Terör Komisyonu Raporu | Avusturya İstihbaratı ‘’Kaputt’’

2 Kasım 2020’de Viyana’da meydana gelen terör saldırısı sonrasında, zafiyet gösterdiği gerekçesiyle Anayasayı Koruma Dairesi (İstihbarat), bir soruşturma komisyonu tarafından incelendi. Terör Komisyonu Raporunda, İçişleri Bakanlığı ve yargıda ciddi hatalar görüldüğü ve gizli servisler için ise ‘’ Kaputter Geheimdienst’’ yani bozuk istihbarat ifadesi yer aldı. Avusturya istihbaratı hakkındaki komisyon raporunu ve yakın tarihte kurumda yaşanan gelişmeleri derledik.

Terör Komisyonu Raporu | Avusturya İstihbaratı ‘’Kaputt’’

Adem Hüyük 

Bundan üç yıl önce, Avusturya Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi (BVT) üzerinde tahakkuk kurmak isteyen Özgürlük Partili (FPÖ) içişleri bakanın, istihbarat birimlerinden baskınla bazı belgeleri alması ve aşırı sağ yapılanmaları hakkında toplanan bilgilerin yok edilmesiyle, uluslararası medya tarafından haber yapılmış, Almanya ve İsviçre istihbarat birimlerinin veri trafiğini keseceklerini açıklamalarına kadar varmıştı. 

2019 yılında ise, AB ülkeleri gizli servisleri, Avusturya istihbaratının çalışma sistemi ve yeni teknik sistemin kullanılması konusunda çok geride kaldığını içeren bir rapor hazırlamış ve bu rapor basına sızmıştı. 

Öteden beri, AB sınır ülkesi olmasından ve yine, 1990’na kadar Sovyet bloğu ile Kapitalist dünya diyebileceğimiz Batı Avrupa arasında da sınır ve tampon bölge olan Avusturya, uluslararası gizli servislerin çekim merkezi olmuştur. 

Kimi çevrelerce, çok güçlü bir istihbarat ağına sahip olan Avusturya, özellikle 1995’lerden sonra, Anayasayı Koruma Dairesi içerisinde ideolojik yapılanmaların görüldüğü, aşırı sağ fikirli ajanların barındırılmadığı servislere, FPÖ ve dış destekçisi Rusya sayesinde anayasayı korumayı esas almayan, denge sağlayan ve kökten milliyetçi, AB karşıtı ajanların yerleştiği varsayılıyor.

Bu teoriyi güçlendirebilecek bazı gelişmelerin yaşanması örneğin, askeri istihbaratta üst düzey bir subayın yıllarca Rusya’ya bilgi sızdırdığının ortaya çıkması, istihbaratın içerisinde kıran kırana bir iktidar mücadelesi olduğunu gösteriyor.

Öte yandan, kökten milliyetçi ve neo-nazi çevreler, Avusturya istihbarat birimlerinin yapılanması hakkında, ‘’Kızıl Derin Devlet’’ söylemi ürerinden, kendine özgü olan, Avusturya Marksizm’ini (Austromarxismus) savunan Sosyal Demokrat Parti’nin (SPÖ) kadrolaşması olarak niteliyorlar. 

Neo-nazi Kimlik Hareketi lideri Martin Sellner ile görüşmemde, kendilerinin önünü kızıl derin devletin kestiğini söyleyerek, SPÖ’yü işaret etmişti. 

Bu söylemle bağlantılı olarak, 2018 yılında FPÖ’lü içişleri bakanı, istihbarat içerisindeki SPÖ’lü olduğuna kanaat getirdiği servis elamanlarını, daha pasif görevlere getirdiği medyada yer almıştı. 

Ülkede dört ayrı birim olarak çalışan istihbarat, eyaletler bazında da özerk çalışma sistemine sahiptir. 

Federal Ordu bünyesinde, Heeresnachrichtenamt (HNA) (Ordu İstihbarat Bürosu) ve Abwehramt (AWA) (Askeri Koruma Bürosu) görev yapmakta. 

Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Federal Bürosu (Bundesamt für Verfassungsschutz und Terrorismusbekämpfung BVT). 

Ülkede her eyaletin ayrı bir istihbarat bürosu mevcut. Bu, Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Eyalet Büroları (Landesamt für Verfassungsschutz und Terrorismusbekämpfung LVT). 

İlgili Haberler: 

• Avusturya İstihbarına, ‘’Aşırı Sağ Sızdı’’ Suçlamaları Yeniden Alevlendi

Komisyon Raporu:

Terör Komisyonu İçişleri Bakanlığı ve Yargıda Ciddi Hatalar Görüyor

2 Kasım 2020’de Viyana’da meydana gelen terör saldırısı önlenebilir miydi? 

Yetkililerin başarısızlığından kim sorumlu? 

Bir soruşturma komisyonu bu soruları takip etti ve raporunu çarşamba günü yayınladı. 

Odak noktası, ülkede güvenliği sağlayacak olan İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’dır. 

Özetle: Devlet güvenliği kötü.

Rapora göre, Adli ve emniyet birimleri Kasım ayında Viyana’da dört kişiyi öldüren terörist hakkında “ilgili ve yeterli” bilgiye sahipti – eğer soruşturmanın bulgularını paylaşmış olsalardı.

Hem Federal Anayasa Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi (BVT) ve Viyana Eyalet Dairesi (LVT) “hatalar” olduğunu doğruladı: Personel, teknik, organizasyonel ve yapısal yönler açısından. 

Ceza Hukuku profesörü Ingeborg Zerbes etrafındaki komisyon, yetkililerde ÖVP İçişleri Bakanlığı öncülüğüne de benzer ciddi eksiklikler buldu.

İçişleri ve Adalet Bakanlığı Suiistimalleri

Komisyon, İçişleri Bakanı Karl Nehammer (ÖVP) ve Adalet Bakanı Alma Zadiç (Yeşiller) tarafından kuruldu. 

Soru: 1 Kasım 2020’de Viyana’da dört kişinin hayatını kaybettiği saldırı nasıl gerçekleşti? Önlenebilir miydi? Yetkililerin başarısızlığından kim sorumludur?

Açık olan bir şey var: İstihbarat çok yavaş ve dikkatsizce hareket etti. Risk değerlendirmesi yetkili makamlar arasında tartışılmamış ve memurlar birbirlerinden temel bilgileri saklamıştır.

Ara raporda komisyon, istihbaratta ciddi aksaklıklar tespit etti.

Fail hakkında istihbarata, yabancı istihbarat birimleri bilgi verdi.

Bu bilgiler, diğer şeylerin yanı sıra, birkaç Avrupalı cihatçı suikastçı ile görüşmek için Viyana’ya geldiği ve komşu ülkelerde silah satın almak istediği ile ilgiliydi – Açık kanıtlara rağmen, BVT faili izlemedi.

Raporda, terör saldırısıyla ilgili soruşturmanın “terör suçlarıyla mücadelede önemli eksiklikler olduğunu” gösterdi.

Bununla birlikte, uzman komisyonu, ÖVP ve Yeşiller Partisinin saldırıdan sonra talep ettiği gibi yasaların sıkılaştırılmasını bir çözüm olarak görmüyor.

Ayrıca poliste veya mahkemelerde yetki eksikliği de yoktur.

Terör eyleminin engellenememesine yol açan eksiklikler, “ilgili tüm kurumlar arasında, yani İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı ile soruşturma ve yürütme makamları arasında yetersiz bilgi alışverişinde yatmaktadır.

Teröristin yeterince yakından izlenmemesine yol açan iletişim eksikliği, “örgütsel sorunlar” dan kaynaklanıyor. 

Bununla birlikte, “otorite kültürü” nde, yani BVT’de güvenlik aygıtında da büyük bir boşluk var.

Görevliler, bu önemli görev alanı için uygun olmayan “risk değerlendirmesi için değerlendirme, dokümantasyon ve analiz” için kullanıldı. Katılımcılar ayrıca akut bir personel eksikliğinden şikayetçidir.

Raporda, personelin bu şekilde kötüye kullanılması “katılım eksikliğine, kalite sorunlarına ve işteki gecikmelere katkıda bulunmuş olabilir” sonucuna varıyor.

BVT’deki çalışma ortamı da kalıcı olarak zarar gördü – bazı yetkililer birbirlerine güvenmiyor bile.

Buna ek olarak, BVT’de daha sonra yasadışı ilan edilen bir ev araması, çalışanlara karşı suçlamalar, dış gizli servisler tarafından BVT’ye büyük bir güven kaybı, olumsuz medya kapsamı ve yaklaşan yeniden yapılanmaya ilişkin kısıtlayıcı değiştirme politikası var.

Komisyon’a bir güvensizlik ve çözülmemiş çatışmalar ortamı anlatılıyor.

Herbert Kickl ”Yıkıp Bıraktı” 

Engellenmemiş saldırıdan sorumlu olanlarla ilgili önemli soru net bir şekilde cevaplanamaz.

Bu yapısal eksiklikler uzun zamandır gelişmiştir. 2000 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı, Aralık 2017’de Şansölye Kurz tarafından Herbert Kickl’in (FPÖ) eline geçene kadar ÖVP’NİN elindeydi.

Raporda, yukarıda bahsettiğim, dönemin içişleri bakanı Herbert Kickl’in (FPÖ), istihbarata yasa dışı yaptığı baskından da bahsedilmekte. 

Baskın sadece Avusturya’da terörden korunma imajına zarar vermekle kalmadı, aynı zamanda uluslararası düzeyde de zarar gördü yabancı yetkililer sırtlarını döndüler ve işbirliği büyük ölçüde zarar gördü.

Staudinger vom Falter, Kickl’in (FPÖ) geride “yıkım, hayal kırıklığı ve motivasyon kaybını” bıraktığını vurguluyor. Komisyon, otorite içindeki ilişkinin güvensizlikle karakterize olduğunu yazıyor.

Bakanlık Komisyonun Çalışmasını Kesintiye Uğrattı

Raporun yanıt veremediği şey, İçişleri Bakanı Nehammer’in (ÖVP) terör tehdidini bilmesi gerekip gerekmediği. 

Zerbes, bunun nedeni İçişleri Bakanlığı’nın kendini işine adamış uzmanların (komisyonun)  sorularını yeterince cevaplamamış olmasına bağlıyor. 

“Zackzack” gazetesi tarafından yapılan araştırma, Nehammer’in, saldırganın terörist tehdidini bildiğini kanıtlayan bir raporun bazı kısımlarının karartıldığını gösteriyor.

Komisyon, yetkililer ve Adalet Bakanı yönetimindeki cezaevi sistemi arasında daha iyi bir bilgi akışı önermektedir. 

Özellikle cezaevinden salıverilme konusunda cezaevi gardiyanları, şartlı tahliye memurları, deradikalizasyon uzmanları ve psikologlar arasındaki bilgiler, vaka konferanslarında merkezi olarak bir araya gelmelidir. 

Açık olan bir şey var: tehlike durumu değişmeden kalıyor.

Saldırganın hangi ağın parçası olduğu hala bilinmiyor. 

Komisyon biliyor: “Bu zayıflıkları gidermek için sürekli bir siyasi iradeye, çok sayıda bireysel önlem ve uzun bir nefese ihtiyacınız var.”

Komisyon, “bu zayıflıkları ortadan kaldırmak için sürdürülebilir bir siyasi irade, çok sayıda bireysel önlem ve uzun bir nefese ihtiyacınız var.”|virgül 

© Bild: virgül 

Yayınlama: 10.02.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.