Salgın-dan Sonra Ne Olur?

Bugün sadece bir kez evden çıkma hakkınız var (..) ve yine bugün hayatınızın son günü olduğunu varsayın; ‘mantık çerçevesinde’ en çok ne yapmak isterdiniz?   İşte onu yapın!   Zira salgının tamamen son bulması durumunda, daha önce özgürce yaptığınız ve alışkanlık haline getirdiğiniz davranışlar dizisini yapmayabilirsiniz.   Neden mi?   Tarihte yaşanan tüm salgınlar sonrasında, salgının etkisine paralel orantıda […]

Bugün sadece bir kez evden çıkma hakkınız var (..) ve yine bugün hayatınızın son günü olduğunu varsayın; ‘mantık çerçevesinde’ en çok ne yapmak isterdiniz?  

İşte onu yapın!  

Zira salgının tamamen son bulması durumunda, daha önce özgürce yaptığınız ve alışkanlık haline getirdiğiniz davranışlar dizisini yapmayabilirsiniz.  

Neden mi?  

Tarihte yaşanan tüm salgınlar sonrasında, salgının etkisine paralel orantıda toplumsal değişim yaşanmıştır.  

 

14. yüzyılda yaşanan Kara Veba salgını sonrasında feodalizmin düşüşü gibi büyük bir toplumsal dönüşüm yaşanmış, 1918 Pandemisi (İspanyol gribi) sonrası bir çok ülkede toplumsal cinsiyet rolleri kökünden sarsılmıştır.

Savaş meydanlarında salgına zemin hazırlayan askerler bir yandan vurularak, diğer yandan virüs tarafından öldürülüyorlardı.

Bu durumdan doğan iş gücü sıkıntısı, kadınlara çalışma hayatının yolunu açmıştır.

O gün üretime katılan kadınların, bugün bir çok ülkede kadın hakları üzerindeki etkisi bilinmektedir.  

Kara veba, kiliselerin halk üzerindeki otoritesini bitirip, o dönemde alternatif tıp olarak görülen bilimsel tıbbın önünü açması ve sanayi devrime giden yapı taşlarını oluşturması, İspanyol gribinin kadınların üretime katılması ve çalışma hayatındaki iş gücü sıkıntısı nedeniyle bazı ülkelerde işçi sendikalarının güçlenmesi ve yine bazılarında işçi ücretlerinin artırılması sonucunu doğurmuş olması, bugün bize koronavirüs sonrasında yaşanılması mümkün olabilecek bazı şeyleri işaret etmektedir.  

 

İçinde bulunduğumuz duruma, geçmişin perspektifinden batığımızda, ‘zamanların en iyisini ve zamanların en kötüsünü’ yaşadığımızı görebiliriz.  

Bir şeylerin değişeceği, en azından değişmesi için ön çalışmalara başlanıldığının sinyalleri verilmekte.  

Her dönüm noktaları, ‘Bilgeliğin ve aptallığın’ çağı olarak kabul edilir.

Burada önemli olan kurulacak yeni dünya düzeninin, hangi katmanların lehine olacağıdır.  

İnsanlık tarihinin çatallaştığı bu noktada artık hiçbir şey, eskisi gibi olmayacak.   

Ancak girilen diğer yolun daha iyi olacağının teminatı da yok.  

 

İspanyol Gribi, Mahatma Gandhi öncülüğünde Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde, Dünya Sağlık Örgütü’nün kurulmasında, Kamu sağlığı alanındaki ilerlemelerde rol oynadığı gibi, Koronavirüs bugün kıta Avrupa’sında aşırı sağın örgütlenmesinde rol oynuyor.  

Neredeyse hiçbir göçmenin sorumlu tutulamayacağı korona kriz karşısında göçmen karşıtı köktenci muhalefetler, korona önlemleri sırasında demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına tepkiyi öne çıkartarak, sıradan insanların, faşist, ırkçı, ezoterik ve komplo teorilerinden oluşan düşüncelerine katılmalarını sağlamaya çalışıyorlar.  

Bu strateji, Donald Trump, her fırsatta koronavirüsün Vuhan’da bir laboratuvarda üretildiğini söyleyerek, dünyayı Çin’e karşı ırkçı bir temelde birleştirmek istemesiyle eş değerdir.  

 

Avusturya’da haziran sonunda ülkenin belkemiği orta sınıfta büyük kırılmaların yaşanacağı öngörülmekte.

Bu durum hükümete karşı hoşnutsuzluk ve protesto neden olacak (…) beraberinde ise yeni cephelerin oluşmasını doğuracak.

İşte tam da bu noktada aşırı sağ devreye girerek, bu çevrelerde örgütlenmeye gidecek.  

 

Normal şartlarda, ekonomik bunalım süreçlerinde, -sanılır ki, geniş kitleler Sol sendika ve partiler etrafında örgütlenir.

Bunun her zaman böyle olmadığını tarih bize göstermiştir.  

Üstelik, Avusturya koalisyon hükümetinin küçük ortağının Yeşiller Partisi olması, bu ön görülen saflaşmaların sol eksenli olmayacağının da bir kanıtı gibidir.  

Merkez Sağ – muhafazakâr Halk Partisiyle kurduğu ortaklıkta adeta eriyen Yeşiller, kriz sonrası sistemden hoşnut olmayan geniş kesimin, hoşnut olmayacağı listenin başında yer alacaktır. 

 

Kriz üzerinden hiçbir şekilde göçmenlerle bağ kuramayan aşırı sağ, güçlenmesini tamamladıktan sonra hedefinde yine göçmenler olacak.  

 

Artık her gün defalarca sokağa çıkma hakkına sahibiz.  

Özgürlüğün ne kadar önemli bir değer olduğunu öğrendik.  

Her salgın kendi kanunlarını beraberinde getirir, bakalım korona giderken bize neler bırakacak… 

Yayınlama: 17.05.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.