Almancanın Esaretindeki Entegrasyon

Uyum, göç eden bireylerin ve göç alan ülkenin vatandaşlarının hak ve yükümlülüklerinin karşılıklı tanındığı iki yönlü bir süreç olmakla birlikte, toplulukların karşılıklı ekonomik, sosyal ve kültürel olarak değişimlerini içerir.   Avusturya Entegrasyon Ofisi, göçmenlerin ülkeye uyum sağlaması konusunda çalışmalar yürüten, gerektiğinde yaptırımlar uygulayan ve hükümete bağlı olarak çalışan bir kurum.   Hükümete bağlı olmasının verdiği değişkenlik, göçmenler […]

Uyum, göç eden bireylerin ve göç alan ülkenin vatandaşlarının hak ve yükümlülüklerinin karşılıklı tanındığı iki yönlü bir süreç olmakla birlikte, toplulukların karşılıklı ekonomik, sosyal ve kültürel olarak değişimlerini içerir.  

Avusturya Entegrasyon Ofisi, göçmenlerin ülkeye uyum sağlaması konusunda çalışmalar yürüten, gerektiğinde yaptırımlar uygulayan ve hükümete bağlı olarak çalışan bir kurum.  

Hükümete bağlı olmasının verdiği değişkenlik, göçmenler üzerinde uygulanan uyum yasalarının da, iktidardaki siyasi otoritenin çizgisine göre, her beş yılda bir değişmesine neden olabilmektedir.  

Son dört yıl öncesine kadar kimselerin sarf etmediği, ‘’Avusturya değerleri’’ söyleminin ortaya atılması, bu değişkenliğin bir ürünüdür.  

Avusturya göçmenlerin uyum sağlamasını, Almanca dilinin iyi konuşulmasına odaklayarak, göçmenlerin geldikleri ülkelerdeki sosyo – psikolojik alt yapılarını göz ardı etmiştir.  

Oysa Entegrasyon Ofisi’nin uyuma dair perspektifi istihdam, barınma, sağlık, eğitim piyasasına erişim, gruplar arası ve grup içi sosyal bağlar, sosyal bağlantılar dil ve kültür bilgisi, güvenlik ve istikrar haklar ve vatandaşlık olarak belirlenmiş, hazineden alınan bütçe ile bu yönlü bir çalışma yürütmesi öngörülmüştür.

Diğer yandan, göçmenlerin geldiği ülkenin sosyo-ekonomik yapısını göz önünde bulundurmaktır.  

Uyum politikalarının belki de en büyük çıkmaza girmesinin başlıca nedeni, uyum genellikle, yerleşilen ülkenin gözlüğünden tanımlanmış olmasında yatmaktadır.  

Bu yüzden, uyum politikalarının işlevselliği çok tartışmalı bir konudur. 

Avusturya bana göre ayrılıkçı bir uyum politikası izlemenin bedelini ödemekte veya göçmenlere ödetmek istemekte.  

Zira, özellikle Türkiye göçmenleri nezdinde, bütün örgütlenmeleri, dernekleşmeleri, demokrasinin öngördüğü şekilde izin vermiş, toplumsal bir olay çıktığında yine aynı dernekleri hedef almıştır.

Burada sorun ‘’ara dönem’’ denen demokrasinin sağladığı hak ve özgürlüklerin, yine demokrasinin öngördüğü denetleme mekanizma süzgecinden geçirilmemesinden kaynaklanmaktadır.  

Bugün bu derneklerin, uyum içerisinde yaşamamızı baltalıyor demenin bir esprisi kalmıyor.  

Ayrılıkçı bir model ile, göçmen grupları mümkün olduğunca kendi grup yapıları ile özgürleşmiş ve kendi kültür ve kurumlarını korumaları politikalar ile desteklenmiştir.

Bu durum beraberinde paralel yaşamların (getto) doğmasına sebebiyet vermiştir.  

Dört gün süren Viyana çatışmalarında, bozkurt işareti ile tekbir getiren gençlerin ortalama yaş oranı 16 idi.

Bu durumda Entegrasyon eski ve yeni bakanına sormak istiyorum: Bu gençlerin hepsi burada doğdu. Yani Almanca biliyorlar.  

Daha öncede defalarca yazdım. Uyum politikalarının bir sınırı yok.

Çünkü uyum politikalarını şekillendiren siyasetçiler, tam anlamıyla bir göç ülkesi olduklarını kabullenmekte zorluk çekiyorlar.  

Gruplar arası kaynaşmayı arttırıcı ve devlet merkezli bir uyum politikası şimdilerde Avusturya’ya çok uzak gibi.  

Her şeyden önce Türkiye’den gelen göçmenler heterojendir.

Bu heterojenlik içerisinde, çok-kültürlü modelin hedeflediği gibi belirli bir göçmen grubunun tanımlanması ve bu grubun entegrasyonunu hedefleyen politika oluşturulması bir hayli güçtür.  

Heterojen yapı içerisindeki çelişkilerin çözülmesi bir yana derinleşmesi her gecen gün daha da artmaktadır.  

Türkiye göçmeleri arasında ki çelişkiler noktasında çıkan olaylar üzerinden,  Ankara yönetimini suçlamak ise kolaya kaçmaktır.  

Avusturya Entegrasyon Ofisi’nin yapması gereken, göçmen gruplar arasındaki etnik veya kültürel sınırların ve ulus kimliğinin somutlaştırılmasından kaçınarak, eşit fırsatların yaratılmasını ve etnik gruplar arası iletişimin artırılmasını hedeflemek olmalıdır. 

Bu saya de, toplulukların paylaştığı aidiyet duygusunun yeniden tanımlanmasına olanak sağlanacaktır.  

Bu günden sonra, Avusturya hangi tip uyumu hedefleyeceğini ve hedeflediği uyum politikalarının ne gibi sonuçlar doğuracağını, bu sonuçlar üzerinden göçmenler arası uyum stratejilerinde farklılıklara gidip gitmeyeceğini göreceğiz… 

Yayınlama: 06.07.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.