Virgül beş yaşında | “Basın yönetenlere değil yönetilenlere hizmet etmelidir”

Virgül’ü bizim virgülümüz yapan şey, uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için kullanılmasıdır: “Birinci dereceden kan bağı olan dört kişi, kış bahçesinin cam çatısına düşen yağmur damlalarının sesi altında, önlerinde kâğıt, ellerinde kalem ile çıkartacakları gazetenin adını virgül koymaya karar verdiler.” Örneğinde de görüldüğü gibi virgül, özne ile yani dört kişi ile eylem/hareket […]

Virgül’ü bizim virgülümüz yapan şey, uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan ögeleri belirtmek için kullanılmasıdır: “Birinci dereceden kan bağı olan dört kişi, kış bahçesinin cam çatısına düşen yağmur damlalarının sesi altında, önlerinde kâğıt, ellerinde kalem ile çıkartacakları gazetenin adını virgül koymaya karar verdiler.” Örneğinde de görüldüğü gibi virgül, özne ile yani dört kişi ile eylem/hareket arasındaki bağı sağlamıştır. İşte bu yüzden Virgül, bizim virgülümüz olmuştur. Buradaki ‘biz’, günlük on binin üzerindeki tekil okuyucularımızdır. 

Kendi içinde tutarlı bir mantık, teori ile pratiği ilişkilendirme çabası, anlama güç kazandırması, vurgu yapması ve en önemlisi hiçbir şeyi hiçbir şekilde bitirmemesi, virgüle bu yönüyle devrimci bir ruh katar. 

Virgül, an’a sıkıştırılmış ve hiçlik arasında askıya alınmış gerçeklik gibidir. Çünkü virgülün zamansal bir sorunu, öncesi ve sonrası yoktur. Adeta ‘zaman’ gibidir ‘varlık’ ile ‘yokluk’un bir karışımıdır. 

Sırtına bu kadar anlam yüklediğimiz Virgülü, gazeteye isim olarak verdikten sonra bu ismin hakkını verebildik mi? Kesinlikle hayır!

Virgül gazetesi “Der Virgül” olarak beşinci yılına giriyor. Beş yıl önce bize, beş yıl sonra gazetenizi nerede görüyorsunuz diye sorduklarında, “herkes bir gün virgül okuyacak” demiştik.

Kim bilir, Che Guevara’nın “Gerçekçi ol imkânsızı iste!” sloganından etkilenmiştik. Etkisi hala geçmişte değil […]

Ancak, virgül işlevini, tıpkı imlâ kurallarında yerine getirdiği gibi ismini verdiği gazetede de aynı işlevini yerine getirdiğini söyleyebiliriz. 

Özne ile yani birey veya toplum ile gelişmeler arasında kurduğu bağ, sadece bir haber aktarımı olarak kalmamış, okuyucusunun hayata karşı sergilediği duruşuna perspektif sunmuştur. 

Cinsiyetçi, ayrımcı, ırkçı ve nefret söylemlerinin en gizli şekilde bile verilmesine izin vermemiştir. Beş yıllık yayın hayatında, “Kadın” yerine “Bayan” ibaresi kullanılmamış, toplumların kendilerine ifade edilmesini istemedikleri sıfatları haber içerisine yazmamıştır. Bilim dışı söylemlerden uzak kalarak, siyasetçilerin popülist günü birlik ruh haliyle söylenmiş sloganlarına itibar etmemiştir. 

Bizler çok sevilen insanlar değilizdir.

Bize duyulan sevgi değişkendir.

Haberlerimiz onlara dokunmuyorsa çok seviliriz. Hatta onlardanızdır. Ta ki onlara dokunan bir haber yapana kadar. Ama Virgül’ün ters köşe yapma gibi bir yanı var. Aslında biz açık ve net söyledik en başından, “Sandığınız taraf değiliz” diye. Siyaset medyaya dost-düşman şemasından baktığından, “Eğer bizden değilseniz, o zaman rakibimizsiniz” anlayışına sahip. Virgül onlar hakkında dostane bir şekilde haber yapmazsa, kısa sürede düşman olarak görülür ve karşı tarafa konur ve de bilgi akışı kesilir, basın daveti gönderilmez. Aslında sadece işimizi yapıyoruz, yani bağımsız, mesafeli ve eleştirel bir şekilde…

Avusturya medyasının içinde bulunduğu zorluklarında farkındayız. Ancak göçmen dilinde haber yapmak kendi içerisinde ayrı zorluklar getirmekte. Gazetelerin gelir kaynağı olan reklam alımı bizim için başlı başına bir ‘tüccar kafası’ isteyen işe dönüştür. 

Siyasi partilerin veya devlet kurumlarının belirli yerlerinde görev yapan Türkiyeli siyasetçi veya memurlarla ilişkiye girmemiz ve devletin medya için ayırmış olduğu basın ilan fonundan yararlanmak istememiz ve bundan yararlanabilmemiz, o kurum veya siyasi parti içerisindeki Türkiyeli “aracı” ile iyi geçinmenize bağlıdır. Eğer o kişiyi ön plana çıkarmazsanız o reklamı biraz zor alırsınız. 

Virgül beş yıl boyunca siyasetin bir aracı haline gelmemeye ve bağımsız bilgi kaynağı olma rolünü kaybetmemeye direniyor. Aslında biz okuyucu adına doğru soruyu değil, doğru yanıtı almak istiyoruz.  

Biz ifşa gazeteciliğine inanıyoruz. Birilerini tatmin edici gazeteciliğe değil.

Biz siyasetçilerin, diplomatların, memurların, dernek başkanlarının düşmanı değiliz – ama onların dostu da değiliz. Gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. 

Yıllar önce ABD’de bir yargıcın şu sözlerinin takipçisi olmak istiyoruz: “Basın yönetenlere değil yönetilenlere hizmet etmelidir.”

Neden “Virgül” diye binlerce insan sormuştur. İşte yanıtı: Virgül kimseye ve hiçbir şeye değmeden olaylar arasında bağ kurarak, kurulan bağın doğurduğu sonuçlar üzerinden öznenin yüklemi sorgulamasını sağlar. 

Efendim, beş yıl içerisinde Virgül’den hiç karşılık beklemeden ve almadan makale yazan, haber-fotoğraf-video gönderen gelmiş geçmiş tüm gönüllü muhabirlerimize [dostlarımıza] teşekkür etmenin az olacağını düşünüyoruz. İyi ki varsınız…

Öte yandan, ekonomik anlamada bize yardım eden, etmek isteyen hatta aylık abone ücreti ödemek isteyen, bire bir tanımadığımız ancak her gün haberlerimizi okuduklarını bildiğimiz, varlık nedenimiz olan siz okuyucularımız – iyi ki varsınız…

Biz kapsamlı haber, özgür yorum perspektifinde gazetecilik yapmak istiyoruz. Bunu yapabilmemiz için siyasetin ve otoritenin etkisinde kalmamamız gerekiyor. Bizi siyasetin ekonomik baskısından, otoritenin sopasından ancak siz koruyabilirsiniz… 

Siz bizi okumaktan vaz geçmediğiniz sürece biz haber yazamaya devam edeceğiz…

Sağlıcakla Kalın…

Yayınlama: 14.12.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.