak için harcadığı çabadır” şeklinde tanımlamıştı. Hegel ise erdemi varlığın bilinci olduğunu belirtiyordu.

  Sevgili okuyucum Kendi hayatımdaki erdemli insanları düşündüm şimdi bir an, ilkokulda henüz birinci sınıf…

o sıralar çok da samimi olmadığım bir arkadaşım geldi aklıma.

Bu arkadaşım iyi tanıdığı birinin bana herkesin önünde kaba davranmasından sonra gelip, ‘Sana öyle davranmaya hakkı yoktu,’ demesi ve benden onun adına özür dilemesi ki o zamanlar daha on bir yaşındaydım.

Bugün bile o yaşta bir çocuğun böyle bir olgunluk göstermesine şaşırdığımı fark ettim ve onu tekrar çok takdir ettim.

Benden özür dilemek için hiçbir zorunluluğu yoktu sadece üzüldüğümü görüp beni teselli etmek istemişti.

‘Bana ne’ deyip geçmedi.

Tanık olduğu bu olayda sorumluluk üstlendi.

Çok sevdiğim yazar Dostoyevski’nin hangisi olduğunu hatırlayamadığım bir romanında ise, roman kahramanı bir erkeğin bir kadına âşık olması anlatılırken, erkeğin kadının erdemlerinden çok etkilendiği belirtiliyordu.

O zaman bana bu açıklama garip gelmişti.

Bir insan diğerine erdemli diye âşık olabilir mi?

Gerçi aşk bambaşka ve belli bir nedene bağlanamayacak bir şey.

Yine de hani hep romanlarda, filmlerde karşısındakinin güzelliğine vurulur ya insanlar ya da öyle sanırlar veya bize öyle aktarılır.

İşte o zaman bile beni bir düşüncedir almıştı, birine erdemli diye âşık olunur mu diye?

Belli ki o zamandan başlamıştı erdem kavramını yavaş yavaş bir köşeye atıp biriktirmem.

Evet sevgili okuyucularım,

  Antik Çağ’daki filozoflar genel olarak erdemli olmayı bilgili olmaya, mutluluğu da erdeme bağlamışlardır.

Yani bilgili olan erdemli olur, erdemli olan da mutlu olur.

Yine günümüz bakış açısından düşününce çok tuhaf geliyor çünkü biz erdemli bir insanın mutsuz olacağına, hak ettiklerine kavuşamayacağına inanıyoruz.

Mutluluğu daha çok mevki, mal mülk gibi şeyler edinmeye bağlıyoruz.

Aslında bir şeye sahip olunduğu zaman ona sahip olmayla doyuma ulaşıp birilerine göstererek “bak ben buna sahibim” dürtüsünden sıyrılmadır erdem ve bu bağlamda erdem sahibi olmanın en büyük ödülü ona sahip olmak değil midir?

 Bir hususa daha değineyim…

Erdemli olmak tabii ki erdemli olmak adına, kendi ihtiyaçlarını hiç düşünmeden sürekli başkalarının ihtiyacını karşılamak anlamına gelmez.

Böyle bir hayat insanda küskünlük ve öfke yaratır zaman içinde.

Biz mutlu olmazsak mutlu da edemeyiz ama başka insanların hayatını mahvetmek pahasına da mutlu olamayız.

Yardıma muhtaç insanlara da sırtımızı dönüp gidemeyiz.

Çünkü her şey birbirine bağlıdır ve yaptığımız her şey bir gün bizi bulur inancındayım.

Kendime sormak istiyorum…

Peki erdemli insan nasıl insandır sence?

ımm… düşüneyim.

Düşündüm evet mesela erdemli insan, kendisini devamlı ölçen ve değerlendiren insandır.

Mesela erdemli insan, sorumluluk bilincine sahip insandır.

Mesela erdemli insan hayatında bir denge standardını yakalamış olan insandır.

Mesela erdemli insan ‘’aktif iyi’’ olan insandır.

İyiliğin pasif olduğu her yerde kötülük kendiliğinden aktif hale gelir.

Bu, kötülüğün doğası gereğidir.

Kötülük karanlık gibi olduğu için bizatihi kendisi yoktur.

Aydınlığın yokluk halidir. Ve bu yoklukta erdem de yoktur.

Meselaya bir tane daha ekleyeyim.

Mesela erdemli insan, insan merkezli ve sevgi odaklı bir anlayış ile insanlara yaklaşan insandır.

Mesela erdemli insan, örnek bir kişilik sergileyen insandır.

Mesela erdemli insan, alçakgönüllü ve mütevazi olan insandır.

Mesela erdemli insan, korku merkezli bir anlayıştan sakınan insandır,

Ve son kez mesela erdemli insan, kendisi ile ve çevresi ile barışık olan insandır.

Şimdi insan üstüne ulaşabilmek için çaba harcama enerjisiyle dolduk mu?

İstersek sahip olabiliriz ve sahip olursak ideal insan oluruz.

  Sağlıcakla kalın, kalalım efendim…

Yayınlama: 28.09.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.