Sosyal Devletin Sosyal Adaletsizliği | Devlet Yardımları

Avusturya hükümetinin enflasyonla mücadele kapsamında oluşturduğu 28 milyar Euro’luk yardım paketinin ilk ödemesi olan 500 Euro yardım şu günlerde vatandaşların hesaplarına yatırılmaya başlanıldı.  Her biri 250 euro olan İklim ve enflasyon yardımları başlığında yapılan yardımın, iklim yardımı başlığında yapılacak olan 250 Euro’luk yardım, yıllık geliri 90.000 Euro veya daha fazla olan yüksek gelirlilerde vergiye tabi […]

Avusturya hükümetinin enflasyonla mücadele kapsamında oluşturduğu 28 milyar Euro’luk yardım paketinin ilk ödemesi olan 500 Euro yardım şu günlerde vatandaşların hesaplarına yatırılmaya başlanıldı. 

Her biri 250 euro olan İklim ve enflasyon yardımları başlığında yapılan yardımın, iklim yardımı başlığında yapılacak olan 250 Euro’luk yardım, yıllık geliri 90.000 Euro veya daha fazla olan yüksek gelirlilerde vergiye tabi tutulacak. Hükümete göre Avusturya’da yaşayan 7 milyonun üzerindeki yerli-yabancı yurttaşlar bu yardımdan yararlanacak. 

Özetlersek, Yaklaşık 7500 Euro Federal, 4500 Euro aylık maaş alan Eyalet milletvekilleri, 12.000 Euro maaş alan şirket yöneticileri ve 1200 Euro aylık maaş alan McDonald’s çalışanları bu yardımdan yararlanacak. 

Avusturya hükümeti korona yardımlarında uyguladığı adaletsizliği, bu yardım paketinde de devam ettiriyor. Korona yardımlarından en çok faydalanan ülkenin en büyük şirketleri olurken, kumarhane şirketleri bile oynanmamış kumarın parasını biz vergi mükelleflerinden hükümet aracılığıyla almış oldu. 

Peki yardımlar bu şekilde, soyut bir “eşitlik” anlayışıyla mı verilmeliydi? 

Avusturya, diğer ülkelerinde övgülerinden de görüleceği gibi, sosyal devlet olmakla övünen ve son yardım paketiyle de AB ülkeleri arasında en yüksek miktarda yardım ederek bunu bir kez daha uluslararası alanda göstermiş oldu. Ancak yapılan yardımların soyut eşitlik anlayışıyla yapılmasından dolayı, bu sosyal devlet anlayışına çok da uygun bir davranış değildir. 

Sosyal devlet, devletin, toplumun sosyal refahını maksimize etmek amacıyla müdahalelerde bulunmasını öngören bir devlet modelidir. 1970’li yıllarda yaşanan ekonomik krizlerle birlikte sosyal devletten uzaklaşan Avusturya, 1990’lardan sonra kapsamlı bir şekilde, tasarruf paketleri [Sparpaket] adı altında hakların geri alınması, Avusturya’nın zenginlik ve kapitalizmin uyumlu olmasını dengede tutmaya çalışan demokrasi olgusundan da göçmenlere yaklaşımı göz önüne alındığında uzaklaştığı görülmüştür. 

Bugün zengin fakir ayırt etmeden ve aynı miktarda devlet yardımı yapılması, “adaletli eşitlik” kavramının, sosyal devlette geçersiz olduğunu kanıtlamıştır.

Korona salgını ve savaştan en çok etkilenen dar gelirlilerin sosyal devletlerde daha ayrıcalıklı olması, sosyal devlet anlayışının karakterinde yer almasına rağmen, eşitlik kisvesi altında zengin daha fazla gözetilmektedir.

Yaşanan savaş, afet, kriz gibi olayların ardından ortaya çıkan olumsuz tabloya karşı sosyal devletin görevi sosyal refahı maksimize etmek amacıyla sosyal ve ekonomik yaşamın işleyişine müdahale etmek, olumsuz şartların beraberinde getirdiği yoksulluklara, gelir dağılımı adaletsizliklerine ve toplumların refah seviyelerinin azalmalarına karşı ciddi bir rol üstlenmektir. 

Devlet, bir babanın çocukları arasında yaptığı miras dağılımı şeklinde davranamaz, feodal veya duygusal yaklaşım sergileyemez. Sosyal devlet, eşitlik kavramının önüne veya arkasına “adalet” sıfatını eklemeden hareket edemez. 

Sosyal devlette fırsat eşitliği ön plandadır. Ayrıca sosyal devlette halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sunulur. Bir ülke sosyal devlet anlayışına sahip ise, fakir insanlar açlık mücadelesi veremezler. Zenginler ise zenginliklerine servet katmazlar…

Yayınlama: 26.08.2022
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.