Rus Revizyonizmi Ve Strache

Avrupa Birliği karşısında yükselmek isteyen bir gücün, taşıması gereken en önemli özelliklerinden birisi, Avrupa Birliği sisteminde kendine yer açmak için bozucu ve ittifak dağıtıcı ve de aynı zaman da, yeni ittifaklar oluşturucu bir siyaset izlemesi gerekmektedir.   Rusya’nın, ABD ve Avrupa Birliğine karşı giriştiği revizyonist siyasetin arkasında, emperyalist pazar haritasının tekrardan çizilmesi, konulmuş kurallara Rusya’nın […]

Avrupa Birliği karşısında yükselmek isteyen bir gücün, taşıması gereken en önemli özelliklerinden birisi, Avrupa Birliği sisteminde kendine yer açmak için bozucu ve ittifak dağıtıcı ve de aynı zaman da, yeni ittifaklar oluşturucu bir siyaset izlemesi gerekmektedir.

 

Rusya’nın, ABD ve Avrupa Birliğine karşı giriştiği revizyonist siyasetin arkasında, emperyalist pazar haritasının tekrardan çizilmesi, konulmuş kurallara Rusya’nın da daha geniş kapsamlı dahil edilmesi yatmaktadır.

 

2016 yılında, ABD istihbaratı Rusya’nın Avrupa’da bazı partilere maddi destek sağladığı iddialarını araştırmış ve Rusya’nın Avrupa’da özellikle aşırı sağ partiler ile dirsek temasında olduğunu ileri sürmüştü.

 

Rusya, bölgedeki stratejisine uygun bir şekilde AB karşıtı eylem ve söylemleriyle iktidar adayı olan aşırı sağ partilerden, Avusturya’da Özgürlük Partisi (FPÖ), Fransa’da Ulusal Cephe, Bulgaristan’da Ataka ve Yunanistan’da ANEL’e destek verdiği iddia edilmekte.

 

Bu iddiaları destekler gelişmelerden birisi, Avusturya aşırı sağ parti FPÖ lideri Heinz-Christian Strache, Kasım 2014’te, Uluslararası Emperyalist pazarda revizyonizme gitmek isteyen Rusya’yı ziyaret ederek, Rusya Dışişleri Bakanı Sergev Lavrov’un yönettiği “Avrupa’daki krizi çözmek” konulu toplantıya katıldı.

 

Rusya Devlet Başkanı Putin’e yakınlığıyla bilinen Avrasyacı düşünce ekolünün temsilcisi Aleksandr Dugin ve Rus oligark Konstantin Malofeyev, Mayıs 2015’te AB’ye temkinli yaklaşan aşırı sağ grupları Viyana’da bir araya getirmişti.

 

Strache, 2014 yılında gittiği Moskova’da yaptığı bir konuşmada, “NATO’nun Rusya sınırlarına doğru ilerlemesi sürerken, Batı’nın Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulamasının kabul edilemez olduğunu” söyledi.

 

Aşırı sağ partilerin, Rusya’dan destek aldıklarını nasıl tespit ediyoruz?

 

Avrupa’da aşırı sağ partilerin, ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini güçlendirmesi gerektiği yönündeki görüşleri ve uluslararası sorunlarda Rusya’nın pozisyonunu destekler nitelikteki yorumları dikkat çekiyor. 

 

Avrupa’daki aşırı sağ partilerin “Avrupa Birliği inançsızlığı’’, demagojik de olsa bir ulusal egemenlik fikrini propaganda etmeleri ve Avrupa Birliği ve entegrasyon hareketi karşıtı söylemleri, dünyada ABD hegemonyasına ve tek kutuplu dünyaya yönelik eleştirileri, Rusya’nın bu partilere maddi destek sağladığı yönündeki savları güçlendirmek amacıyla kullanılıyor.

 

Ancak Avrupa’da herhangi bir siyasi partinin, Avrupa Birliği, Avrupa entegrasyon hareketi ve ABD karşıtı söylemleri ile Rusya yanlısı tutumları bu partinin Rusya’dan maddi destek aldığı sonucuna varılması için yeterli mi? 

 

FPÖ eski lideri Strache, liberal ekonomik modelin rekabet edebilir olmaktan çıktığını, refah toplumları-nı, istihdam/çalışma toplumları-na dönüştürmek istediğini söylemişti.

 

Zira Strache ve Avrupa’daki sağ popülist partiler, “liberal olmayan demokrasilere” ilişkin pratik ve teorik gıdalarını Putin’den aldıkları bu tezle doğrulanmış olmaktadır.

 

Peki milyonlarca Sovyet asker ve vatandaşının ölümüne neden olan bir ideolojinin devamı niteliğinde görülen, FPÖ’ye Rusya neden destek veriyor?

 

Soru bu şekil de, sorulduğu zaman mantıksız gelebilir.

 

Neden vermesin?

 

Sovyet sonrası Yeltsin’in yarattığı krizden, çözümler zinciri ve tek adam- sert adam döneminde yükselen Rus ekonomisinin ve otoritenin sembolü olan Putin, FPÖ gibi partilerin hayallerini süsleyen bir liderlik karakterini canlandırıyordu.

 

Sovyetler Birliğinin 1960’larda uluslararası alanda başlatmış olduğu revizyonist siyaset, 1990’lar da sekteye uğramış, yayılmacı politikaları ekonomik ve iç bölünmeler yüzünden güç kaybetmişti.  

 

Putin Rusya’sının, tam da bu geç kalmışlık nedeniyle emperyalist uluslararası statükoyu kırmaya, ona çomak sokmaya, kendi rakiplerini boşa düşürmeye çalışarak yer yer “oyunbozan” bir role bürünmesi, revizyonist uluslararası siyaset izlemesi, askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel olarak bir bütün halinde inşa edilen Avrupa Birliği hiyerarşisine sonradan katılmak için tüm gücünü seferber etmekten başka seçeneği, en azından AB karşısında yoktu.

 

Putin, FPÖ gibi partilere destek sunarak, onların sonunu hazırlamakta.

 

Avrupa Birliğinin dağılması, ulus-devlet anlayışının faşizme çalan yanını ortaya çıkartarak, her ulusun diğer ulusa karşı yayılmacı iştahını açmak istemekte.

 

Bu şekilde, zaten Naziler tarafından öldürülen Sovyet vatandaşlarının intikamını da, yine Nazilerden beslenen partiler aracılığıyla almış olacak.

 

FPÖ gibi partilerin, Rusya’ya karşı zaafını bilen birileri, çok kolay bir şekilde FPÖ liderini İbiza adasında tuzağa düşürebildiler.

 

Bu tuzak, FPÖ ve onun gibi partilerin karakter yapılarını anlamamızda çok etkili olmuştur.

 

Bir diğer önemli konu ise, bir video kaydı ile koalisyon hükümetin dağılmış olmasıdır.

 

Bu video kaydı, Rusya’da veya herhangi üçüncü dünya ülkelerinden birinde yayınlanmış olsaydı:

 

Bağımsız olmayan bilir kişiler tarafından incelenip, ‘’video montaj’’ denirdi.

 

En acısı da, videoyu yayınlayan gazeteci vatana ihanetten yargılanır, videodaki siyasetçi daha da güçlenirdi.

 

İddia edildiği gibi, Rusya FPÖ ve onun gibi aşırı sağ partileri destekliyorsa, bu desteği bu defalık bizim işimize yaradı.

 

En azından, FPÖ hükümet ortaklığından ayrıldı…

Yayınlama: 22.05.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.